Bu ses sabah, Flora'nın zihnini esir alan sesti. Flora irkildi. Güzel kızdan uzaklaşmaya başladı. Arkasına geçtiği zaman yırtmaçlı uzun elbisesinin, sırt kısmının göğüs kısmına göre daha açık olduğunu ve iplerle kaplı olduğunu gördü. Elbisesi de kendisi kadar güzel
diye düşündü Flora. Ancak kişiliği o kadar güzele benzemiyordu.Otururken saçları yere değiyordu fakat anlaşılan pek umursamıyordu.
Sarı saçlı kız yerinden kalkıp tekrardan Flora'ya döndü.
"Sen... Güçlüsün. Güçlü olarak doğdun. Kaderinde, aynı kanı taşımayan, kimsenin sahip olamayacağı tarzda bir güç var. İstediğin her şeyi yapabilirsin. Bu acınası hayatına son verebilirsin. Sadece elimi tut ve onlara günlerini göstermeme izin ver."
Kız ince, uzun parmaklı ellerini Flora'ya uzatmıştı.
Flora ne olduğunu anlamamıştı fakat söyledikleri pek iç açıcı gelmiyordu. Flora durdukça kız konuşuyor, yine sabah olduğu gibi başında sancılara sebep oluyordu.
"Güçsüz olmayı bu kadar çok mu istiyorsun Flora?"
"Üstelik güç sana bu kadar yakınken!"
"Zavallı olmayı kendinde bu kadar mı kabul ettin?"
"Kanında akan o gücü hak etmiyorsun. Babanda öyleydi! Asil kanımızı o sürekli iyilik hakkında konuşan iğrenç soyla bozdu. Kanımızı kirletti! Ve sonra sen doğdun Flora. Bu kirli kanı düzeltmek zorundasın."
Kız gittikçe daha çok bağırıyordu. Çok sinirli gözüküyordu. Flora,
"Laflarına dikkat et."
diyebildi sadece. Böyle bir şey söylediğinin farkında bile değildi. Sadece söylemişti işte. Daha sonra karşısındaki kız iğrenmiş gibi gözüken bir bakışla kayboldu ve Flora daha uyanamadan uykuya daldı.
Sabah uyandığında Flora yaşadıklarını az az hatırlıyor ve gerçek olup olmadığını sorgulayıp duruyordu. Kafasında yankılanan şey ise o öfkeli sesti;
"Kanında akan o gücü hak etmiyorsun. Babanda öyleydi! Asil kanımızı o sürekli iyilik hakkında konuşan iğrenç soyla bozdu. Kanımızı kirletti! Ve sonra sen doğdun."
Flora'nın başı hâlâ ağrıyordu. Ne hissettiğinin farkında bile değildi. Aynanın karşısına geçti. Sahi, acaba o yeşil gözlü, kahverengi saçlı kadın annesi olabilir miydi?
Aynada kendisine baktı. O kadınla benzer olan tek şey bembeyaz teniydi. Onun haricinde parlayan denizin en açık sularını andıran - gözlerinin köşesi en karanlık okyanus diplerinden sular taşıyor gibiydi, en köşede kalan bu tonlar aniden açık tonlara geçiyordu, koyu renkler çok çok az gözüküyordu - gözleri, kızıl, dalgalı saçları, dolgun sayılabilecek dudakları ve küçücük bir burnu vardı. Aslında burnu benziyor gibiydi. Çünkü o kadının da minicik bir burnu vardı. Daha sonra başka şeylerini benzetmeye çalıştı Flora. O kadının boyunu bilmiyordu fakat kendisi orta boylardaydı. Aslında yaşıtı birçok kızdan uzundu.
En sonunda ümidi kesti ve "Belki de babama daha çok benziyorumdur." diye düşündü.
Bunu düşünürken Flora'nın hayatını değiştiren o nokta gerçekleşti işte.
Kapı sertçe, kırarcasına açıldı. Flora korkuyla yerinden sıçradı.
Kapı duvara sert şekilde çarparken ieriye, solgun siyah saçları oldukça uzun olan bir adam girdi. Dudakları ince de değildi dolgun da. Kaşlarını çatmıştı. Burnu düz ve orta büyüklükteydi. O da Flora gibi beyaz tenliydi. Uzun siyah saçlarının bir kısmını arkadan toplamış kalan kısmını serbest bırakmıştı. Bunun haricinde geniş alnını kaplayan kâkülleri vardı. Siyah bir çizme, sadece yakası gözüken bir gömlek üstüne ise düğmeleri bel kısmına kadar uzanan kumaş bir kıyafet giymişti. Beyaz gömleğin üstünde, kumaş kıyafetin altında kalan siyah bir kolye takıyordu. Altında, üstündeki kumaş, yakalı elbiseden ve çizmeden dolayı zar zor gözüken beyaz - gri bir pantolon vardı. Giydiği kıyafetin arkasında kocaman, beyaz bir hilal vardı. Flora'nın aklında hemen sarı saçlı kız canlandı.
Adamın arkasından Hoga'nın görevlileri girip feryat etmeye başladı. Flora ne olduğunu anlamamıştı fakat içi öyle iğrenç bir hisle dolmuştu ki. Ağlayacak gibi hissetti. Neden böyle hissettiğini anlamadı.
Siyah saçlı adam arkasına dönüp Flora'nın hayatı boyunca göremeyeceği korkunçlukta bir bakış attı. Arkasındakiler için yeterli olmuş olacak ki sustular.
Flora, adam kendisine yaklaşınca oldukça gerilmişti. Adam, Flora'nın bileğinden tutup sertçe çekiştirdi. Flora sendeledi daha sonra da kendisini durdurmaya çalıştı ancak o kadar kuvvetliydi ki bu adam, hiçbir şey yapamadı.
"Neler oluyor?"
Diye bağırdı Flora, ürkerek. Adam ise ona aldırış etmeden, "Artık onunla ilgilenmenize gerek yok. Evine gidiyor." dedi.
Flora her zaman olduğu gibi hiçbir şeye anlam veremedi, hiçbir şeyi anlamayan bu halinden o kadar çok nefret etmiş, o kadar çok sıkılmışti ki, her şeyin üst üste geldiği bu bahar ayının sonunda tam bağıracakken adam arkasını dönüp, "Karışık olduğunu biliyorum, sadece biraz bekle." dedi. Flora içindeki iğrentiyle suspus olmuştu. Etrafındaki görevliler kralın izni olmadan böyle bir şey yapamayacağını söylediklerinde adam "Bak ama yapıyorum." diyerek cevap vermiş daha sonra ise kimseye aldırış etmeden ilerlemeye devam etmişti.
Adam, Flora'yı sürükleyerek denizin kıyısına getirdi. Gemiye binerlerken Flora kendi etrafında dört döndü. Bir gemiye, bir arkadaki toplanmış halka, bir de adama bakıyordu Flora.
Adamın ve gemideki bir kaç insanın arasında kaynayıp gitmişti. Etrafındakı insanlar açılıp, ona görmesi için yer bırakınca kendisini bir geminin güvertesinde bulmuştu Flora.
Bir hışımla arkasına dönerek geminin ahşap duvarlarına uzattı elini, köye baktı. Halkın ağladığını ama bir yandan da güldüğünü, kralın ise geldiğini fakat tek yaptığının buruk bir gülümseme sergilemek olduğunu gördü. Köyün görevlileri oldukça endişeli gözüküyordu. Flora gemi ilerlemeye başlamadan önce köydeki vatandaşlardan bazılarının "İyi şanslar!" diye bağırdığını duydu. Flora o an atlayıp oraya geri dönmek istedi. Bunu hiç doğru bulmuyordu.
Flora sıradışı şeyler yaşamaya alışıktı fakat bu kadarına değildi.
Flora olayın şokunu atlatamamışken omzunda bir adamın elini hissetti.
İrkildi ve sonrasında yine hızla döndü. Kısa - siyah saçlı, siyah tenli, mavi gözlü bir adamdı bu.
"Evine tekrardan dönmek güzel olmalı."
Dedi yumuşak sesiyle. Herkes bu sesi duyar duymaz huzurla dolabilirdi. Fakat Flora o kadar telaşlıydı ki, sese odaklanmamıştı. Bundan sonra ne olacağını merak ediyordu.
O kadar şaşkındı ki, o an tepki vermeyi bile unutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorias
FantasySıradışı olaylara fazlaca alışık olan Flora, kendisi için bile sıradışı olan olaylarla kendisi ve ailesi hakkındaki bilinmeyenleri öğrenir. Rahatsız edici unsurlar içermektedir.