4. YARIŞ

35 7 0
                                    

Korel beni uçurumdan uzağa sürüklüyordu. "Neyin var senin? Hayır, madem kötüsün neden oraya oturuyorsun? Ne bu güven testi mi?!"

Bağırıyordu, bir şeyler söylüyordu ama onu dinlemiyordum. Karşısında ona bilmiş bilmiş bakarken diğer yandan da elinin neden sargıda olduğunu sorguluyordum. Tutuşu yüzünden kalbim canımı yakmaya başladığında hızla uzaklaştım. "Ne bağırıp duruyorsun ya, tutmasaydın!"
    
"Tutmasaydım da yere çakılsaydın öyle mi!"
    
"Sana ne bundan? Düşmanınım ben senin!"
    
"Ne zaman işime yarayacağın belli olmaz."
    
"Allah Allah senin kuklan mıyım ben?"
    
"Öyle bir şey söylemedim."
    
Bıkkınlıkla nefesini verdiğinde sessiz kaldı. Sinirlerimi yeni yatıştırmış gibi yaparak hışımla ona döndüm. Sesimin biraz da meraklı çıkmasına özen gösterdim. "Eline ne oldu?"
    
"Unuttun mu düşmanınım ben senin."
    
Kısık sesle homurdanmasının ardından başımı biraz daha dikleştirdim. Kararlılığımı görünce kısık sesle cevap verdi. "Geçen biraz sinirliydim."
    
"Hani duyguların yoktu?" Hayır, cevabını bilmediğimden sormamıştım bu soruyu. Az önce duygularının çalındığını söylemişti ve şimdi de sinirlendiğinden bahsediyordu. Bu ayrıntıyı kaçırmayacak kadar zeki olduğumun farkındaydı. Bilmediği şeyse benim sandığından daha zeki olduğumdu. Şimdi geriye tek bir soru işareti kalıyordu. Neden kehaneti bilip bilmediğimi öğrenmek istiyordu? İpin ucu çok farklı yerlere gidiyordu ama ben o ipi koparmayı da bilirdim.
    
Ona saf saf bakan ifademi süzdü bir süre. Yalan sanatında benden iyisini bulamazdı. "Bana kalan tek duygu nefret."
    
İşte sonuç! Sadece inanmakla kalmamış, açık da vermişti. Kehanetin bu kısmının halka duyurulmasına izin verilmemişti. Bana bu bilgiyi verdiğine göre gerçekten Ölüm Çiçeği olduğumu düşünmüyordu. Telefonu çalmaya başladığında onu dinlediğimi saklamaya gerek duymadım. Bir müddet karşı tarafı dinledi, "Tamam." diyerek kapattı. Lacivertlerinde tehlikeli bir parıltı kendini göstermişti. "Ne oldu?"
    
"Yarına eğlence var."
    
"Ne eğlencesi?" Bu sefer kesinlikle rol yapmıyordum. Korel tek kaşını kaldırdı. "Motorsiklet yarışı varmış."
    
İşte şimdi konu ilgimi çekmişti. "Hadi canım! En son ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum bile."
    
"Bakıyorum fazla heveslisin Yeni Ay. Ama bu senin gördüğün yapmacık eğitimlere, işlerini yapması için adamlarını göndermeye benzemez."
    
Ölüm Çiçeği tehlikeli tebessümünü takınmıştı bile. "Yarışacak mısın?"
    
"Kazanacağım."
    
Adımlarım durduğunda önüne geçtim.  Alttan bakışlarımı ona gönderiyordum. Aramızdaki bariz boy farkı sinirlerimi bozuyordu. Ben kısa bir kız değildim! "O hâlde ayağını denk alsan iyi olur Gölge Prens. Lavinya girdiği hiçbir yarışı kaybetmez."
    
"Senin geleceğini kim söyledi?"
    
"Bir de izin mi alacaktım?"
    
Bir adım daha atarak aramızdaki mesafeyi tamamen kapattı. "Güzelim, orada aklının almayacağı şeyler dönecek. Sana bakıcılık yapamam."
    
Ölüm Çiçeği içimde kahkahalar atarken Gece başını biraz daha dikleştirdi. Dudaklarımdaki şeytanı tebessüm, Ölüm Çiçeği'nin hediyesiydi. "Güzelim," dedim ben de. "Dikkat et aklını almim."
    
Ukalaca sırıttı. Her konuda olduğu gibi bu konuda da daha iyiydim. "Konum atarım Yeni Ay."
    
Bir şey söylemeden motorsikletime doğru yürüdüm. Sırtımda bakışlarının ağırlığını hissediyordum. Yine de dönüp bakmadım.
    
Eve geldiğimde koltuğa oturdum. Dün yaptığım şeyi çözmem gerekiyordu. Pekâla, ateşlere bakmıştım, mavileri görünce aklıma Korel gelmişti. Onu düşününmüştüm ve abuk subuk görüntüler belirmişti. Gücümün yeni bir özelliğini keşfetmiştim. Bakışlarımı sabit bir yere kilitleyerek Kuzey'i düşünmeye başladım. Aradan bir saat geçti, hava aydınlanıyordu ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Sonra Kuzey'i boş vererek Önder'e yoğunlaştım. Dakikalar sonra başım dönmeye, gözlerim kararmaya başladı. Sanki bedenimden bir enerji akışı başka bir yere uzanıyordu. Canımın acısını görmezden gelerek sadece odaklandım.
    
Burası Önder'in odasıydı. Çalışma masasında dosyaları karıştırıyordu. Annem elini omuzlarına koyup yüzüne eğildi. Önder hızla geri çekildi. "Bana dokunmamanı söylemiştim Serpil."

ÖLÜM ÇİÇEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin