26.Bölüm

183 16 6
                                    

Yaşam dostluklarla güçlenir. Sevmek ve sevilmek, var olmanın en büyük mutluluğudur.

MultiMedia: Berkay

"Öldüüm, bittiim, hışım çıktı şu hafta!"

Bu hafta gelmiş geçmiş en yoğun haftamızdı. Şu 5 gün içerisinde yaklaşık 8 tane yazılı olmuştuk. 11. Sınıf olduğumuz için derslerimize fazla ağırlık veriyorlardı. Parti gününden beri okulda hiçbir hareketlilik olmamıştı. Zaten Deniz'de beni oradan oraya sürüklemiş insanlarla konuşmamı yasaklamıştı. Yani tabi o yasakladı -nedenini bilmiyorum- ama benim bu yasağa ne kadar uyduğum şüpheliydi.

"İyi yönden bak, en azından hepsi bitti. Yani, en azından şimdilik." diye cevap verdim Yankı'ya.

Garibim- Ne garibi be!? Çocuk aşırı zekiydi. Bütün sayısal sınavlara çalışmadan girer tam puan alır çıkardı. Evde çalışıyordur falan demeyin. Bütün gün dakika başı mesaj atıp duruyor. Ama sözelde o ince zekası pek işine yaramıyordu. En azından geçer not alabiliyordu değil mi?

"Şöyle bir yatıp, on gün uyuyasım var." diyip sırıtınca istemsizce esnedim.

"Benim sonsuza kadar uyuyasım var." Diyip başımı sıraya koydum. Tam gerçek hayattan uykuya dalma anı vardır ya, sesleri duyarsınız ama boğuk boğuktur, hah işte tam o anda zil çaldı! Ama nerede adalet?! Artık nasıl korktuysam bir anda yerimden zıplamıştım. Parmağımı damağıma bastırıp tekrar yerime yerleşirken çok sevgili(!) Kimyacımız Zerrin Hoca gelmişti. Bu kadından ciddi anlamda gıcık kapıyordum. Bütün ders boyunca kimseye çıt çıkarttırmaz, sadece ders işler ve yazı yazdırırdı. Ha birde giyim tarzı berbattı. Yankı beni dürtünce ona döndüm.

"Bu kadın babaannemden bile beter giyiniyor." Ona gülerek kafamı salladım. Bu çocuk ruh ikizimdi, gerçekten..

"Yankı ve Mila! Neye güldüğünüzü söyleyin de biz de gülelim."

Cidden mi? Bir öğretmen de ancak bu kadar klişe ve gıcık olabilirdi zaten. Zerrin Hoca'ya 'ciddi misiniz?' bakışı attım. Sessizliğimizden keyif almış olacak ki hemen dersle alakalı zor olduğunu düşündüğü bir soru sordu.

"Biominal adlandırmada, Pinus Negra ile aynı cins, farklı tür olan bir canlı söyleyin."

Yankı'yla birbirimize bakıp güldük. Sorduğu soru 9. Sınıfa ait bir konuydu. Onu da geçtim Yankı'nın biyolojisi idare eder derecede olsa da benimki gayet iyiydi.

"Pinus Alba." diyerek kendimden emin bir şekilde konuştum. Soru zor falan değildi. Aklınca işin içine latince terim katarak kafamızı karıştırmaya çalışıyordu. Hiç bir tepki vermeden tahtaya geri döndü.

"...Tentaküllerden salgıladıkları sıvıyla avını felç eder. Avını tek açıklıktan içeri alarak gastrovasküler boşluğa gönderir..." diye bir başladı ve gerisi muammaydı.

***

"Şu Alev'in seninle alıp veremediği ne var?"

Kafamı tostumdan kaldırıp Ecrin'e baktım. Son ders biyolojici Zerrin sayesinde kafam kazan olmuştu ve sessizliğe ihtiyacım vardı.

"Ya kızım dilini mi yuttun?"

"Meraktan çatlatıyorsun ha!"

"Mila!"

"Milaa!"

"Ya Ecrin iki dakika sus lütfen. Başım kazan gibi. Sonra anlatırım."

"Anlatacaksın ama."

"Tamam söz."

"Bugün okul çıkışı ne yapıyorsun?" diye konuyu değiştirmek amaçlı sordu.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin