Hastane...

234 16 22
                                    

    Inci birden bire yere düşmesiyle büyümüş gözlerle ona baka kalmıştı, Aren sonunda bi tepki gösterip kadını sertçe itmişti. Sinirin tüm bedenini talan ettiğini hissederken sinirle gülerek başını iki yana sallayarak şunu fısıldamıştı.

Aren : Ben seni nasıl sevdim? Niye sevdim de evlendik?

   Kendine kızıyordu, neyine kandı da evlendiler anlamakta güçlük çekiyordu. Sinirden gözleri siyahın en koyu tonu olurken bedeninde karıncalanma hissediyordu. Yavaş yavaş tiskinti, huylanma hisseder olmuştu. Onun sarıldığı bedenini kanatana kadar yikamak istiyordu, şuan kendine bile tiksiniyordu.

Inci : A-aren sen iyi misin?

Aren : Evimden siktir git, defol.

Zaman atlaması...

Inci Kurtbeyli gitmek istemeyince Aren onu acımadan tuttuğu gibi kapı önüne fırlatmıştı, olayı gören korumalarsa şok geçirmişti. Sertçe kapanan kapıyla da hepsi yarına Aren'in onlardan hesap soracak olduğunu anlamışlardı. Aren ise odasına kapanmış ilk uzun sürecek bi duş almıştı. Temiz hissettiği ansa çıkmıştı, daha doğrusu 10 dk önce çıkmıştı. Evde ses seda yoktu aile ya uyumuştu yada bilerek ses etmiyorlardı.

O hatırlıyordu, ancak tam olarak ne hatırlar bilmiyorlardı. Kafası geri mi geldi yoksa sadece Inci'yi mi hatırlar bilmiyorlardı. Tek bildikleri onun kızgın olduğuydu, odasına girişi ve kapıyı sert kapatması resmen ev içi yankı yapmıştı. Şimdiyse yatağına yaslı halde yere oturmuş boş gözlerle yeri izliyordu. Saçı ıslaktı, kurutmamıştı. Saatse sabahın 5'i idi, zaman hızlı geçmişti ve onun gözüne uyku girmiyordu. Hâlâ ayaktaydı, gözünü kapatmadan öylece yeri izliyordu.

Zihninde Inci'yle olan mazisi vardı, onunla olan güzel anıların hemen ardından kötü anılar geliyordu. Kötü anılar resmen örtü gibi iyi anıların üstünü bir güzel kapatıyordu, herşey maf oluyordu. Kafası allak bullaktı, kafasını dağıtması lazımdı.

Hem ağlamakta istiyordu ama yapamıyordu, şuan sadece çocuk gibi babasını istiyordu. Hayır manevi olanı değil o öz olanı istiyordu, sarılıp onda nefes almak istiyordu. Dizlerinde uyutsun, huzur versin istiyordu. Ister sussun ister konuşsun fark etmez, yeter ki onunla olsun yeterdi. Başı çok ağrıyordu, iyi değildi. Kalbi acıyordu, huzursuzdu.

Bir süre sonra dizlerini kendine çekerek başını yatağa yaslayıp gözlerini kapatmıştı. O an gözünden yaş aktığını hissederken silmeden bekledi. Kalbinde geçmeyecek bir yara vardı ve kanıyordu. Inci'nin bile istiye açtığı yara geçmiyordu. Nefes almak istediğinde zorlanmıştı, nefesi bile ona zarar veriyor gibiydi. Ilk aldatıldığında ne hissettiyse şimdi daha beter acı hissediyordu, ruhu daralıyordu. Bir çocuk kadar masum ve savunmasız hissediyordu. Başında ki ağrıysa geçmek yerine artıyordu, zonklama gibi oluyordu.

Aren Demirkan

   Niye sevdim lan, niye? Başka biri mi yoktu aşık olacak, başka birisi mi yoktu evlenecek? Bula bula o kadını mı bulmuşum, öyle birisiyle mi yuva kurdum? Niye ya, niye? Hem bir insan nasıl oluyor da evladının canına göz koyacak kadar cani oluyor? Niye böyle bir plan kurar, yav insan olan evladına acımaz mı? Bacak kadar çocuk ne yaptı? Kime zararı var benim meleğim'in, ne günahı var?

Aren : Seni seven kalbimin ben taaa amına koyayım. Senin gibisini ben nerden buldum, ne günah işledim de başıma geldin be kadın?

Dedim sesimi ben bile zor duyarken, sesim fısıltıdan ibaretti. Yorgun hissediyorum, saat kaç bilmiyorum ama başım çok ağrıyor. Sanki ikiye ayrılacak gibi hissediyorum, dayanamıyorum. Başımı odanın duvarlarına vurmak istiyorum, bu lanet ağrı geçmiyor. Inadına artıyor, canım yanıyor.

Kum TanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin