Gökyüzünün Gölgesi yani gerçek adıyla Akira, büyük ihtimalle Flora'nın babasının klanı gibi, Yorias'ın doğusundan birisiydi. Hyuna'yı görmek istediği bahanesiyle kabul etmişti onlara katılmayı.
Oldukça yetenekli olduğunu bildiklerinden zaten çalışmasına gerek görmediler.
Yine herkesin toplandığı bir buluşmada Hyuna, Akira'nın yetenekli olduğunu kabul etti ve Asilzadelerin - yaklaşık her birinin 100 kişilik - ordularını eğitmesi fikrini öne sürdü.
Akira ise bunu ancak kendisiyle bir deneme yapmasına izin verirse kabul edeceğini söyledi.
Herkes arkaya geçmiş onları izlerken Flora, Hyuna ve Akira'nın dövüş stillerinin çok benzer olduğunu fark etti. İkiside çok hızlıydı. Tek farkları büyük ihtimalle kılıçtı. Akira'nın kılıcı kendi enerjisiyle kutsanmış gibi gözüküyordu. Uzun bir savaşın ardından Akira yenildi. Soluk soluğa kalmıştı ancak herkes için tebrik edilesi bir hareketti.
Hyuna'da etkilenmiş olacaktı ki, bu onu bu kadar zorlayan ilk kişiydi. Aslında gerçekten zorladı mı orası meçhul, yine de şüphesiz en uzun süren dövüşü bu olmalıydı.
Dövüşün ardından asilzadeler Yorias'ın kuzeyinde, Watley hanedanının yakınlarında büyük bir malikane satın aldılar. Şüphelenmeye gerek olmayan, ailelerin güvendiği birkaç hizmetli vardı. Evin bütün ihtiyaçları ve masrafları onlar tarafından karşılanıyordu.
Malikane kocamandı, büyük bir bahçesi vardı. Duvarları bembeyazdı. Etrafı siyah demirlerle kaplıydı. Oldukça hoş gözüken gümüş dekorları vardı. Duvarların sağ ve sol köşesinde uzunlamasına ışıklandırmalar yer alırken, mâlikanenin üst kısmı tamamen heykellerle kaplanmıştı.
Yerin dibine kadar uzanan alt katta ise gerekli olan tüm silahlar. Orada Akira, asilzadelerin savaşçılarını üst seviyeye çıkarmaya çalışırken - zaten oldukça yeteneklilerdi - Hyuna ve Flora ise bahçede antrenmanlara devam edeceklerdi.
Tekrar buluşmaya 3 ay süre vardı ve 3 ay boyunca Hyuna sadece hafta sonları gelebilecekti.
Zemheri'ye ise bu 3 ayda bulabildiği tüm seçilmişleri bulması emredilmişti.
Flora, danışacak birisi olmamasının verdiği yalnızlıkla elinden geldiği kadar gelişmeye çabaladı.
Hyuna'nın dediği her şeyi yapmaya çalıştı. Birden çok nesne ve büyütme tamamdı. Geriye kalan tek şey hepsini aynı anda kontrol etmekti. Her gün düzenli antrenman yaparak yavaş yavaş kendini geliştirmeye başladı. Yorgunluktan öldüğü zamanlar yemek yedi, sonrasında da aklındaki silahları bir kağıda dökerek daha ince düşünmeye çalıştı.
Alt katta ise Akira kendilerini üst seviyelere taşımaları için onları fazlasıyla zorluyordu.
Hafta sonu geldiği zaman Hyuna'nın karşısındaki başka bir yenilgiden daha sonra ufakça sohbet ettiler.
"Sanırım hafta sonunu tamamen burada geçiremeyeceğim. Yine de ilerleme kaydetmene sevindim. Bu iş bittikten sonra sana daha hızlı hareket etmeyi, kendini hızlı iyileştirmeyi ve rakibin hareketini ön görerek rahatça tepki vermeyi de göstereceğim."
