45.BÖLÜM

109 5 8
                                    

Hayat iki şekilde yaşanır; Ya hiç mucize yokmuş gibi, ya da her şey mucizeymiş gibi! (Albert Einstein)

MultiMedia: Burak

Sonunda kaç gündür bekledigim zaman gelmişti. Haftada 3 gün gelen Canan Abla'yı bugün de çağırmıştık. O kadar misafiri ağırlamak kolay şey değildi tabi. Benim de yardımlarımla masayı hazırlamak haricinde bir şey kalmamıştı.

"Kızım sen yukarı çık da üstünü falan değiştir. Biz masayı hallederiz." annemin cümlesiyle merdivene yöneldim.O sırada babam da işten geldi. Yarım saate bizimkiler de gelirdi herhalde. Dün doktordan gelince banyo yaptığım için tekrar yapma gereği duymadım. Elimi yüzümü yıkayıp hazırlanmaya koyuldum. Uzun bir düşünüşten sonra; lacivert, her yeri renkli çiçek desenleriyle dolu, kalın askı tulumumda karar kıldım. Koluma da 'MEDD' yazan bilekliğimi taktım. Saçlarımı tepemde sıkı, kusursuz bir topuz yapana kadar canım çıkmıştı. O an kafama bir şey dank etti. Hemen Deniz'e mesaj çektim.

'Sakın arabaları evin önüne park etmeyim, babam sorguya çekerse karışmam :D' bu tür şeylere çok takılan bir babaya sahip olduğum doğrudur.

Çok makyaj yapmam saçma olurdu. Dudağıma parlatıcı, biraz da rimel yeterliydi. Pürüzsüz bir suratım olduğu için fondötene gerek yoktu, bu sıcakta da çekilmez zaten. Alt tarafı arkadaşlarım geliyordu, abartmanın alemi yok.

'Biz toplu geliyoruz haberin olsun :) 10 dk sonra ordayız' Deniz'den mesaj geldiğinde kapı çalmıştı. Bizimkiler olmadığı belliydi. Koşar adımlarla aşağı indiğimde annem kapıyı açıyordu. Evren gelmişti.

''Hoşgeldiiiin.'' tokalaşıp yanaklarımızı birbirimize değdirdik. Babamın önünde çok samimi olamazdım.

"Annem, babam, yardımcımız Canan Abla, bu da Evren.'' hepsini elimle göstererek tanıttım.

"Memnun oldum efendim.'' diyerek Evren de hepsiyle tokalaştı. Koltuklara oturmasını söylerken kapı tekrar çaldı. Annem yakın olduğu için açtı. Banu ve Bade. Annem ve babam şaşırmışlardı. Benim onları sevmediğimi biliyorlardı.

''Hoşgeldinizz." ikisine de sanki ne zamandır görüşemeyen dostlar gibi sarılmıştım. Onlar da bozuntuya vermediler.

''Kızım kuzenlerinin geleceğini niye söylemedin?"

''Sürpriz olsun istedim, siz de özlemişsinizdir diye." annem ve babamla da görüşünce koltuklara yöneldiler. Bir an duraklayınca ne olduğunu anlamadım. Evren de ayağa kalktı, kızlarla sırayla sarıldı.

''Evren, nasıl özlemişiz seni ya. Hiç görüşemedik. Siz nerden tanışıyorsunuz Mila ile?"

"Ya evet görüşemedik. Mila ile aynı sınıftayız.'' Bade'nin yüzünde şaşırma ifadesi görürken Banu'da daha çok sinir görüyordum.

''Evet öyle. Evren çok iyi yani.. iyi bir arkadaş.'' ne söyleyeceğimi bilemeyerek bir şeyler saçmalamıştım. Onlar orda sohbet ederken ben de çalan kapıya koştum. Asıl misafirlerim gelmişti. En önden yan yana Arda ve Duygu girdi. Arda'nın pantolonuyla Duygu'nun gömleği aynı renkti, gözle görülebilir bir uyumla giyinmişlerdi. Bunu Duygu'ya sarılırken de dile getirdim.

"Çok tatlı olmuşsunuz.'' Arda göz kırpıp gülümsedi. Duygu da aynı şekilde. Arkalarından Berkay ve Burak, Ecrin ve Direnç.

"Burak'a hep birlikte veda hediyesi gibi bir şey aldık. Biliyormuş gibi davran.'' Ecrin çaktırmadan kulağıma fısıldadı. Üstünde günlük bir elbise vardı, evin içinde bile giyebileceğiniz türden. Ecrin'in vazgeçilmez kıyafetleri hep elbiseleridir zaten.

DALGAKIRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin