Hikari dizlerinin üstüne çöktü. Kaldırmaya mecali olmayan elini beline sarmaya çalışıyordu. Flora titreyen ellerinin arasına aldı onu. Alnından kan akıyordu.
Tomoe elleriyle ağzını kapattı. Büyük ihtimalle ağladığının farkında bile değildi. Tıpkı Flora gibi.
Flora bir şeyler söylemek istedi ama söyleyemedi. Sonra farkında bile olmadan elini Hikari'nin alnına götürdü
Anıların içinde sarsılan Flora farkında olmadığı gözyaşlarını sildi.
Bu çok eski bir anıydı anlaşılan. Hikari çok küçüktü. Tomoe ve Yui'de.
"Bende abim gibi savaşmak istiyorum. Onun beni yetiştirdiği gibi yaşamak istiyorum. Sadece bu şekilde onu yaşatabilirim."
Diyordu oturduğu kayanın üstünden Yui.
Bacaklarını kendine çeken Tomoe'de hiç durmadı konuştu.
"O zaman bende seninle geleceğim Yui. Bütün insanları yeniden yaşama kavuşturabilmek için. Bu topraklarda artık daha fazla savaşın çocuğu istemiyorum. Bunu değiştireceğim."
Hikari'nin yanakları kıpkırmızı olmuştu.
"Bende sizinle geleceğim."
Yui oldukça şaşırmış gözüküyordu.
"Hikari... Buna gerek yok."
"Bende katılacağım!"
Bir anda görüntü değişti. Anlaşılan şimdi, Hikari genç bir kız olmuştu.
Tomoe onun ellerini tutmuştu. Oldukça şefkatli bir abla gibiydi.
"Hikari... Sen... Gerçekten inanılmazdı! Doğruyu söylemek gerekirse başta sadece bizim için savaştığını sanmıştım. Sen diğer çocuklarda bizim gibi olsun istemiyorsun değil mi?"
"Sen ve Yui... Beni olduğum halimle kabullenen tek kişilersiniz. Hata yaptığımda bile kızmıyorsunuz. Bana gerçek bir aile oluyorsunuz. Bu yüzden sizi korumak için, gerekirse hayallerimden bile vazgeçerim."
Görüntüler karardığında Tomoe'nin çığlığını duydu Flora. Bağırabildiği kadar bağırıyordu. Bütün savaş çocuklarının öfkesini, intikam arzusunu temsil ediyor gibiydi.
Bu sırada Sheldon arkasına şöyle bir baktı. Alice'in çıldırmak üzere olduğunu, ordunun ise büyük kayıplar verdiğini gördü.
Bir anlık boşluğu Hyuna için ölümcül bir fırsat olmuş olacak ki alevlerle kaplı kılıcını boynuna geçirdi. Büyük bir yarık açmış olsa da son anda geriye çekildi Sheldon. Geriye çekilirken pençeleriyle Hyuna'yı boyuna çizdi. Ağzından kanlar akarken alev bütün bedenini sarıyordu. Akira, yere düşmek üzere olan Hyuna'yı tuttu ve hızla geri çekildi.
Sheldon kalın sesiyle bağırdı.
"Geri çekilin!"
Alice, Sheldon'a bir süre baktı ardından Alexandra'yı üstünden iteleyerek yerden kalktı.
"Ahahahha! Ne bencil kraliçe! Yoldaşlarını kendi için öldürtüyor."
"KAPAT ÇENENİ!"
diyerek yumruk salladı Bayan Freyda. Alice zorla savurduğu yumruktan hızla kaçtı. Birkaç saniye içinde hepsi geri çekildi.
Aaron şöyle bir bağırdı.
"Çabuk! Şifacılar ile beraber yola koyulun. Bütün yaralılara yardım edin! Düşmanların tekrar saldırmasını önleyin! 14. bölük yola koyul! Bütün suikastçılar saraya dönsün! Düşmanları kovalamayın!!!"
