²¹

1 0 0
                                    

"Çok yavaş iyileşiyor."

"Yaptığı kürenin içinde iyileşme karşıtı bir şeyler olabilir."

"Kraliçe? Uyandınız mı?"

Flora gözünü zar zor araladı. Hâlâ canı yanıyordu. Karşısında, Hikari, Lena ve Tomoe'yi gördü.

Doğrulmaya çalışmadı bile.

"Sana ona saldırmamanı söylemiştim Flora. İstedikleri sensin, senin ölmeni istiyorlar."

Flora, Hyuna'nın azarlamalarına dikkat etmedi.

"Çok güçlüydü."

"Senden güçlü değildi Flora. Korktukları şeyin sadece kraliyet ailesinden olmandan dolayı var olduğunu mu sanıyorsun? Hiçte bile. Önceden burayı ele geçirmemelerinin tek nedeni, yönetmek için fazla uzakta olmalarıydı. Bu yüzden bir kukla istediler. Halkı susturmak için de dedenin varislerinden birini seçtiler. Ve kukla da senden korktu çünkü, istediğin zaman onu tahtından indirebilirdin. Yine de onlar, bununla pek ilgilenmiyorlar denebilir. Yönetimi alabilirler, yine de çok uzak olduğu için işler sarpasarabilir. Buranın halkını çalıştırmaya ihtiyaçları var. Belki bu sefer, kralın akrabalarından birini kullanırlar. Pek kestiremiyorum."

Flora'nın aklı tek cümleye odaklanmıştı.

"Senden güçlü değildi ne demek? Hiçbir şey yapamadım."

"Onu, senden önde tutan şey savaş tecrübesi. Korktukları şey güçlenip, onları yok etmen. Güçlerini açığa çıkarmadan önce ölmeni istiyorlar. İçindeki şeytan şuanki gücünü sınırlayabilir ancak, onu yenebilirsin."

"Nasıl?"

"Flora, uzun bir süre sana savaş eğitimi verdim, kendi tekniklerini öğrendin, sayısız teknik de öğrendin. Benle de savaştın. Ama hâlâ yakalamanın gereken noktayı yakalayamamışsın. Onca ay çalıştın, artık daha fazla çalışmanı gerektiren bir şey yok. Daha fazla çalışınca onu yenebileceğini sanma. Kazanmanı sağlayacak şey, senin kendi zekan. Alice'e saldırırken kafanda yankılanan tek şey "Saldır." idi. Fark etmiyor olabilirsin ancak şeytanın tarafından yönetiliyorsun Flora. Dikkat etmen gereken şey "Onu nasıl yenebilirim?". Sadece böyle yenebilirsin."

Flora baş ağrısı içinde yanıt verdi.

"Hiçbir şey anlamadım."

Hyuna derin bir nefes aldı.

"Zaten anlatabileceğim ya da gösterebileceğim bir şey değil. Zamanla anlarsın."

"Şimdi ne yapacağız efendim?"

Akira'nın sorusuyla Flora kafasını çevirmek istedi ama yorgunluk üstüne çökünce vazgeçti.

"Alice ve Bround şuan saldıracak durumda değiller diye düşünüyorum. Bende epey yoruldum ancak, sizlik bir sorun göremiyorum. Şuan krallığa dönmemize ya da savunma yapmamıza gerek yok. Hazır Alice ve Bround'u geçici süre göndermişken, şu savaşı bitirelim. Flora ve ben burada kalacağız. Zemheri ve Aaron'un liderliğinde hareket edin, hepiniz."

Flora tekrar uykuya daldığında, diğer herkes gitmişti. Gözünü yine zar zor açtığında gördüğü tek kişi Hyuna'ydı.

Gözlerini tekrar kapattı.

"Kazanabileceklerinden emin misin?"

"Evet. Tehlikeli bir şey kalmadı artık. Alice ve Bround şuan savaşmayacaktır. Limitlerine henüz gelmediler ancak bu krallık için bunu harcayacaklarını sanmıyorum."

"Alice ve Bround..."

diye fısıldadı Flora.

"Enerjimi biraz topladıktan sonra iyileşmene yardım edeceğim."

dedi Hyuna.

En sonunda Flora'nın yaraları iyileşti. Zafer haberi geldi. Bütün ordu yok edilmiş, kral öldürülmüştü. Hyuna haklı çıkmıştı, diğerleri onları kurtarmak için daha fazlasını kaybetmek istemiyordu.

Hyuna'nın emriyle, Zemheri ve ordunun bir kısmı Darian'da kaldı.

Herkes geri döndüğünde ve savaşın üstünden 2 gün geçtiğinde bile Flora hâlâ kendine tam olarak gelememişti.

Şimdi ise yapacakları yeni hareketleri konuşmak için toplanıyorlardı. Yolunu Akira kesti.

"Sen... Düşmanına mı acıyorsun? Onların kimleri öldürdüğünü biliyor musun?"

"Onlarda yaşamın anlamını unutmuş insanlar. Barış istiyorsam, onları da kurtarmam gerek. Herkese bunu aşılamam gerek."

Flora oldukça sakin olmasına rağmen Akira bir o kadar sinirliydi.

Akira'nın yanından geçip uzun masanın baş koltuğuna oturdu.

Hyuna, Zemheri, Akira, Aaron, Hyuna'nın yeni eşyalar için saraya getirdiği Jyon adındaki yaşlı adam, Eldora, Rosa, Lena, Varne, Hikari, Yui, Tomoe, asilzadeler, herkes buradaydı.

"14. Orduyu 14 gruba ayırdım. Liderleri oldukça genç ama yetenekli."

"Güzel... Savaşta orduyu daha aktif kullanabiliriz. Belirli grupların olması birbirlerine daha çok uyum sağlamalarını kolaylaştırır."

diye, Aaron'a yanıt verdi Hyuna.

"Efendim, benim de yeni bir icadım daha var. Zaten şifacılar için yaptığımız koloniler oldukça sağlam çalışıyor. Sarayın belirli odalarından, kraliyetin dört bir tarafına ışınlanmayı sağlayan kolonilerimiz artık mevcut. Yanlarındaki kapsüller sayesinde, kırılmaz, büyü geçirmez ve ne olursa olsun zarar görmezler. Hepsi tamamen benim enerjimle şekil aldılar. İşte tam olarak bu da, onları mükemmel bir sağlamlığa ulaştırıyor. Aynı zamanda, bir başka özelliği de, sadece kraliyetin armasına sahip olan kişilere ulaşım sağlayabilecek olmasıdır. İçindeki sensörler, armayı algılıyor ve sadece bu şart karşılığında ulaşım sağlıyor. Bu çok basit bir teknik olduğu için, düşman tarafından akıl edilmesi biraz daha zor olur diye düşündüm efendim. Kolonileri yerleştirmeye şimdiden başladık bile. Bu icatla, oldukça güvenli ve hızlı ulaşım sağlayabileceğiz. İçinde depolanan enerji, içindeki insanı sarıp, tüyden bile daha hafif bir forma sokuyor. Bu sayede, normal hızımızdan kat ve kat daha yüksek hıza sahip olurken, depolanan enerjiden kazandığımız kuvvetle de, saniyeler içinde ulaşım sağlayabiliyoruz."

"İnanılmaz..." diye içinden geçirdi Flora. Hyuna'nın bu adamı neden anında getirdiğini şimdi daha iyi anlıyordu. Hyuna, bu adamın eskiden de hizmet sağladığını, ancak kraliyet ele geçirildiğinde çalışmaya devam etmeyi reddettiğini anlatmıştı. O zaman, bu cesareti ve sadakatinden etkilenmişti, şimdi ise bu inanılmaz zekası ve yeteneğinden etkileniyordu.

"Yeni icadımız ise-"

Cebinden küçücük bir top çıkardı. Katmanlar halinde, bir mavi bir siyah ilerliyordu. Ucunda ise birbirine karışmış mavilerin olduğu düz bir tabaka vardı.

"Yine benim enerjimle donatılmış bu alet, savaş alanında daha kolay haberleşmenizi sağlayacak. Artık enerjinizi harcamanıza gerek yok efendim, ayrıca artık karşılıklı şekilde konuşabileceksiniz. Bu aletlerin içindeki enerjilerin hepsi birbirine bağlı, bu sayede üstündeki tuşa bastığınızda bağlanan enerji sayesinde haberleşebileceksiniz. Yine de... Pek sağlam olduğunu söylemek zor. Yeteri kadar sağlamlaştıramadığım için fark edilmeyecek kadar küçük yapmaya çalıştım. Belki bu aleti korumanızda yardımcı olur. Küçüklüğünden dolayı, içindeki enerjide oldukça az. O yüzden olabildiğince az kullanmanız gerekiyor ve tabi ki sürekli bakım yapmam da gerekecek. Şuan elimizdeki bu, sadece geçici olarak kullanacaksınız. Acele ettiğim için mükemmel olduğunu söylemek zor. Yine de, tamamen yenisini icat edene kadar birçok yerde işinize yarar diye düşünüyorum. Eh... Hiç yoktan iyidir."

"Oldukça güzel, sağol Jyon."

diyerek kafa salladı Hyuna. Artık sıranın kendisine geldiğini düşünen Flora kollarını masaya koydu, söze başladı.

"Şimdi, ele geçirdiğimiz toprakları oldukça verimli kullanmalıyız. Zaten oldukça zarar verdik, halkı daha fazla incitmemeye dikkat edelim. Öncelikle yapmamız gereken şey, topraklardan, tarım ve hayvancılık ile verim almak, kraliyet hazinesini ele geçirmek ve teknolojileri-"

Genç bir çocuk kapıyı kırarmışcasına açtı. Nefes nefeseydi.

"SAVAŞ! EFENDİM SAVAŞ BAŞLATILDI! DÖRT BİR YANDAN KALKANA SALDIRIYORLAR!!!"

YoriasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin