•16•

122 19 4
                                    

Sanırım önceki bölümün bildirimi gelmemiş yine 😑

Yorum ve Oy (vote) lütfennn

Yağmurlu bir günde Jisung yüzündeki gülümsemeyle odasına çekilmiş iki saattir hazırlanıyordu. Ama bir türlü ne giyeceğine karar veremiyordu. Dolabının iki kapısını açık  elleri belinde kiyafetlerine bakarken ofladı. Bir türlü karar veremiyordu.

"Off.."

O sırada kapıda durmuş onu izleyen Jeonginin kıkırtısını duyduğunda göz ucuyla ona baktı. Neden kıkırdıyor ki? Diye düşündü.

"Neden gülüyorsun?" Diye sordu dayanamayarak hala dolaba göz gezdirirken .

"Hiiç. Ne yapıyorsun?" Diye sordu hala gülerken.

Jisung göz devirip derin bir nefes alıp verdikten sonra "Biriyle buluşacağım." Dedi.

"Bu biri dünkü adı Minho olan süper yakışıklı buz adam mı?"

"Neresi  buz adam yaa? Her kes aynı şeyi söylüyor!" Kaşlarını çatmış Jeongini cevaplarken Jeonginin yüzündeki gülüşü bir az solmuş ve "Jisung, sen fark etmemiş ola bilirsin ama dün sadece bir saat boyunca yanındaydık ikimiz de bir kere bir duygu belirtisi vermedi."

"Çünki arkadaşları tehlikedeydi?"

"Sorun da orasında ya. Hiç korkmadı."

Jisung bu cevaba gözlerini devirip kiyafetlerine bakmaya devam ederken Jeongin başını iki yana sallayıp hafifçe gülümsedi. Ve kapının yanından ayrılıp Jisunga taraf yaklaştı.

Dolabın önünde durduğunda bir tane gömlek alıp Jisunga tuttu nasıl durduğuna bakmak için. Kaşlarını çatıp sanki çok önemli bir şey yapıyormuş gibi baktığında konuşmaya başladı.

"Ee kim bu Minho? Nerden tanıştınız?"

Jisung aldığı soruyla gözlerini odada gezdirirken Jeongin yüzünü buruşturarak başka bir gömlek aldı dolaptan.

"Bu bir az iyi gibi. Eee? Neden cebap vermiyorsun?"

"Hiç, tesadüfen oldu. Bir seferinde ayağım burkulup düşdüm."

"Ne? Ne zaman?" Endişeli sesiyle sordu Jeongin hiç bir şeyden habersiz.

"Kedi. Kedi vardı ağaçda. Yavru kedi. Onu kurtarmak için uzandığımda gücümü kullanamadım ve düşdüm. Sonra Minho yardıma geldi öyle tanıştık işte. O da arkadaşları da Karmaşıkmış."

"Orasını anladım zaten. Ama bir az gerizekalılar sanki." Dedi.

Daha sonra başka bir gömleği üzerine tutarken devam etti.

"Chan denen adam önce her şeye kendi sebep olmuşken önce gülüp beş dakika sonra yine uyudu. Ve hiç kimse bir laf etmedi. Ben olsam şimdiye yüz göz dalmıştım."

"Hmm. Bir az gerizekalılar evet. Hele o Changbin. Nasıl o kadar yükseldi bilmiyorum. Minhoyu anladık çok güçlü birisi. Hadi Hyunjin neyse de Changbin ne alaka? Bütün gün yemek yapıp Seungmin denen çocuğu beslemekle meşkul."

"Bunlar olmayacak sana bekle geliyorum." Diyip Jeongin odadan çıktı. Jisung dolaba belki bir şey bula bilir umuduyla bakarken "O kadar kiyafetim var ama giyecek hiç bir şeyim yok." Diye mızmızlandı.

Jeongin elinde siyah satern bir gömlekle odaya girerken Jisungun kaşları çatıldı. Gözlerini kapayıp derin bir nefes alırken Jeongin ondan önce konuştu.

"Evet bu senin gömleğin ve bende değildi. Hizmetlilerden biri yıkadığında gördüm."

Jisung buna hiç inanmamıştı tabii ki. Gömleği alıp kokladığında "Çamaşır deterjanı da senin parfümün gibi kokuyor her halde?" Diye sordu imalı  bir şekilde.

IN YOUR EYES  | Hyunlix | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin