13.BÖLÜM

190 22 2
                                    


Bazen bi ortamı çekici kılan şey içindeki insanlardır. En berbat olan yer olsa bile içinde bi kişi varsa olay bitmiştir. Orası artık dünyanın en güzel yeridir senin için..

MultiMedia: Mila

2 ay sonra ilk defa annemin sesiyle uyanmıştım.

"Hadi kızım kalk. Bugün senin için okul bakmaya gideceğiz."

Annemin bu sözlerine göre günüm yorucu geçecek gibi görünüyordu. Okulları gezip seçmek vardı bir de. Kim uğraşcak şimdi? Off çok üşengecim.

"Tamam anne geliyorum." Böyle dedikten sonra hemen tekrar yatardım. Annem de bu huyumu bildiği için ve uykulu çıkan sesime karşılık hâla bir şeyler söylüyordu.

"Git bi yüzünü yıka."
Cevap vermeden yatağımdan kalkıp banyoya gittim. Aynaya baktığımda akşam topuz yapıp yattığım saçımdan eser kalmadığını gördüm. Ben baygın baygın aynaya bakarken babamın sesiyle kendime geldim.

"Günaydın!"

"Günaydın" dedim. Babamın o dinç halini görünce şu uyuşukluğumu bir kenara bırakıp yüzümü yıkadım ve odama gittim. Bu adam bu saatte, bu enerjiyi nerden buluyor hiç bi zaman anlayamamışımdır. Bu gidişle de anlayamayacağım herhalde.

Gardolabımın kapağını açtığımda uzun zamandır dolabımdan kıyafet almadığımı anladım. Şimdi ne giymem gerektiğini bulmam gerekiyordu. Okul kaydına gidilirken ne giyilirdi ki? Çok abartılı olmamalıydı ama çok da sönük bir şey olmazdı. Sonuçta adamlar tipine de bakıyorlar. Yani ben olsam bakardım herhalde. Birkaç tane kıyafetimi yatağın üstüne koydum. Deri pantolonum veya taşlı gömleklerim olmazdı. Giymeyeceklerimi yerine koydum. Üşengeç olabilirim ama pasaklı değilimdir. En sonunda hava soğuk olduğu için; beyaz bol kazağım ve siyah dar paça kotumda karar aldım. Bunları üstüme giydikten sonra saçımı salaş bi at kuyruğu ve yüzüme çok az bi makyaj yaptım. Dolabımdaki boydan aynadan kendime baktığımda oldukça doğal ve hoş görünüyordum. Çıkarken takmak için çekmecemden kırmızı boyunluğumu da elime alıp aşağı indim.

Annem çayları koyuyordu. Yanına yaklaşıp yanağına bi öpücük kondurdum. Sonra masadaki yerime oturdum. Babam o sırada bana kıskanç bir bakış attı. Bunu yapacağını biliyordum. Zaten onu denemek için yapmıştım.

"Sadece küçük bi şakaa." dedim gülerek ve masanın üstünden uzanıp onu da öptüm.

"Şimdi oldu." O da gülerek konuştu.

Kahvaltı boyunca hiç hastaneden konu açılmadan sohbet ettik. O hastaneye bir daha dikmeyecek olmamın sevinci vardı üstümde. Kendimi uzun zamandır bu kadar iyi hissetmemiştim. Ailemi, evimi, bu sohbetleri gerçekten çok özlemiştim. Artık her şey daha güzell olacaktı. Hepimizin yüzü gülüyordu. Bu mutlu bi aile tablosunu tam anlamıyla canlandırıyordu.

"Aslında eski okulun eğitim ve fiziksel imkanlar açısından çok iyiydi, değişmesini istemedim ama sen nerde mutlu olcaksan orası olsun."

Düşüncelerimi babamın sesi bölmüştü. Hiç tepki vermeden dinliyordum.

"İş arkadaşlarım birkaç tane okul önerdi, benim de beğendiğim 2 tane okul var. Bugün bakarız hepsine, sen hangisini istersen ve tabi bizim de koşullarımıza uyuyorsa, kaydını yaptırırız."

Benim için sorun yoktu. O beyin özürlü arkadaşlarımın olduğu eski okulumdan kurtulmam yeterdi. Hangi okula gidersem gideyim fark etmezdi. Kafamı onaylarcasına salladım. Babam saatine baktı.

"Fark etmeden çok zaman geçmiş, hadi acele edin de çıkalım." diyip sofradan kalktı.

Biz de annemle birlikte masayı toplamaya koyulduk. Bugün Canan abla öğlen gelecekti. Ailemizden herkes Canan ablayı sever. Aynı zamanda annemin de adaşı. Bugun de izinli günlerinden biri olduğu için bu iş bize kalmıştı. Babamın dediği gibi acele ediyorduk ki bardağın birini elimden düşürünce her yer cam parçaları oldu. Annem bana dönüp bakınca gülmeye başladım. Komik bir şey de yoktu, neden gülüyorsam artık. Acele işe şeytan karışırmış, başımıza bir iş daha çıkarmıştım.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin