27.Bölüm

157 14 3
                                    

Çabalar acı vermeye başladığında, kendisini zorlamaya devam edebilen adam kazanacak adamdır.

MultiMedia: Mila

Dün akşam konuşmamızdan beri annemlerle konuşmamıştım. Onlar kendi çaplarında küçük(!) bir bavul hazırlamış, bende kendime küçük bir çanta hazırlamıştım.

"Mila! Arkadaşın geldi seni almaya!"

Anlaşılan Deniz gelmişti. Ne ara Deniz annemlerle konuştu, anlaştılar bilmiyorum ama annemlerin bu kadar güvenmeleri normal bir şey değildi. Gerçi bu benim işime gelirdi. Her cuma Deniz mutlaka beni bir yerlere gitmeye zorluyordu, annem ve babamdan izin alırken de Deniz dediğim an akan sular duruyordu.

"Mila hadi! Çocuk ağaç oldu burda!"

"Geldim, geldiim!"

Çantamı alıp hemen aşağı indim. Okul formam, kitaplarım, günlük kıyafetlerim, ne varsa doldurmuştum. Ama yine de annemgilin küçük(!) bavulcuğunu geçemezdi.

"Mila, sen şimdi Deniz'le git. Biz de 10-15 dakikaya kadar havaalanına geçeceğiz. Gel bi sarılayım kızım sana." diyip kemiklerimi kırar gibi sarıldı annem. Babamla daha yumuşak bir şekilde sarılıp vedalaştık.

Deniz'le arabaya binip aradan 2 dakika geçmeden telefonum çalmıştı. Annem...

"Mila, kızım. Kendine dikkat et, okuluna gidip gelirken dikkatli ol,"

"Anne."

"Deniz ve doktorun sözünden çıkma, kendi evin gibi rahat davranma sakın ayıp olur yani,"

"Annee."

"Hatta yemekleri falan da sen yap, kapını pencereni iyi kapat, terli terli-"

"Ay anne saçmalama lütfen. Tamam uyarım her dediğine merak etme sen."

"Ben demiş olayım da."

"Tamam anne... Ararım sonra ben seni."

Annemin dediklerini dinleyene kadar gelmiştik zaten. Normalde Deniz ailesiyle kalıyordu ama sırf kuzeniyle tek kalmayayım diye benimle gelmişti. Sıkılırmışım.

Bağ evindeki gibi bir ev zaten beklemiyordum açıkçası. Sevgili doktorum tek kişi yaşıyordu ve evi güzel bir stüdyo daireydi. Beni çok iyi karşılamış, bir doktordan öte arkadaş gibi benimle sohbet etmişti. Tabi Deniz sıkılıp, oflayıp puflamıştı. Yemeklerimizi yedikten sonra sevgili doktorum -elbette bir ismi var, sadece böyle hitap etmeyi seviyorum- yorgun olduğunu söyleyip gitmişti. Bizde fazladan oda olmadığı için oturma odasındaki çekyatları karşılıklı açmış oturuyorduk.

"Biraz kendinden bahsetsene." diye sorarak Deniz sessizliği bozmuştu. Oysaki ben televizyondaki yarışma programını izlemekten de memnundum. Yavaşça kafamı ona çevirdim.

"Beni zaten tanıyorsun. Benden bile iyi tanıyorsun."

"Hayır, mesela nelerden hoşlanırsın? Ne tür filmler izlersin, dizi izler misin, favori kitapların,yazarların neler, hangi şarkıcıları/grupları dinlersin?"

Güzel soru.

"Aksiyon filmi severim. Romantikten pek hoşlanmam ama filmine göre değişir tabiki. Dizi... Yabancı dizi izlerim. Favori kitaplarııım. Değişir aslında Canan Tan'ın Eroinle Dans'ını hiç bir şeye değişmem, Aynı Yıldızın Altında'ya zaten diyecek sözüm yok, Açlık Oyunları desen.. O ayrı bir güzellik... Ahmet Ümit'i çok severim falan da filan da."

"Müzik? Ne tür dinlersin? Kimi dinlersin?"

"Deniz bu ne röportaj mı yapıyoruz burda?" diye sorun şaşkınca ona baktım.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin