6. KALP ÇİZMEK

25 5 3
                                    

İnsanlar tuhaf yaratıklardı. Herkes kendine kurallar koyuyordu. Kimisi asla gururunu ezmez, kimisi hep kalbini dinlerdi. Bazen bir insana asla yaklaşmama kararı alır, bazense sadece bir kişiyle yakın olurlardı. Sayılı ömürleri hep kurallara uymakla geçiyordu. Bir insanın hayatındaki en zor şey her zaman kendi kurallarını çiğnemek oluyordu. Trafik kurallarını herkes kolaylıkla yok sayabilirdi. Ama bir kural senin koyduğun bir şeyse onu çiğnemek bu kadar basit değildi. Aslında beynin bir çeşit koruma mekanizmasıydı kural koymak.

Benimse kurallarım yoktu. En tehlikeli insanlar kuralları ve sınırları olmayanlardı. Çıkarlarım için her şeyi yapabilirdim. Hep kat kat maskeler takar, kimseye gerçek yüzümü göstermezdim. Bu bile bir kural değildi. Hileydi. Hileler ve kuralları aynı cümleye koyamazdınız. Benim sadece hedeflerim vardı. Pera hep mantığıyla kararlar alır, Gazel kalbinin sesini dinlerdi. Kuzey ise stratejik düşünür, en doğru kararı kalp veya beyin farketmeksizin verirdi. Ben hiçbiri değildim. Canım isterse tehlikenin ortasına koşar, sonuçlarını düşünmezdim. Olayları çözmek için belli bir yol izlemezdim. Bütün yollar bana açıktı.

Şu an duvara yaslanmış, küçük odanın camının ardında yatan babamı düşünürken aklımdan tam olarak bunlar geçiyordu. Az önce göz kapağı milimlik kıpırdamış ve kimse görmemişti. Ben hariç. Önder uyanıktı ama uyanmak istemiyordu. Bunun farkında olduğumu biliyordu. Yan tafımda sandalyelere tünemiş Pera ve Gazel vardı. İkisinin de gözleri kızarık olduğuna göre gece uyumamış olmalıydılar. Ben hiçbir gece uyumuyordum ama onlardan daha dinçtim. Kuzey diğer tarafında sırtını duvara yaslamış, öylece boşluğa bakıyordu. Geldiğimde berbat haldeydiler. Her zamanki gibi onları ayağa dikmek bana düşmüştü. Şikayetçi değildim. Önder sonunda kendini hazır hissetmiş olacak ki gözlerini açarak etrafa şaşkın bakışlar attı. İhtiyar kurt çok iyi rol yapıyordu. Yalanlarına kanmamayı öğrendiğimin üzerinden yıllar geçmiş olmasaydı ben bile inanabilirdim. İlk önce Gazel koştu içeri. Önder en çok ona yumuşak davranırdı. Düşmanının kızı bile olsa incitmekten korkardı. Eskiden sırf onu kullanmak için böyle davrandığını düşünüp Gazel'i korumaya çalışsamda yıllar bana aksini ispatlamıştı. Önder tek kolunu Gazel'e sardı, fark ettirmemeye çalışarak kokusunu derince içine çekti. "Babam." dedi Gazel. Aramızdaki en duygusal kişi olarak ağlamamak için direniyordu. Pera da Önder'in yanındaki koltuğu çekip oturdu. "Bir an gerçekten öleceksin sandım ihtiyar."

"Koskoca Magma'yı tek kurşun deviremez."

Göz devirmemek için zor tuttum kendimi. Önder ve bitmek bilmeyen kibri. Kuzey de içeri girdi ama çok yaklaşmadı. "Oğlum," dedi Önder. Evet, Kuzey'i de gereğinden fazla seviyordu. "İyi misin baba?" dedi Kuzey de. "İyiyim evlat. Yokluğumda neler oldu?"

"Emri Korel Eceloğlu vermiş. Gece, seni vuran herifi öttürdü o da aynı ismi verdi ama bizimkiler telefonunda yazışmalar bulmuşlar. Suikatçinin amacı önce seni indirip sonra da Korel'i öldürmekmiş. Yani suikastçımız Korel'e de ihanet etmiş, işin arkasında daha büyük bir isim olduğunu düşünüyoruz."

"Her kimse Lavinya'yı güçlendirmek istemiş." dedi Önder de. Hâlâ içeriye girmemiştim. Kayıtsız bakışlarla onlara bakıyordum. Gözleri gözlerime denk geldiğinde bir süre öylece durdu. Ah! Derhal şu gözlerin konuşması saçmalığını bir kenara bırakmaları gerekiyordu. Çünkü hiçbir şey anlamıyordum! Sadece uzaktan bakıştık. İyi olduğuna karar verdiğimde Yan tarafımdaki Sancak'a döndüm. "Doktora haber ver. Annemi de çağır gelsin."

"Peki patron."

Önder'e izin isteyen bakışlarımı gönderdim. Gözlerini bir kez açıp kapattığında bunun evet olduğunu varsayarak çıkışa yöneldim. Daha az kalabalık olduğu bir zaman tekrar gelecektim. Beni saşırtmayarak Kuzey de peşimden geldi. Onun yas süresi de bu kadardı işte. "Gece, neden Korel'in yanına gittin?"

ÖLÜM ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin