•11•

120 14 3
                                    

"Kitap bizim lisenin kütüphanesinde özel bölmede."

Her kes sevinçten gülerek bir birine sarılırken - Hyunjin hariç ki bu yine Bay Leenin dikkatini çekmişti- Bay Lee her kesin susmasını sağlayacak o cümleyi kurmuştu.

"Ama... "Her kes bir anda bir birinden ayrılıp Bay Leeye döndüğünde o devam etmişti.

"Ama kitap yerinde değil." 

"Nasıl değil, Bay Lee? Lisenin kütüphanesi hele ki özel bölüm en güvenli yer. Onu geçtim karmaşıklardan  başka kimse giremez liseye. Kim böyle bir şey yapmak ister?"

Şokdan ilk çıkan kişi, Minho konuşmuşdu ilk. Duyduklarına inanmak istemiyordu. Bütün hayatını buna adamışken bir adım uzağında   olan şeyi kaybetmişti.

"Bilmiyorum, Minho. Ben de şaşkınım. En çok güvendiğimiz yerden kaybediyoruz kitabı. Olacak iş değil."

Her kes susarken Felix sakince konuştu bu sefer. Ola bildiğince soğukkanlı ve mantıklı konuşmaya çalışıyordu. O da üzülmüştü içten içe. Onun da kaderi Minhoyla aynıydı.

Odadaki çoğu kişinin kaderi aynıydı.

"Ne zamandır yok?" Belki bilirse gücünü kullana bilirdi.

Lee Dong Wook bu soruya gözlerini kaçırırken Felixin kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. Diğerleri şoku atlatamamıştı henüz.

"Ne oldu, Bay Lee? Neden gözlerinizi kaçırıp cevap vermiyorsunuz?"

Boğazını temizler gibi yapıp konuşmaya başladı Bay Lee. "Çok güvenlidir diye çok kontrol etmiyorduk."

"Ve?" Bay Lee cevap vermeyince Felix sabırsızlanmış duramamıştı. Bir azcık sinirli hiss ediyordu. Ve bir az da endişeli.

"O kitapın önemli olduğunu biliyorduk, ama bu kadar önemli olduğunu bilmiyorduk. Uzun zamandır kontrol etmediğimiz için ne zaman çalındığını ya da kaybolduğunu bilmiyoruz."

Felix duyduğu sözlerle  ellerini siyah  saçlarına  attığında derin bir nefes almıştı. Çok sinirlenmişti ama karşısındaki adama da bir laf diyemiyordu. Hayatını kurtarmıştı sonuçda.

Bay Lee ise durumun Ne kadar ciddi olduğunun farkındaydı tabii ki. O da kendine kızıyordu. Ortam çok kötüydü. Bir tarafda Felix sinirden kendini yiyip bitirirken Hyunjin yaptıklarını hatırlıyor, o günü düşünüyordu. Seungminle Changbin ise suspus olmuş ses çıkarmamaya çalışıyorlardı. Onlar da bir şeyler diyip bir çözüm bulmak istiyorlardı, ama akıllarına bir şey gelmiyordu ki.

Ortamın gerginliğini fark eden Minho Ne kadar üzgün olsa da ortamı dağıtmaya çalıştı. "Peki, şu an kendimize kızacağımıza çözüm amaçlı düşünelim. Kitapı kim almış ola  bilir sizce?"

Felix de bir şeylere kızmanın bir anlam ifade etmediğini biliyordu. "Kaybolduğu zamanı bilirsek ben hall ederim. "

"Ne zaman  bize gücünün ne olduğunu söylemeyi düşünügorsun?" Diye sordu Changbin anın gerginliğiyle. Sesi bir az yüksek çıkıyordu. Felix kaşlarını çatmış ona dönerken Seungmin "Şu an sırası değil." Diye uyardı Changbini.

Yine Minho konuştu. "Bay Lee, ne zaman kaybolduğunu  bula bilir misiniz?"

"Hall edeceğim." Dedi sadece .

Minho bir umutla başını salladı. Bay Lee zamanı bula bilirse yine bir umutları vardı. Hatta umut değil bir olasılık vardı karmaşıklığı çöze bilmeleri için.

Bu sırada Hyunjinin içine  her şeyin ortaya çıkacağı korkusu düşmüştü. Hyunjinin gərginliyini fark eden Minho bir şey dememişti. Onun da kendileri gibi kitabın kaybolduğuna kızdığını falan düşündü. Ama bilmiyordu ki kitap Hyunjinin kendisindeydi.

IN YOUR EYES  | Hyunlix | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin