19.BÖLÜM

198 17 5
                                    


Yaptığımız seçimlerin her zaman doğru olup olmadığı tartışılır. Kalbinden geçen cevabın tam tersini yaptığında mantık olarak doğru olsa da hissettiklerin seni pişman etmeye yeter.

MultiMedia: Başak

Ben de ilk defa tüm mantığımı devre dışı bırakıp bir karar vermiştim. Onu affederek... Tabi olayı Türk filmlerindeki gibi dramatikleştirecek değildim. Ama yine de beni kendine o kadar bağlamışken, hiç açıklama yapmadan çekip gitmesi kalbimin kırılmasına yol açmıştı.Ama istiyordum.. Onunla vakit geçirmek, sohbet etmek, yanımda olmasını bile bilmek bana iyi geliyordu.

"Nasıl yani?! Bu kadar çabuk mu?"

"Çabuk derken? Affetmeme mi falan mı istiyorsun Deniz?"

"Hayır, hayır tabiki. Ben ne bileyim şaşırdım başka biri olsa-"

"Benim başkaları gibi olmadığımı en iyi sen biliyorsun bir. Hem senin gibi bir arkadaşımı kaybetmek istemiyorum iki. Neden bilmiyorum ama yanındayken kendimi iyi hissediyorum." Evet, küçük bir itiraftan zarar çıkmazdı değil mi?Arkadaş demekle de çok iyi ettim kesinlikle. Her ne kadar sürekli onunla olma isteğimi bastıramasam da başka bir şey desem beni yanlış anlayabilirdi.

"A-arkadaş? Tabi arkadaş. Çok iyi olur arkadaş olmak, evet arkadaş olalım biz." Tepkisi beni güldürmüştü. Arkadaş olmak istiyordu işte. En azından yanlış anlamasını sağlayacak bir şey dememiştim.

"Ee, nereye gidiyoruz şimdi?"

"Kerem'le buluşmayacak mısın?"

"Önemli bir şey olduğunu sanmıyorum. Hem o kadar kek, ice-tea almışsın. Sence bensiz yedirir miyim sana?" Gülmüştü. Ve çok güzel gülüyordu. Sesinin tınısı- Aah! Saçmalama Mila!

"Pardon, öyle düşünmem hata. İyi o zaman gidiyoruz."

"Nereye?"

"Sahile. Deniz'i çok sevdiğini biliyorum." dedi göz kırparak.Ne kastettiğini çok iyi anlamıştım. Ona dönüp 'Ha-ha!' demek istesemde cevap vermeyip Kerem'e mesaj attım.

'Kusura bakma işim çıktı.Başka zaman?'

'Bi dahakine kurtulamazsın yalnız. Yarın görüşürüz güzelim ;)'

Bu ikinci güzelim deyişiydi ve hiç hoşuma gitmiyordu. Ben uzak durmaya çalıştıkça o daha da yakınlaşıyordu. Böyle şeyleri sevmezdim. Benim hiç arkadaşım bile olmamıştı ki erkek arkadaşım olsun. Yankı ve Deniz istisnaydı tabi ki. Onların hareketleri gerçekten içten geliyordu. Ve istisnalarımında kaideyi bozmasına izin vermezdim. Dikkatimi yola verince geldiğimizi anladım.

Sahil bomboştu, deniz tam anlamıyla çarşaf gibiydi. Güzel bir yer bulup oturduk.

"Deniz, bir şey soracağım."

"Dinliyorum."

"Şey, tedavi olduğumu birine-" Lafımı kesmişti. Oturuşunu düzelterek bana döndü.

"Kimseye söylemedim Mila. Sen istemediğin sürece de kimse öğrenemez inan bana. Hem bizim gruptakilerden de çekinme. Öğrenseler bile yadırgamazlar."

O an aklıma gelen fikirle ellerimi çırptım. Biz arkadaştık evet, ama birbirimiz hakkında çok şey bilmiyorduk. En azından benim onun hakkında bildiklerim bir elin parmak sayısını geçmezdi.

"Oyun oynayalım mı?"

"Ne oyunu?" Normal biri olsa 'Saçmalama çocuk musun sen?' falan derdi. Ama muhattap olduğunuz kişi Deniz'se eğer işler değişiyor sanırım.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin