Öyle ki, savaş boyunca eksik olan iki kişi daha vardı; Aaron ve Zemheri.
Flora, Zemheri'nin kocaman tırpanıyla Zemheri'yi tuttuğunu, Aaron'un ise tüm gücünü, onu sabit tutmakla harcadığını gördü.
"Bu zamana kadar nasıl fark etmem?"
diye düşündü Flora.
Akira şaşırtmacı saldırısını tamamlamış olacak ki, Anastasia'yı bırakarak Sheldon'a doğru yöneldi.
Sheldon'u sabit tutmak için bir kılıcını Sheldon'un koluna saplayan Aaron, Zemheri'nin tırpanının diğer ucunu tutup Sheldon'un oradan kurtulmasını engellemeye çalıştı. Aynı şekilde Akira, kılıcını Sheldon'un diğer kolundan yere kadar geçirdi.
Ve işte o an, artık savaşın bittiğini anladı Flora.
Sheldon'a saldırdıkları zaman dikkati dağılan Anastasia, Isabel'in enerjisiyle çevrildi. Isabel'in enerjisi onun gücünü emerken Austin'in sert yumruğu ile beraber yere düştü. Astrid, bitirdiklerinden emin olmak için Anastasia'nın üstüne bir ses dalgası yolladı.
Tam bu anda da Hyuna, ağaçtan hızlıca inip tek hamlede Sheldon'un kafasını kesti.
Flora şoku zar zor atlayınca arkada sessizce ağlayan Tomoe'ye baktı. Alexandra şoku atlatmış olacak ki, şifacıların yanına inip yaralılara yardımcı olmaya koyulmuştu.
Hyuna yavaşça krala doğru ilerledi. Flora'da onun peşinden gitti. Kral oldukça rahatsız gözüküyordu.
"Eğer hiç doğmamış olsaydın... Binlerce kişinin hayatını kurtabilirdik."
Eldora'nın sinirine karşılık, o sinirli o endişeli o iğrenç bakışlarıyla cevap vermeye hazırlandı.
"Bu kadar aptal olmaları benim suçum mu? Baksana! Ne kadar güçlüler. Ama ne işe yaradı? Söylesene bana! Güçleri ne işe yaradı? Böyle akılsızlar hayatları boyunca kullanılmaya mahkumdur."
"Ve senin gibi güçsüzler de, ölümü sessizce kucaklamaya mahkumdur."
Hyuna krala cevabı yapıştırıp, göz açıp kapanıncaya kadar onu öldürdü.
"Savaş bitti artık değil mi?"
dedi Rosa, her an ağlayabilirmiş gibi bir sesi vardı.
Yoldaşlarının sevinç çığlıkları arasında Anastasia'ya doğru ilerledi Flora. Gözleri son derece duygusuz şekilde Sheldon'a kitlenmişti.
"Gidebilirsin. Seni öldürmeyeceğiz."
Kız hafifçe gülüp "Neden?" diye sordu.
"Öldürmemize gerek yok. İnsanları öldürmek için öldürmüyorsun. Öyle olsaydı, savaşmaya devam ederdin. O zaman sorabilir miyim, neden savaştın?"
"Ben çocukluğumu çok küçük bir köyde geçirdim. Gözlerimi gören herkes iğrenç biri olduğumu söyleyip durdu. Annem ve babam da dahil. Beni bu halimle kabul eden tek kişi abimdi. Neden bu kadar dayanıklı olduğunu anlayabiliyor musun? Benim yerime de tüm acıları o çekmişti."
Kızın gözleri yaşla parıldadı. Şimdi gözleri çok şey anlatıyordu.
"Sonra bir gün bana gelip, kral için savaşmak istediğini söyledi. Kral ona ne dedi bilmiyorum ancak, anlaşılan hayata dair bir amaç edinmişti. En azından onun için bu kadarını yapabilirim diye düşünüp bende peşinden geldim. Onun için savaşıp onun için yaşadım."
Kız hem ağlıyor hem gülüyordu.
"Artık savaş bitti prenses. Eğer gerçekten düşmanını bile düşünüyorsan, son isteğimi yerine getir. Çünkü abim için savaştım ve savaşmayı bitirdim, abim için yaşadım ve şimdi de... Bunu da sonlandırmam gerek."
Flora'nın gözleri kederle açıldı.
"Başka insanların da ben veya abim gibi olmasını engelle olur mu prenses? Kim olurlarsa olsunlar, yaşamayı hak ettiklerini öğret onlara. Hayatlarına bir anlam kazandırmak için başka birine ihtiyaç duymadıklarını göster.
Eğer böyle topraklarda büyümüyor olsaydık... Kral hiçbirimizi elde edemezdi. Yaşadığımız bütün acılar, kralın güç iştahıyla şenlendi."Kız yanındaki hançeri alıp hiç düşünmeden, hareket edemeyene kadar kalbine sapladı.
"İyi uykular, Anastasia."
dedi Flora yaşlı gözleriyle.
"Acaba neden krala hizmet etmeyi kabul etmişlerdi? Kral bütün savaş boyunca onların arkasında saklandı. Bu kadar güçsüz birisi..."
"Onları kandırmıştı. Yaşadığı bu topraklardaki eksiğin ne olduğunu çok iyi biliyordu. Sevgi. Onları bunla kandırmış olmalı. Hayatlarına dair bir amaçları olduğuna inandırıp, kendisi için yaşamaya zorlamış."
"Ama oldukça zeki değil mi?"
Flora, Astrid ve Isabel'in sesini tam olarak kavrayamıyordu. Yanına Hyuna gelince tamamen ona odaklanmıştı.
"Neden onca zaman bekledin?"
dedi öfkeyle.
"Onu öldürebilecek kadar güçlü olan tek kişi bendim. Planımı en baştan beri, onun açığını yakalamak üzerine kurdum. Bu yüzden Aaron ve Zemheri'yi unutmanızı sağladım. Ve sonra da Akira ile beni. Onu yenmek için bizi unutmasını sağlamam gerekirdi. Yoksa günlerce bu savaşı sürdürebilirdik. Ama şimdi bitti."
"Bizi kullandın!"
"Yenmek için başka bir fikrin var mıydı?"
Flora susmak zorunda kalmıştı.
"Doğum günün kutlu olsun."
dedi fısıltıyla.
Flora gözlerinden akan yaşa engel olamadı. Hyuna'nın omzuna yaslandı.
"İlk defa, ailemle, nereye ait olduğumu bilerek doğum günümü kutlayacağım."
"Bir yılda ne kadar çok şeyin değiştiğini anlatmak çok zor. Sende çok değiştin Flora. Büyüdün. Haddinden fazla hem de. Bu bir yıl içinde hayatını bambaşka bir hale getirdin."
Hyuna konuştukça Flora'nın gözünün önünden yaşadığı her şey geçti.
İkizler ve Eldora ile o depo benzeri yerde konuştukları zaman, Rosa ile ilk karşılaştığı zaman, Hikari, Tomoe ve Yui'yi ikna etmeye gittikleri zaman...
Ve şimdi bir çoğu ölmüştü. Onları yeteri kadar tanıyamadan.
"Şuana kadar hep nereye ait olduğumu öğrenmek için, ailemi bulmak için dilek diledim. Sanırım artık her şeyi değiştirdiğim gibi bunu da değiştirmem gerekecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorias
FantasySıradışı olaylara fazlaca alışık olan Flora, kendisi için bile sıradışı olan olaylarla kendisi ve ailesi hakkındaki bilinmeyenleri öğrenir. Rahatsız edici unsurlar içermektedir.