Hyuna'yı dinlerken arkadaki Akira'yı fark etti Flora. Bu hafta neredeyse hiç görmemişti onu. Sadece evde bazenleri rastgele yerlerde karşılaşıyorlardı. Ayrıca çok az uyuyordu bu yüzden de büyük zamanını genelde evin dışında geçiriyordu.
"Zenthi... Biraz benimle gelebilir misiniz?"
Hyuna hafifçe arkasını döndü ve başını salladı. Flora yenilginin üstüne soğuk su içmeye giderken Hyuna ve Akira, Akira'nın odasında konuşuyorlardı.
"Ne istiyorsun?"
Diye sordu her zaman ki soğuk sesiyle Hyuna.
"Bu savaşçılar zaten oldukça yetenekli. Eğer özel olarak öğretmek istediğiniz bir şey yoksa devam etmek istemiyorum."
"Var. Daha çok iyileştirme ve kalkan üzerine çalışmanı istiyorum. Daha çok halkın koruması için hazırlıklı olmalılar."
"Bunu tavsiye etmem Zenthi. Bence onalr tamamen savaşçı olup bizimle savaşmalılar o zaman savaş bakımından eşsiz oluruz. Anladığım kadarıyla 3 bölük ve 17 savaşçıdan oluşuyoruz. Bir düzen kurup kraliyeti ele geçirdikten sonra da bu düzene devam edebiliriz."
"Öncelikle efendim, şuan yaklaşık 500 savaşçımız var. Bunları yakın ve uzak dövüş olarak ikiye ayırmalıyız. Bu savaşçılar sadece kraliyete hizmet etmeli ve asilzadelerden alınmalı. Birbirlerine uyum sağladıktan sonra Zemheri bu ordunun lideri olabilir. Aaron baş komutan ve siz de baş danışman olarak atanabilirsiniz. Bu sayede hem sarayda hem de ordu da sözünüz geçer."
"Peki ya sen ve diğerleri?"
Diye sordu Hyuna.
"Ben ve diğerleri, tabi ki sonradan gelecek seçilmişler de, kraliyetin özel suikastçıları olabiliriz. Hem casus hem de seçilmiş savaşçı olarak devam ederiz."
"Suikastçı ha... O zaman Zemheri ya da Aaron'dan da emir almayacaksınız öyle mi?"
"Evet."
Dedi Akira.
Hyuna'nın soluk gözleri bir anlığına parladı.
"Düşündüğümden daha zeki çıktın. Yine de böyle şeylerle ilgilenmiyorum, ilgilensem önceden karar verirdim. Madem sen ilgileniyorsun, o zaman bu işi sana bırakıyorum. İstediğin gibi ayarla her şeyi, Flora tahta çıktığı zaman dediğini yaparız. Karşı çıkmaz."
Akira kafasını sallayıp odadan çıkacakken;
"Bir dakika bekle."
Diyerek durdurdu onu Hyuna.
"Bir şeyi merak ediyorum... Bunları neden bana anlatıyorsun? Derdin saray işleriyse neden Flora ile konuşmuyorsun?"
Akira başını yana çevirerek ona baktı.
"Daha tecrübeli olduğunuz için. Büyük ihtimalle prenses tahta geçince sizin fikirlerinizle hareket edecektir. Şuan öyle yapmasa da. Sonuçta siz sadece seçilmişlerin savaşmasına karşısınız değil mi?"
Diye cevap verdi.
"Nereden biliyorsun? Ayrıca Flora'ya bir böceğe bakar gibi baktıktan sonra bana olan bu saygın-"
"Prensese öyle baktığımı nereden biliyorsanız bende oradan biliyorum."
Diyerek hemen çıkıverdi odadan Akira. Hyuna ise oldukça tuhaf bu anların sona ermesine üzüldü. Daha çok eğlenebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yorias
FantasySıradışı olaylara fazlaca alışık olan Flora, kendisi için bile sıradışı olan olaylarla kendisi ve ailesi hakkındaki bilinmeyenleri öğrenir. Rahatsız edici unsurlar içermektedir.