Bölüm 9

2.4K 159 0
                                    

İris :

Daha hızlı Sereni yapabilirsin.

'' yaşıyor merak etme. Ama bir gariplik var. Kurdunun sesine ulaşamıyorum.''

Kalbim ağrımaya başlamıştı. Ay Tanrıçası'nın mesajı çok açıktı. Onunla beraber olamazdım biliyorum. Ama ölmesine de izin veremezdim. Bir şeyleri görmeye başladığımda odaklandığım tek şey eşimin boğazına yapışmış bir kurttu. Sereni ve ben büyük bir öfkeyle o kurdu eşimin üstünden aldık ve düşünmeden boğazını parçaladık. Başka bir tanesi üstüme atlayacakken onu ağaçlara fırlattım. Ufak tefek dövüş eğitimlerim vardı. Ama dövüşmek için eğitimden çok güce ihtiyacım vardı. Sereni çok güçlü bir kurttu. Bir adamın sesini duydum ve öfkeyle ona döndüm. Saçma bir lakapla onunla gelmemi istiyordu. Boğazını parçalama isteğimden önce eşime döndüm. Ares çok kötü görünüyordu. Eşimi bu hale getirdiği için onu pişman edecektim. Ama onu zehirlemişti. Teyzem bitkiler konusunda uzmandı. İnsanlarla yaşayan birinin buna neden gerek duyduğunu bilmiyordum ama bana her şeyi öğretmişti. Havada ki tozun kokusunu biliyordum. Gerçekten elinde ki panzehirdi. Teslim olmak zorunda kaldım. Adam kaçtı ve eşime yöneldim. Bana teşekkür ettikten sonra ki o gülüşü dünyanın en güzel gülüşüydü. Ya ölseydi diye düşünürken kurdumun gözünden bir damla yaş geldi. Ares nazikçe o yaşı sildi ve kokumu içine çekti. Burnuma başka kokular geldi. Ares sürümüz dediğinde içimde tarifsiz bir mutluluk oluştu. Ama gitmem gerekiyordu. Hızla uzaklaştım. Neyse ki kimse peşimden gelmemişti.

Koşarak eve döndüm. Balkondan geri girdim. Kime fark etmemişti. Ares'in güvende olduğunu bildiğim için önce duş aldım. Kapıdan hemen çıktım ve Eris kapımın önünde ağlıyordu.

'' Ona bir şey olmayacağını söylemiştin.''

Nefesim kesildi. Bir şey olmamış olması gerekiyordu. Yaraları çok mu fazlaydı ? ama gülümsemişti bana. Eris'i kucağıma aldım.

'' Sakin ol. Bir şey olsaydı hissederdik. Yaralarını temizledik ama kapatmadık. Çocuk bundan korkmuştur.''

Sereni beni sakinleştirdi. Eris'i bir şey olmadığına ikna etmem zor oldu. Çok zeki bir çocuktu. Ama bedeni daha fazla dayanamadı ve uykuya daldı. Oturma odasına girdim. Aztek , Sera ve birkaç bildiğim kurt daha oradalardı. Koşarak Aztek'e sarıldım.

'' İyi misin?'' gülümseyerek cevap verdi.

'' Merak etme hepimiz iyiyiz. Ares in bağlantısını bir şekilde kesmişler. Neler oldu bilmiyorum ama yanına gittiğimizde tek başınaydı. Belli ki zehirlemişler. Ama yanına panzehir bırakmışlar. İlk dozu zamanında almasaydı neler olurdu bilmiyorum.''

Derin bir nefes alıp verdim. Tamam artık iyi olduğunu biliyordum. Sera gözyaşları içindeydi. Ne olursa olsun Ares'i seviyordu. Mutfağa gittim ve herkesi sakinleştirmesi için çay hazırladım. Aztek kapıdan beni izliyordu.

'' Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun ?''

Çünkü onu kurtardım.

'' Alfa bu durumdayken herkesin panik yapması sadece durumu daha da zorlaştırır.''

'' Gerçekten senden harika bir Luna olurdu.''

'' Sera da güzel bir Luna olacak.''

'' Salak Ares , etrafında senin gibi biri varken ona hiç ihtiyacı yoktu. Aklında bulunsun İris bir gün eşin karşına çıkmazsa seve seve seni betanın eşi yapabilirim.''

Aztek gerçekten çok kibardı. Ama onu daha çok bir kardeş gibi görüyordum. Yine de onu üzmek istemedim.

'' Aklımda tutacağım.'' Diğer kurtlarda içeri geldi. Hepsine çay doldurdum.

Sera içeride tek başına oturuyordu. Kimsenin onun üzüntüsüyle uğraşacak zamanı yoktu. Yine de onu anlıyordum. Önüne bir bardak çay koydum. Ağlayan gözlerle bana bakıyordu. Saçlarını okşadım. Hiç tepki vermeden gözlerini kapattı.

Hep beraber salonda oturuyorduk. Sera birkaç kez onu görmeye gitti. Aztek doktorla konuşup duruyordu. Daha sonra kapıda Eris belirdi. Yanıma geldi.

'' Onu görmek istiyorum.''

Aztek içeri girdi.

'' Tamam hadi gidip onu görelim.''

Eris kucağımdan inmek istemediği için beraber odaya girdik. Kapı açılınca gelen kokusunu çok özlemiştim. Koluna bir serum bağlanmış yatağında uzanıyordu. Biraz zayıflamış görünüyordu. Eris kucağımdan indi ve yatağın diğer tarafından yanına gitti. Ben de yatağın yanında ki sandalyeye oturdum. Eris onun saçlarını seviyordu. İnanılmaz bir sevgi vardı abisine karşı.

'' Gidip ona kitap getireceğim.''

'' Bu kadar yanında durmamız doğru olmayabilir.''

'' Hayır sorun değil. Doktor bir saat sonra tekrar gelecek üçüncü dozu vermek için. Hadi gel Eris gidip kitabını getirelim.''

Aztek ve Eris odadan çıkınca nefesimi bıraktım. Eline uzandım. Elini öptüm ve yanağıma koydum. Gözyaşlarımı durduramadım. Onunla böyle kalmak için çok vaktim yoktu. Yaşadığına seviniyordum.

Olayın üstünden iki gün geçmişti. Ara ara uyandığını biliyordum. Ama onu görmeye bir bahanem yoktu. İki gece etrafta kimse yokken yanına gittim ve elini tutabildim. Her adıma uyanan adam hiç gözlerini açmamıştı. Geceleri uyuyamadığım ve odamda olmak istemediğim için salonda oturuyordum. İşin gerçeği doktoru görüyordum ve dinliyordum. Uyku bastırdı ve salonun tekli koltuğunda uyuyakaldım.

Eşim Aslında Benim LanetimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin