Bölüm 21

2.1K 135 0
                                    

İris:

Gözyaşı , çektiğim fiziksel acıdan daha çok canımı yakmıştı.

'' Ona güveniyorum Sereni. Beni görmesinden korkmuyorum. Lütfen çok geç olmadan değişelim.'' Sereni beni serbest bırakıp kafamın içine geri dönmüştü. Ares hiç tereddüt etmeden beni sakinleştirmeye çalıştığında dayanacak gücüm kalmamıştı. Artık en güvenli yerde eşimin kollarındaydım. İnanılmaz bir fiziksel acı aniden kesildiğinde kendime gelmem için zaman gerekiyordu. Büyük bir boşluktaydım. Karışık rüyalar görüyordum. Eski evim , sürü ve Ares ile ilgili bir süre şey gördüm. Rüyalarımdan biri diğerlerinden daha dikkat çekiciydi.

'' Kızım yine mi onun yanından geliyorsun?''

'' Evet Tanrıça'm. Onunla zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Tören tamamlandığında onunla istediğim kadar vakit geçirebileceğim.''

Başka bir rüyaya doğru devam ettim.

Bir gölün oradaydım. Yanımda Ares olmadığını bildiğim yine de eşim gibi hissettiğim başka biri vardı.

'' Seni seviyorum Sereni. Seni hep sevdim , seviyorum ve seveceğim.'' Diyerek boynumdan işaretledi beni. Çok güzel bir histi. Konuşmaya başladım. Sanki bu beden bana ait değildi ve sadece kafasının içinden bakabiliyor gibiydim.

'' Seni seviyorum Endi. Seni hep sevdim , seviyorum ve seveceğim.'' diyerek boynuna yaklaştım. Ama işareti koyamadan etrafımız sarıldı. Endi beni arkasına aldı.

'' Durun.''

'' Zev.'' Diye hırladı önümde ki adam.

'' Yakalayın.'' Endi kurda dönüştü ama çok kalabalıklardı. Zev benim yanıma geldi ve boynuma baktı.

'' Kahretsin işaretlenmişsin. Onu kontrol edin. Güzel o işaretlenmemiş hala zamanım var.'' Diyerek pençesini omzuma geçirdi. Acı dolu bir çığlık attım ve Endi üstünde ki kurtları atarak yanıma geldi. Zev o gelince geri çekildi. Kanlar içinde kalmıştım. Gölün üstünde Tanrıça belirdi. Yanıma geldi.

'' Sereni , güzeller güzeli Sereni'm. Seni böyle bir kaderin beklediğini bilseydim asla böyle bir şey yapmazdım.'' Gözlerim kapanırken Endi acı içinde uludu.

'' Uyan Ay'ın kızı , eşin seni bekliyor.''

Nefes nefese gözlerimi açtım. Etraf karanlıktı. Onu tanımak için kokusundan başka bir şeye ihtiyacım yoktu. Ares yanıma oturdu ve iki eliyle yüzümü sardı.

'' İris...'' bütün yüzümü öptü ve saçlarımdan kokumu çekti. Biraz geri çekilerek omuzlarımdan tutmaya başladı.

'' İyi misin? Doktor yolda geliyor.''

'' İyiyim Ares. Gördüğün gibi yaşıyorum. Senin sayende.'' Elimi yanağına koydum. Dudaklarıma yöneldi ve şefkatle öpmeye başladı. İçimde bir yerde inanılmaz bir kıvılcım oluştu. Ne bir fiziksel ağrı ne başka bir düşünce vardı. Tek bir duygu kalmıştı geriye. Ares'i istiyordum. Öpüşmemiz derinleşti. Boynuna geldiğimde gözlerim maviye döndü ve dişlerim ortaya çıkmaya başladı. Onu işaretlemek istiyordum.

'' Dur İris.'' Beni kendinden çekti ve yataktan uzaklaştı. İçeri doktor ve Aztek girdi.

'' Yeni çiftimizin bir şeyini bölmemişizdir umarım.''

'' Kapa çeneni Aztek.''

Doktor bana yaklaştı.

'' Çok güzel yaraların tamamen iyileşmiş gibi duruyor Luna. Kurdun nasıl?''

'' Hiç olmadığı kadar iyi olduğunu söyledi.''

'' Tabi ki , işaretlendikten sonra böyle hissetmesi normal.''

'' İşaretlenmek mi? Luna mı?'' elimi boynuma götürdüm. İşaretlenmiştim! Öfkeyle Ares'e baktım.

'' Açıklayabilirim.''

'' Sırf eşin olduğum için beni rızam olmadan mı işaretledin?''

'' Sakin ol İris , Ares bunu yapmak zorundaydı.''

'' Evet Luna yaşaman için bunu yapması gerekiyordu.''

'' Bana öyle hitap etme.'' Diyerek doktora hırladım. İşaretim sızlıyordu.

'' Kabul etmediğin için sızlıyor. Bırak ben yerine geçeyim. Beden olarak zayıfsın , zihnin ve bedenin işareti zorluyor.''

Dönüşmem gerekiyordu. Bunu düşündüğüm an Ares beni kollarının arasına aldı. Aztek balkonun kapısını açtı ve Ares'le havada dönüşerek ormana gittik. Ne kadar koştuğumu bilmiyordum. Kafamın içinde Ares'in sesini duymak sendelememe neden oluştu.

'' Sakin ol İris, bırak açıklayayım.'' Ona döndüm ve hırladım.

'' Nasıl yapabilirsin bunu bana?''

'' Yaran çok derindi. Doktor bunun bir büyü olduğunu ve seni işaretlemezsem öleceğini söyledi. Ne yapsaydım gözümün önünde ölmene izin mi verseydim?!''

Hızla üstüne atladım ve boğuşmaya başladık. Birbirimize gerçek anlamda bir zarar vermiyorduk. Yani ben onu ısırmak istiyordum ama o kaçıyordu. Hiçbir karşılık vermiyordu. Beni yan yatırdı ve dört ayağını bedenimin etrafına sardı.

'' Sakin ol artık daha yeni uyandın!'' kafasını kafamın üstüne koydu. Sakinleşmeye başlamıştım.

'' lütfen benim yerimde sen olsaydın sen de aynısını yapardın.'' Haklıydı hiç düşünmeden yapardım. Ona bir şey olma düşüncesi beni mahvediyordu.

'' Beni de mahvediyor İris.''

'' Nasıl yapıyorsun bunu?''

'' Kurdun artık seni kısıtlamıyor. Ama Aztek nasıl yapabildi bilmiyorum.''

'' Kurtlarımızın isimlerini biliyoruz.'' Öfkeyle hırladı.

'' Sanırım bana bir şey anlatma zamanın geldi. Mesela nasıl Aztek senin hakkında benden daha fazla şey bilebiliyor.''

'' Yorgunum Ares. Uyumak istiyorum. Yarın her şeyi anlatacağım söz veriyorum.''

Evin önüne gelince insan formuna dönüştü. Başım dönmeye başlamıştı.

'' Ares...'' ona seslenince beni tuttu.

'' Buradayım merak etme.'' Beni yatağa yatırdı. Kendisi de yanıma uzandı ve bana sarıldı. Saçlarımı okşamaya başlayınca uykuya daldım.

Birkaç gün dinlendikten sonra Aztek , Ares ve ben toplandık. Olan biten birçok şeyi Ares'e anlattım. İlk Tanrıça mesajım ve kurdumun ismi dışında ki her şeyi. Sadece eşim olduğu için kendini zorunda hissetmesini istemiyordum. Ares dinlediklerini kafasında değerlendirirken Aztek'ten dışarı çıkmasını istedi. Gözlerimiz buluştuğunda gözleri lacivert olmuştu. Bütün öfkesini odadan hissedebiliyordum.

Eşim Aslında Benim LanetimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin