30.BÖLÜM

133 15 3
                                    

Birini çok sevdiğinizde, size bin kere de yalan söylese, yine herkesten çok ona inanmak istersiniz.

MultiMedia: Direnç

Koridorda fazla kişi yoktu. Ben de kütüphaneden kitap almış sınıfa gidiyordum. Sola dönecekken bir ağlama sesi duyduğumu fark ettim. Sesin geldiği yere doğru gittiğimde kolay kolay kimsenin farkına varamayacağı iç tarafta malzeme odası gördüm. İçeri girip ışığı yakınca dizlerine kendine çekmiş, hıçkırıklarla ağlayan ama sesini duyurmamaya çalışan kız, Direnç'ti! Yanına yaklaştım ve oturdum.

"Direnç, iyi misin? Neyin var?'' Hiç bir şey yokmuş gibi ağlamaya devam ediyordu.

"Canım derdin ne söyle bak belki rahatlarsın." kafamı eğip başını okşayınca kafasını kaldırdı. Yüzünü görünce çok şaşırdım. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. O tatlı kızın yerine hayattan kopmuş bir Direnç gelmişti. Suratıma bakarken gözünden bir yaş daha inmişti. Ardından bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Titriyordu. Korkmuş gibiydi. Daha sıkı sarıldım ve sırtını sıvazladım. Konuşmadan biraz öyle durduk. Sonra geri çekilip ellerini tuttum.

"Ne oldu? Anlatmak ister misin?" biraz bekledi ve derin bir nefes aldı.

"Bundan 1 sene önceydi. Erkek kardeşimle birlikte mısır patlatmış film izliyorduk. Annem ve babam babaannemin yanına gitmişlerdi. Biz akraba ziyaretlerini fazla sevmezdik de." Yüzünde acı bir gülümseme oluştu. Yanağından bir damla daha süzüldükten sonra konuşmaya devam etti.

"Biz film izlerken benim telefonun çaldı. Akşam 11 gibiydi. Yabancı bir numaraydı. Bir an içimde bir ürperti oluşmuştu. Telefonu açtığımda karşıdaki bir bayan sesi 'Siz Aysu Hanım ve İlker Beyin kızı mısınız?'... Evet dediğimde kadın bir süre sustu. Bunun iyiye işaret olmadığını anlamıştım. Kardeşim bir şey anlamasın diye mutfağa gittim. Telefondaki ses devam etti.." Bir an duraksadı Direnç, başka bir yere bakarak konuştu.

" 'aileniz kötü bir trafik kazası geçirdi. Babanıza yoğun bakıma aldık ve..annenizi kaybettik' bu cümleyi duymakla donup kalmam bir olmuştu, telefon elimden düştü ve hiç tepki veremedim. o an hayatımın en kötü anıydı diyebilirim. Biliyor musun Mila, o gün annem evden çıkarken bana 'seni çok seviyorum kızım' demişti. Normalde hiç demezdi. Ama o gün demişti." Yüzünde yine o acı gülümseme oluştu. Benim de gözlerim yaşarmıştı.

"Kardeşimi bir şekilde atlatıp hemen hastaneye gitmiştim. Babamın her yerine kablo bağlanmış sadece hemşire ve doktorların girebildiği bir odaya konmuştu. Yaşamı yanındaki cihaza bağlıydı. O gün sabaha kadar hastanede bekledim, birkaç akrabamız gelmişti ama kafamı bile kaldırıp bakmadım. En sonunda doktora gidip yalvardım, annemi görmek istediğimi söyledim. Beni morga götürdüler. Ayaklarım geri geri gidiyordu. Korkmuştum. Annemin üstündeki örtünün kafa bölümünü açtılar. Ağlayamadım o an. İçim hıçkırıklarla ağlıyordu ama gözlerimden yaş akmıyordu. Ellerim titrerken annemin o cansız gözlerine dokundum."

O sırada zil çaldı. Tabi ki de derse gitmeyecektim. Direnç'i bu halde bırakamazdım. Ben de ister istemez ağlıyordum. Bakışlarını bana çevirdi.

"Buz gibiydi Mila. O an göz kapaklarını açması için nelerimi vermezdim. Bekledim..açılmadı. Son bir kez görmüştüm yüzünü. Veda ettim.

Tekrar sarıldı bana. Ciğeri sökülecekmiş gibi ağlıyordu.

"Hoşçakal anne..dedim. Cevap vermedi. Çok özledim onu."

"1 hafta kimseyle konuşmadım. Babam için dua ettim hep. Herkes delirdiğimi zannediyordu. Babam 1 hafta sonra kendine geldi. Annemin öldüğünü öğrenince o da yıkıldı. Kardeşim de 7.sınıftaydı, atlatması çok zor oldu." Biraz bekledi. Boş boş bakıyordu, aslında o bakışlarda çok anlam vardı.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin