•22•

110 13 23
                                    

Sellammmm
Oy ve yorum lütfenn

Felix yine her sabah olduğu gibi erkenden-saat beşden- kalkıp  Kkami ile yürüyüşe çıkmışdı. Her zamanki gibi erken evden çıkmasına rağmen artık yaz mevsimi olduğu için hava erkenden ağarıyordu. Şimdi de öyleydi.

Bir kaç saatlik yürüyüşden sonra her zaman geldiği yere geldi. Sahile. Masmavi gökyüzü ve deniz onun için en vazgeçilmez şeylerden biriydi. Yüzündeki gülümsemeyle her zaman oturduğu banka oturduğunda Kkamiyi de kucağına aldı.

Küçük yavru her geçen gün daha da böyüyordu. Artık ilk günkü gibi minicik bir yavru değildi. Felix oturduğu bankda onu bulduğu anı hatırladı. Yüzündeki gülümseme daha da büyüdü. Hatırladığı anıyla Kkaminin kafasını okşadı ve onu ne kadar çok sevdiğini düşündü. Kkami onun için gerçekten de en yakın arkadaş olmuştu. Hiç kimseye söyleyemediği şeyleri ona anlatıyordu. Kkami de çok iyi bir dinleyiciydi haliyle.

Felix kucağında uzanıp kafasını ayaklarının üzerine  koyarak denizi seyr eden bedeni eline alıp kaldırdığında kendisine bakmasını sağlayarak her zamanki konuşma seansına başladı.

Kkamiyse her zamanki gibi boş boş etrafı izliyordu. Ağzı açık şekilde. Felix bunu önemsemeyerek konuşmaya başladı.

"OF Kkamicim, ben ne yapacağım? Hyunjin tutturmuş  birinci sınıf olacağım diye. Ben diyorum gerek yok birinci sınıf olmana , ama o inad etmiş hayır olacağım diyor. Biliyor musun bence beni kıskanıyor. Karmaşıklık çözüldükden sonra onunla dalga geçeceğimi düşünüyor birinci sınıf olamadı diye. Hm? Ne dersin?"

"Hav hav!"

"Demek sen de öyle düşünüyorsun. Akıllı oğlum benim. Bir tek sensin beni anlayan gerçekten."

"Hav!"

"Evet, diğerleri anlamıyor. Beni dengesiz umursamaz falan sanıyorlar galiba. Hm ?"

"Hav hav!"

"Öyle değil miyim yani?"

"Hav!"

"Yaa teşekkür ederim. Ben de seni seviyorum!"

Son sözüyle elleri arasındaki hayvana sarılmış kafasını okşayarak öpmüşdü. Yüzündeki gülümsemeyle hala Kkaminin  kafasını okşarken oturduğu yerden mavi denizi ve gökyüzünü izlemeye başladı. Denizin güzel kokusunu içine çekerek gözlerini  yumdu ve o anı  hiss etmeye çalışdı. Bu ona çok iyi gelmişti.

Yavaşça gözlerini açıp Kkamiye baktı. O da bakışlarını denize çevirmiş ve ağzını açmış dili dışarıda denizi izliyordu.

Banka koyduğu su şişesini alıp kucağındaki hayvanla ayağa kalkarak adımlamaya başladı.

"Yoruldun, değil mi , Kkami? Her sabah seni böyle yoruyorum özür dilerim, ama  seni çok seviyorum işte."

"Hav!"

"Biliyor musun az önce sana söylemedim ama Hyunjine bir şey olur diye çok korkuyorum. Bir keresinde Bay Lee anlatmıştı. Eğer kendi sınıfını değişmek istersen öle bilirmişsin. Onun kaçıncı sınıf olması sikimde değil. Yeter ki ona bir şey olmasın. Onla dalga da geçmem."

Felix Kkamiyle konuşmasına devam ederek evine taraf yürümeye başladı. Kkamiyi eve bakıcısına bıraktıkdan sonra Büroya geçecekti. Onu bir de peşinden Büroya sürükleyip yorulmasını istemiyordu.

Diğer tarafdansa Minho çokdan Büroya gelmiş pratik yapıyordu. İki gün sonra çok önemli bir görevleri vardı. Birilerine zarar vermek ya da kendilerini her hangi bir tehlikeden korumak gibi şey söz konusu değildi. Bam Bamın onlara zarar vere bilecek biri olduğunu düşünmüyordu. Ama yine ne olur ne olmaz diye burdaydı işte. Her an beklemedikleri bir olay gerçekleşe bilirdi.

IN YOUR EYES  | Hyunlix | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin