Flora'nın yanıtıyla beraber kız mahçup şekilde yüzünü yere eğdi.
"Sen güçsüz değilsin. Çünkü yaşıyorsun. Bu dünya da sadece güçlü olan yaşar."
Dedi Flora.
Kız uzun süre düşündü.
"Adım, Hikari."
Akari kılıcını çeker çekmez Flora yarasını iyileştirmişti. Hyuna hiçbir şey demezken o akşam malikaneye yanlarında 3 kişi daha varken dönmüşlerdi.
Hikari'nin kız arkadaşı Tomoe, leylak renginde saçları ve beyaz gözleri olan ufak bir kızdı. Burnu minicik, gözleri kocamandı. Isabel'i anımsatıyordu Flora'ya ama o Isabel gibi sürekli endişeli değildi. Çok neşeliydi.
Erkek arkadaşının adı ise Yui'ydi. Hikari'den biraz daha uzundu. Kolları oldukça kaslıydı. Hikari'de olduğu gibi kolunde uzun bir kılıç dövmesi vardı. Saçları Akari'nin saçları gibi omzuna dökülüyordu, ama onun saç rengi lacivert - siyah karışımı bir renkti. Gozleri ise mordu. Flora'nın gördüğü en garip insandı. Burnu dümdüzdü, dudakları hem Hikari'nin hem de Tomoe'nin dudaklarından dolgundu.
İkiside bu işi hemen kabul etmiş, Flora'ya minnetlerini göstermişlerdi. Anlaşılan Hikari'nin tek başına gelmesinin sebebi, onların kabul edeceğini bildiği içindi. Engellemek istiyordu bunu. Bu yüzden onların haberi olmadan bitsin istiyordu.
Ama Flora kendi önüne atlayınca fikirleri değişti. Eğer başkası onu korumak için kendini önüne atabiliyorsa, Hikari'de yapabilirdi. Böylece bencillikten uzak, arkadaşlarının hayallerininin peşinden koşuşunu izlerken kendini onların önüne atabilir, onları koruyabilirdi.
Flora kafasında her şeyi çok farklı planlamıştı. En az 2 hafta sürer diye düşünürken tek gece de oluvermişti. Bu zamanda şifacı birliğinin hazır olmasına imkan yoktu.
Sabah olduğunda Aaron ve Zemheri gelmişti. Kızı çoktan ikna etmişlerdi anlaşılan. Kızın sarı saçları, yeşil gözleri vardı. Oldukça uzundu. Saçları kısacıktı. Sarışın olmasına rağmen kaşları oldukça kalındı. Kulakları kepçeydi. İsmi Lena'ydı.
Hyuna, Flora'nın endişesini görmüş olacak ki elini omzuna koydu.
"Endişelenme, suikastçılar birbirine alışırken şifacılar da hazırlanır."
Flora'nın içini biraz rahatlatsa da içinde garip bir his vardı. Sanki saldırmaları gerekiyordu.
"Yine de bu akşam gidip bir şeyler yapamaz mıyız? Sonuçta 100 askeri olan basit bir kral. En azından bunu yapabiliriz değil mi?"
"Emin değilim..."
"Bence olmalısın. Bunu yapabiliriz."
Dedi Flora. Bütün akşamı onları ikna etmek için geçirdi. En sonunda razı oldular.
"Sarayda 2 gizli geçit var. Yani vardı. Eskiden büyüyle saklanmış bir geçit vardı ancak ykıldı. Diğeri ise Shingo'nun yer altı geçidinden, sarayın zindanlarına uzanıyor. Hız ve mesafe de bizim için önemli olduğuna göre zindan gibi bir yerde savaşmak istemeyiz. Fakat şöyle bir şey de var, muhafız sayısı az olduğu için az asker ya da hiç asker olmayan kör noktalar var. Genel olarak askerler kapılar ya da geçitlerin yanında. Ve tabi ki de kralın. Benim tavsiyem en yüksek katın camı. Çoğunlukla hiç asker olmuyor ve zaten yukarıya çıkana kadar işlerini bitirmiş oluruz."
Dedi Aaron elindeki haritayı işaret ederek. Sarayın kaba bir taslağı vardı.
"Efendim, cam kırılma seslerini sıfıra indirebilirim! Sesi kendi enerjimi katabiliyorum."
Dedi Astrid, elini havaya kaldırırken.
"Tamam o zaman. Üst katta yaklaşık 30 cam olmalı. Tek tek girmektense gruplara ayrılalım. Ben, Akira, Flora ve Astrid sağ camların en sondakinden gireceğiz. Hikari, Tomoe ve Yui sol tarafın en sondaki camından girecek. Austin, Isabel, Lena, Emrick siz bir aşağı kattan girin. Eldora, Rosa, Varne, Vernon, Bay Preice ve Bay Kreych dışarıdaki nöbetçilerle ilgilensinler ki sonradan gelecek bir saldırıya karşı hazırlıklı olalım. Asker sayısı zaten az olduğu için hiçbir problem çıkmayacaktır."
Dedi Hyuna.
Flora merakla sordu;
"Aradaki mesafe önemli değil mi Astrid?"
"Eğer çok uzak değilse, istediğim sesleri seçip dönüştürebilirim."
diye yanıtladı Astrid. Flora, Astrid'in yetenekleri, sesleri, ışıkları ya da benzeri şeyleri kendi enerjisine dönüştürebildiğini biliyordu fakat bu onu yenilmez yapardı, bu yüzden bir sınırının olduğunu düşündü.
"Krallığı aldıktan sonra işleri düzene sokana kadar, Bayan Freyda ve Bay Vincent ya da Brendon şifacıları hazır eder. Bu sayede her şey zamanına göre gider."
Dedi Hyuna, Flora'ya bakarak. Sonra Hyuna derin bir nefes alıp Aaron'a döndü.
"Aaron, sen Zemheri ile kralın yanına git. Haberdar olmalarını engelle. Ama kralı sakın ola öldürmeyin, onunla konuşmam gereken bir konu var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorias
FantasySıradışı olaylara fazlaca alışık olan Flora, kendisi için bile sıradışı olan olaylarla kendisi ve ailesi hakkındaki bilinmeyenleri öğrenir. Rahatsız edici unsurlar içermektedir.