•30•

118 15 25
                                    

Selam
Yıllar sonra gelen bölüme hoş geldiniz.

Oy vermeyi unutmayınnnn
Neden okuyup oy vermiyorsunuz ki ☹️ kötü mü yazıyorum ki

Neyse bölüme başlayalım
.
.
.
.

"Gerizekalı!"

Bay Kim gür sesiyle bağırdığında Yoongi gözlerini yavaşça yumarak derin bir nefes aldı. Böyle olacağını biliyordu. Bay Kimin bu denli sinirleneceğini....

"Ben sana Hyunjini öldür mü dedim?"

Bay Kim hala bağırarak konuşuyordu. Çok fazla sinirlenmişdi. Fazlasıyla hem de.

Bunu çatık kaşlarından, yumruk yaptığı ellerinden ve çatık kaşlarıyla yerinde durmadan etrafı izlemesinden anlaya bilirdiniz.

"Ama, efen-"

"Sus! Kitabı getirmenin ne anlamı kaldı?! Kitabı okuya bilen tek kişi o. Ne sikim yapacağız şimdi?! Eğer ona bir şey olursa kendini öldü bil!"

Yoongi Bay Kime bir cevap veremezken başını eğmiş ellerini önünde birleşdirmiş sakince duruyordu.

Kendi içinde neler yaşadığını hiç kimse bilmiyordu tabi ki...

Minhoysa..

Minho Hyunjinin yaralandığı haberini aldıkdan sonra hemen hastaneye koşmuşdu. Yanında Jisung da vardı. Hyunjinin haberini aldığında yani dolunayı beklerken Minho onunlaydı.

Hızlı adımlarla hastanenin binasına girdiğinde Jisung arkasından koşarak ona yetişmeye çalışıyordu.

Hyunjini dolunay olduğu için lisedeki ve bürodaki karmaşık olan doktora değil de normal insanların gittiği yere, hastaneye götürmüşlerdi. Garip bakışlar altında kalsalar da tek düşündükleri şey sadece Hyunjindi. Doktorlara kalsa hiç bir şey yapmazlardı ama devlet onları normal insanlardan ayırmadığı için mecbur müdahile yapmışlardı.

"Durumu nasıl?"

Minho nefes-nefese olmasına rağmen ilk Hyunjinin durumunu sormuş daha sonra nefeslenmeye başlamışdı. Arkasından gelen Jisung da ona yetişince ellerini dizlerinin üzerine koyarak nefeslenmeye başlamışdı.

Chan, Changbin ve Seungmin durğun şekilde rengi solmuş yüzleriyle sakince yerlerinde oturuyorlarken hiç bir cevap vermediler.

Bay Lee de oradaydı tabi. Çocukların bu halini görüp daha da fazla üzülürken derin bir nefes aldı. Ve hastane odasının kapısının önünde duran bedenini Minhoya çevirerek konuşmaya başladı.

"Daha bilmiyoruz."

Sesi kısık ve nereden bakarsan bak ne kadar üzgün olduğu belli olan ses tonundaydı. Ama bir baba gibi dik durarak çocuklarının daha da üzülmemesi için dik durmaya çalışıyordu.

"Ben lisedeydim... Hyunjin de Felixin yanından kaçıp gelmiş her halde. Çalışma odasındaydı. Ses geldi...O odadan geldiğini anlamışdım....Sonra...Sonra odaya girdiğimde Hyunjin.....Hyunjin yerde uzanmışdı öylece...Nasıl olur da Yoonginin liseye girdiğinden haberim olmaz bilmiyorum... Hepsi benim suçum."

Son cümlesiyle her kes ona yavaş haraketlerle dönerken hiç bir söylemedi. Her kes Bay Leenin suçlu olmadığını biliyordu tabii ki. Ama bir şeyler söyleyecek ya da ona teselli verecek halleri yoktu.

Minho Hyunjinin durumunun hiç de içaçan olmadığını anladığında kendini yere bırakmış boşluğu izlemeye başlamışdı. Yanındaysa ona teselli vere bilecek tek kişi, Jisung vardı.

IN YOUR EYES  | Hyunlix | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin