57. Bölüm

883 73 111
                                    

Ahmet'ten:

"Ne demek yarın gidiyormuş Sıla!? Neden engel olmadın!?"

Evet, eve gelmiştik ve Sıla bana Feride'nin yarın akşam Burak'a gideceğini söylemişti.

"Abi! Sen iyi misin!? Kıza neler dedin ya! Bir de yüzsüz gibi abim kızar mı diyecektim!? Ayrıca sadece gidecek olsa yine iyi!.." Dedi koltuğa otururken.

Kaşlarım çatıldı. Artık sinirden burnum falan kaşınmaya başlamıştı.

"O ne demek abiciğim!? Başka bir şey de mi var?" Dedim ben de sinirle oturarak.

Sıkkınlıkla nefes verdi.

"Ya her söylediğini sana yetiştirdim, şaka gibi..." Diye söylendi.

"Konuyu değiştirme Sıla! Ne söyledi, söyle!" Dedim.

"Belki de birilerine bir şans vermeliyim artık dedi!"

Bir süre dediğini algılayamadım. Şans? Feride? Burak'la? Burak ve Feride'm? Feride'nin Burak'la şansı? Feride, Burak'a mı şans verecekmiş?

Sinirle güldüm, kahkaha attım.

"Abiciğim, ne diyorsun sen!?" Dedim sinirle gülerken.

"Abi kız mahvoldu senin yüzünden ya!.. Artık toparlayabilirsen helal olsun. Ama bil ki, Senden önce davranabilecek birileri de var artık." Dedi ve bana bir şey dedirtmeden odasına gitti.

Bir süre düşüncelere dalsam da aklımdaki planla kendimi teselli ettim, odama gittim.

Feride'den:

Eve gittiğimizde birçok iş de evde vardı. Ablam neyse ki beni salmıştı, odama gitmiştim.

Bu arada gelirken taksiyle gelmiştik, kedilerimizi de otelden almıştık. Onların fotoğrafını çekip story attıktan sonra bir an aklıma Ahmet'i takipten çıkıp çıkmayacağım geldi. Benim yüzüme bile bakmamıştı, şaka gibi... Bu kadar kolaysa iyi ki de hiç olmamış... Hayır, ağlamayacağım..

Takipten, W1'den ayrılınca çıkardım. Şu an hiç sosyal medyayla uğraşamazdım.

Ergen gibi depresyona girmek istemiyordum. Ama biz Ahmet'le sevgili olmadan ötesini yaşamıştık. En çok da bu koyuyordu işte... Sevgilim değildi ama çok seviyordum. Sevmiştim yani.. Artık vazgeçmeliydim.

Sahi, zamanın gelmesini beklemek aptallık mıydı?.. Zaman her şeyin ilacıydı hani? Biz zamanla kötü olduk.. Zaman bizi ayırdı... Gecenin bir yarısı odadan çıkıp, Ahmet'in boynuna atlayıp bir daha ayrılamamak vardı önceden.. Belki de şimdi de onların bedelini ödüyordum.
Neden ben? Evet, o meşhur soru. Ama yine de soracağım, neden ben? Neden Ahmet'in umurunda değilken ben böyleyim?.. Salak aşık olan ben miydim? Salak aşık mıyım bilmem ama salak olduğum kesin.

O hiçbir zaman sevemediği Burak vardı ya, ona şans verecektim. Evet, öyle. En azından bana değer veriyor, yanında değilken bile bana sürekli yazmıyor muydu? Benim de insan gibi sevilmeye hakkım yok muydu?

Veya bunların hepsini yapma sebebim yalnızca Ahmet'e olan hislerimi unutmak için olacaktı... Öyle ya da böyle... Sebebi ne olursa olsun, fark etmez. Yarın akşam Burak'a bir şans vermek istediğimi söyleyecektim.

Ahmet'ten:

Odamda kafam dağılsın diye oyun oynarken çok geçmeden Sıla, odaya geldi.

AhFer"Kırmızı Limon" (Yarı Texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin