14. SUÇ KRALININ KRALİÇESİ

19 1 0
                                    

Güç insana neler kazandırırdı? Ya da neydi güç denilen şey? Birkaç dövüş hareketi güçlü olduğumuzu mu gösterirdi? Eğitimlerim vardı. Yıllarca zor şartlarda yetişmiştim. Ama karşımda doktor varsa hiçbir işe yaramıyordu. O zaman anlıyordum ki, ben pek de güçlü değildim. Bu durumda gücü yanlış tanımlıyorduk. Yok etme potansiyeli en fazla olan değil, her şeye rağmen hayatta kalabilen asıl güçlü olandı. Umut edebilen, hayellerinden vazgeçmeyen. Hayattaydım. Pes etmemiştim belki ama güçsüzdüm çünkü umurum yoktu, hayallerim yoktu.

İnsan en güçsüz olduğu zamanda anlıyordu ki, asıl güç kalpten gelirdi.

Başım dik bir şekilde boyun eğmiş masadakilere bakarken tam olarak bunu düşünüyordum. Şu andan itibaren suç kraliçesiydim. Dünyanın asıl hakimiydim. Ateşin ruhuna sahip olduğumu söylemiyordum bile. Bana güçlü olduğumu hissettiren şey bunların hiçbiri değildi. Tuhaftı, belki de saçmaydı ama tuttuğum Korel'in eliydi. Bana baktı. Hayır herkesin baktığı gibi deği, sanki gözlerimden ruhumu görüyormuş gibi baktı. Mavileri karşısında bütün maskelerim düşüyordu. Kendimi hiç olmadığım kadar yalın hissediyordum. Tamamen benimle mi alakalıydı yoksa Korel'in becerisi miydi bilmiyordum. Bilinmezliklerden de nefret ediyordum. Mavilerine bakarken boğulacağımın farkındaydım. Ben bunu bile bile yine ona koşuyordum.

Çıkışa yöneldiğimizde geldiğimiz gibi gideceğimizi düşünmüştüm ama Korel adamlara çekilmeleri için işaret verdi. Sadece benim duyabileceğim şekilde açıklama yaptı. "Kim olduğumuzu gösterme vakti."

Beli de yüzlerce gazeteci üzerimize akın ettiğinde çok fazla soru havada uçuştu. "Gece Hanım, suç kraliçesi olarak seçildiğiniz doğru mu?"

Tam cevap vereceğim sırada başka bir ses duyuldu. "Korel Eceloğlu'nun yanında zorla mı tutuluyorsunuz?"

Sert bir nefes verip belimdeki silahıma uzandığımda Korel elimi biraz daha sıktı. Baş parmağı elimin tersini okşadı. "Tepki çekmekten başka bir işe yaramaz."

Bu sefer birkaç derin nefes aldım. Gülümseyerek bunu soran kadına döndüm. "Tamamen kendi isteğimle buradayım." Bakışlarım Korel'e döndü. O da bana bakıyordu. "Eşime aşığım. Ve evet, bundan sonra suç kralının kraliçesiyim."

Etrafı sadece iki saniye süren bir sessizlik kapladı. Bu bir itiraftı. An itibariyle kanıtlanmış olarak suçluydum. Korel'in kısık kıkırtısını işittiğimde çaktırmadan karnına dirsek attım ama o daha fazla güldü. "İçeride neler oldu açıklar mısınız?" dedi başka biri. Korel çenesini kaldırdı. Duruşu, bakışları her şeyi bambaşkaydı. Baktığınızda içinizde itaat etme dürtüsü uyanıyordu. Boğazını temizledi. "Son zamanlarda karışıklıklar başladı. Yeraltı dünyasında iç savaşlar arttı. En azından düzeni sağlamak adına herkesi tek çatı altında birleştirdik. Opia. Ben Korel Eceloğlu ve eşim Gece Lavinya Eceloğlu, sizin tabirinizle suç kral ve kraliçesi. Bu günden itibaren Opia'nın tek liderleriyiz."

Bu tür işlerde Lavinya adımı kullanmayı tercih ediyordum. O ise Gece'yi bilerek vurgulamıştı. Takmamaya çalıştım. Arabaya doğru yürümeye başladığımızda Korel yıkılmaz bir dağ gibi sert ve kudretli duruyordu. Bense kocaman gülümseyip kameralara poz veriyordum. Yine de benden daha çok korktuklarına neredeyse emindim. Bakışlarım, duruşum, hatta gülümsemelerim bile tehditkardı.

Arabayı bineli sadece on beş dakika geçmişti ve takip ediliyorduk. Bıkkınlıkla nefesimi verdiğimde hızını arttıran Korel'in de bunu bildiğini fark ettim. "Bebeğimi tektar patlatmaya kalkarlarsa hepsini tek tek bulup uçurumdan denize dökeceğim."

"Biz burada öldürülmeye çalışılıyoruz sen bebeğim diyorsun Korel. Senin gibi bir adam bir arabanın lafını yapmamalı."

Onaylamaz bakışlarıma tip tip baktı. "Hayır ben anlamıyorum bu kadar adam varken nasıl peşimizde olabiliyorlar?"

ÖLÜM ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin