1.BÖLÜM

503 39 2
                                    

Herkes iyi niyetli değildir, bazıları mutsuz olmanı ister. (Sabah uykum- AhmetBatman)

Kulaklığımdan gelen müziğin sesini biraz daha yükselttim. Duymak istemiyordum. Duyarsam dayanamazdım, göz yaşlarımı dindirmek daha zor gelirdi o zaman.

Başka kızlar gibi giyinmezdim. Hayallerim de onlarınki gibi değildi. Tuhafmışım. "Tuhaf" hani farklı olmak güzeldi? Şimdi neden ben dışlanıyordum?

Okula yaklaştığımızı fark ederek kulaklıklarımı cebime tıkıştırdım. Zaten 1, 2 dakikalık yol kalmıştı geriye.

"Bizim deli çıkardı sonunda kulaklıkları."

"Gaipten sesler geliyormuş ona, duymamak için takıyormuş."

Konuşanlar Banu ve Bade'ydi. Amca çocukları. Evet kuzenlerim, benimle dalga geçiyorlardı. İnsanlar kuzenleriyle sohbet eder, eğlenir, gezer, dolaşır. Ama benim kuzenlerim de hayatımdaki diğer her şey gibi anormallerdi işte. Aynı servisteydik. Dünyaya benimle uğraşmak için gelmişcesine rahat yüzü göstermezlerdi.

"Cevap bile vermiyor baksana."

"Dilini mi yuttun deli şey? Yoksa iyice delirdin de konuşmayı mı unuttun?"

Dönüp sadece bir bakış attım. Banu yine kumral tenine olabildiğince makyajı doldurmuştu. Siyah saçlarını yeni kestirdiği belliydi. Gıcık bir kız tipine iyice bürünmüştü. Kulaklarının altında bitiyordu ve alnında dümdüz bir kahkülü vardı. Bade daha doğaldı. Siyah, upuzun saçları yandan ayrılmıştı ve salaş bir şekilde örülmüştü. Çift yumurta ikizi oldukları için çok benzedikleri söylenemezdi.

Yine kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı.

Ne olursa olsun susmayı öğrenmiştim. Alışmıştım artık. Şimdiye kadar hep suskunluğumla yaşamıştım. Yine aynısını yaptım ve cevap vermedim. Bu arada okula gelmiştik zaten. Çantamı aldım, ve hızla aşağı indim. Olay yaşamadan sınıfa çıkmak istiyordum. Banu ve Bade'yle baş etmek kolaydı, ama Alev.

Onunla karşılaşmaya gücüm yetmiyordu. Sığınacak bir yer arıyordum onu görünce. Ama yoktu. Ne sevenim vardı, ne de koruyanım...

"Sen, dur bakalım orda!"

İşte bu Alev'di.

Aynı yaştaydık ama insanlara tepeden baktığı için bizi küçük görürdü. Kafamı daha öne eğdim ve yürümeye devam ettim. Onu takmamam daha da sinirlenmesine sebep oldu. Kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi.

"Bana cevap ver deli. Duymuyor musun? Sana dur dedim."

"N-Ne var?" Anın stresiyle ve uzun suskunluğumun verdiği hamlamışlıkla kekelemiştim. Bundan nefret ediyorum! Obdan korktuğum gözler önüne seriliyordu.

"Vay vayy deli kız konuşabiliyormuş meğer. Aileni çok merak ettim. Senin gibi bir kızları olduğu için utanç duyuyorlardır. Hangisinin arkadaşıyla tanıştın? Birazcık akılları olsaydı seni çocuk esirgemeye verirlerdi. Gerçi bu deli halinle oraya bile kabul etmezler seni."

Gözlerim ıslanmaya başlamıştı. Kolay kolay ağlayan biri değildim ama son zamanlarda bu konu hakkında hassaslaşmıştım. Bu kız beni bitiriyordu. Son gücümle, sesimin titrememesini umarak bağırdım:

"Babam sana benzemediğim için benimle gurur duyuyordur!" evet söyleyebilmiştim. Gayet güçlü görünerek yüzündeki dalga geçme ifadesini kaybetmistim.

"Sen ne dediğini sanıyorsun be deli."

Sinirlenmisti. Omuzlarımdan itince geriye doğru sendeledim. Bana temas edilmesinden nefret ederdim. Bunu biliyorlardı. Tüm okul bir olmuş beni devirmek için çabalıyorlardı. Daha faza direnemezdim. Her geçen gün tükeniyordum. Usulca bir yaş süzüldü yanaklarımdan.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin