Oy lütfen...
"Felix, yapma uyuyor işte." Son bir kes şansını denemek istemişti Minho. Ama Felix elindeki suyu Chanın yüzüne fırlatdığında artık çok geçti. Minho son hareketle kafasını iki eli arasına almış geri dönerken gözlerini sinirle kapamıştı.
Aniden odayı bir ışık sardığında geri dönmüş ve şaşırmış gözlerle odaya bakmıştı. Odada koltukta uyuyan Chandan başka kimse yoktu. Her kes Chanın rüya odasına gitmişti.
Minho yaşadığı küçük çaplı şoku atlatıp Chanın yanına yaklaştı. Hala uyuyordu. Eğer biri Chanın rüya odasına düşerse onu ordan hiç kimse çıkaramazdı. Bunu biliyordu. Bu yüzden onu uyandırmak zorundaydı.
Yüzüne eliyle hafifçe tokatlayarak uyandırmaya çalışdı, ama nafileydi. Masadaki bir bardak suyu aldı parmaklarını ıslatarak yüzüne çiledi, ama yine nafileydi. Ne yaparsa yapsın işe yaramıyordu. Her geçen dakika onları ordan çıkaramayacağı için ve Chanı uyandıramayacağı için panikleyip korkmaya başlasa da kendine hakim olmaya çalışıyordu.
"Sikeyim! Dedim ben yapma diye değil mi? Niye inad ediyorsa!"
Bir az daha uğraşdı uyandırmak için. "Uyan, Chan. Uyanman gerek, hadi!"
Ama Chandan hiç bir soluk yoktu.
Uyanmayacağını anladığında oflayarak geri çekilde elleriyle kafasını çekiştirip derin bir nefes aldığında başka ne yapa bileceğini düşündü. Aklına hiç bir şey gelmiyordu. Üzerindeki siyah takım elbisenin ceketini çıkarıp koltuğa fırlatdı. Ve telefonu arka cebinden çıkarıp Bay Leeyi aradı.
Diğer yandan Hyunjin, Felix, Changbin, ve Seungmin Chanın rüya odasındaydı. Uyuyorlardı sadece. Sanki havada bulutların üzerindeymişler gibiydi. Pembe bulutlar vardı sadece. Başka hiç bir şey.
Aralarından ilk uyanan Felix oldu. Yavaşça yüzünü buruşturarak gözlerini açtığında ilk önce ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Etrafa baktığında ilk nerde olduğunu anlamadı. Daha iyice baktığında bulutların üstünde olduğunu gördü. En sevdiği yerde. Yüzüne kocaman gülümseme yayılırken gözleri de gülüyordu sevinçten.
Felixden bir kaç dakika sonra Hyunjin, Seungmin ve Changbin de uyandı. Onlar da Felix gibi ilk başda ne olduğunu anlamadılar.
Seungmin ve Hyunjin uyandıkları yerde oturur vaziyyetdeydiler ve nerede olduklarını anlamaya çalışıyorlardı. Changbin her zamanki gibi sabırsız bir şekilde kaşlarını çatıp dudaklarını uzatarak konuşarak sordu.
"Nerdeyiz lan biz? Bir yerden tanış geliyor ama çıkaramıyorum."
Yine düşünmeye başladı sanki burayı bir yerlerden hatırlıyorlardı. Ama nerden?
Felix ayakta etrafına bakarken sadece pembe bulutları görüyordu. Bunları ilk gördüğünde sevmişti ama şimdi bu bilinmezlik onu rahatsız ediyordu.
"Bana da bir ye-" Felixin Cümlesini Seungminin bağırtısı kesmişti.
"Ahğğ...!!!! bunlar yeniyooo!!!"
Changbin Seungbinin neden bağırdığını anladığını anladığında eliyle yüzünü sıvazlamıştı. Sinirlenmişti çünki. Seungmine bir şey oldu sanmıştı.
"Seungmin, neden bağırıyorsun? Korktum!" Dedi kaşlarını çatmış şekilde.
"Özür dilerim bir an heyecanlandım." Diye cevap vermişti hala ağzına pembe pamukları atarken. Sesi o kadar mutlu çıkmıştı ki Changbin bir şey diyemiyordu. Onu mutlu görmeyi seviyordu çünki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IN YOUR EYES | Hyunlix |
AçãoDoğaüstü güçlere sahip olan bazı insanlar toplum tarafından dışlanmaktadır . #Hyunlix #seke