Akira, Hyuna'nın bütün ağırlığını alarak saraya doğru yola koyuldu. Tomoe'nin çığlıkları arasında kendini kaybetmişti Flora.
Bir an sonra Flora kendini sarayın içinde buldu. Akira dizine Hyuna'yı yatırmıştı. İyi görünüyordu.
Alexandra ve diğer şifacılar yaralanan askerleri iyileştiriyordu. Şifacılar daha hâlâ tam yetiştirilememişti. Alexandra, Preice ailesinin kontu Axel'den, onlara ayriyetten kalkan büyülerini öğretmesini istemişti. Bu yüzden süreç daha da uzamış, şifacılar savaş alanında kullanılamamıştı.
Tomoe hiç olmadığı kadar gergin gözüküyordu. Şefkatinden eser yoktu. Gülümsemiyordu da.
Flora nihayet kendine gelince ağlamaya başladı.
"B-benim yüzümden."
"Benim yüzümden öldü!"
"Alice haklıydı."
"Ben çok bencil bir kraliçeyim!"
"Diğerlerini kendim için öldürüyorum!"
Flora gözlerinden akan yaşlarla beraber feryat ediyordu. Daha sonra sert bir tokatla yanağı yandı. Sarayda yankıladı tokat sesi.
Bu Tomoe'nin tokadıydı. Flora onun kendisine çok sinirli olduğunu düşündü. Ta ki, Tomoe eğilip elini tutana kadar.
O an gözünde Hikari'nin son anıları canlandı.
"Bunun kişisel bir mesele olmadığını ne zaman anlayacaksınız? Bunun sadece sizin yükünüz olmadığını ne zaman anlayacaksınız? Akira'nın "Ne için öldüklerini anlayamıyor musunuz?" dediğinde ne ima ettiğini şimdi anlıyor musunuz? Bunların hiçbiri sizin suçunuz değil, çünkü hiçbiri sizinle alakalı değil. Akira işte bunu söylemeye çalışıyordu. Bu savaş sadece sizin savaşınız değil. Herkes kurtuluş için ölüyor, size olan kişisel duyguları için değil. Herkes kendi kurtuluşu, arkadaşlarının kurtuluşu, ait olduğu yerin kurtuluşu için savaşıp ölüyor. Yani diğer herkes de en az sizin kadar bencil! Varne'nin neden ikizi ölmesine rağmen durmadan savaşmaya devam ettiğini biliyor musunuz? Çünkü onları yaşatmak bizim görevimiz. Onları gerçekten önemsiyorsak, ölümlerinin boşa gitmesine izin veremeyiz. Kurtuluş için çabalayıp onlara boşa ölmediklerini göstermeliyiz. Biz başarana kadar yukarıda bizi izleyecekler. Eğer gerçekten onları önemsiyorsanız, yas tutmayı bırakıp savaşın. Ölümlerinin boşa gitmemesi için savaşın. Onları yaşatmak için yaşayın."
Bu sözler, Tomoe'nin attığı tokattan daha sert bir tokat olmuştu Flora için.
Akira'nın dediği şeyi tamamen kişisel olarak algılamış, kendi üstüne yıkmıştı Flora. Oysa ki, herkes kendi özgürlüğü için ölüyordu, kendi özgürlüğü için savaşıyordu. Diğer herkes de Flora kadar bencildi.
Flora kafasını çevirip Akira'nın olduğu tarafa baktı. Hyuna gözlerini zar zor açarken "İyi misiniz?" diye mırıldanıyordu.
Flora tekrar Tomoe'ye döndü. Gözleri hiç olmadığı kadar parlaktı. Doluydu da.
"Teşekkür ederim Tomoe. Bana öğretilebilecek en iyi şeyi öğrettin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorias
FantasySıradışı olaylara fazlaca alışık olan Flora, kendisi için bile sıradışı olan olaylarla kendisi ve ailesi hakkındaki bilinmeyenleri öğrenir. Rahatsız edici unsurlar içermektedir.