Bölüm 12

2.4K 159 3
                                    

Ares :

Yoğun bir hafta olmuştu. Bir gece daha erken dönebilmek için programı sıkıştırmıştım. Çoğunlukla Sera ile beraber etkinliklere davet edildik. Kalan zamanda araştırmamı yaptım. Etrafı kolaçan etmek istediğim için Sera'ya arabayla devam etmesini söyledim. Kurduma dönüştüm ve sınırlara doğru gittim. Endi otomatik olarak eşini ilk gördüğü yere doğru yöneldi. Tabi ki orada olduğunu biliyorduk. Çok güzeldi. Beni görünce savunma pozisyona geçmesi kalbimi kırdı.

'' İnsan halini koruyor.''

Endi benim bağlantımı keserek yere çöktü. Bu hareket eşimi sakinleştirmişti. Yavaş yavaş bana doğru yürüdü. Birkaç tur etrafımda döndükten sonra karşıma oturdu. Endi de oturma pozisyonuna geçti. Eşim yaklaştı ve gövdemin altında kaldı. İçimde bir güç akışı geçmeye başladı. Belki de onu bu sefer gerçekten bırakmamalıyım diyerek şansımı denemek istedim. Hırlamaya başladığında insan halime dönüşmeye başladım. Sinirleniyordum.

'' Onu uzaklaştıracak bir şey yapma.''

Endi haklıydı. Bugün bana bir adım atmıştı. O özgür bir ruhtu. Eş bağı yüzünden kendini tutsak hissetmesini istemiyordum. Beni eşi olarak istemese de yaşadığından emin olmak zorundaydım. Teklifimden sonra hızla uzaklaşmasını izledim. Kokusu gidene kadar orada bekledim ve eve döndüm.

İris'in kapısına gittim. Saat çok geçti. Onu rahatsız etmek istemedim ve çalışma odamda Aztek'le buluştuk. Bildiklerimizi paylaştık. Zaten öğrendiğim şeyler gerçekten uzak , efsaneler olmuştu.

Sonra ki birkaç gün çok yoğun geçti. Bir kurdum saldırıya uğramış ve parçalara ayrılarak sınırlarımızın farklı noktalarına bırakılmıştı. Mesaj bizim için netti. Her yerdeyiz etrafınız sarıldı demek istiyorlardı. Kurallar artmaya başlamıştı. Ölen üyemin intikamını almam gerekiyordu. Bizde onlardan birini yakaladık ama kendi kendine zehir içip intihar etti. Günler geçtikçe daha sıkışmış ve çaresiz hissetmeye başlamıştım.

Viskimi aldım ve balkona çıktım. Bahçede onun dolaştığını gördüm. Her akşam bu saatlerde bahçede dolaşıyordu. Her akşam onu uzaktan izliyordum. Acı çeken sesini duyunca yanına indim. Eli kanıyordu.

'' Ne oldu ? ''

'' Gülün dikenlerini fark etmedim.'' Buna rağmen gülümsüyordu. Gülümsemesini görünce endişem azaldı.

'' Gel çalışma odamda temizleyelim.''

'' Ares kurt olduğumu unuttun mu? Bu kesik bana zarar vermez.''

Biliyordum. Ama ona yardımcı olmak istiyordum. Onun için herhangi bir şey yapmak istiyordum.

'' Daha çabuk iyileştirecek bir krem var. Gel İris.'' Karşı çıkmadı ve çalışma odama geçtik. Kremi sürdüm ve gitmek için kalktı. En azından ben öyle düşündüm. Yine elinde bir bardakla geri geldi. Bu hareketi gülümsetmişti. Onu üzüyordum ya da sinirlendiriyordum. O anlarda günlerce benden uzak kalıyordu. Ama her şey bitince her zaman yanımda olacağını hissettiriyordu.

'' Nasılsın?''

'' Nasıl olmam gerekiyorsa öyleyim. İyiyim.''

'' Ölen kurt için çok üzgünüm.''

'' Bende.''

'' Neler olduğundan bahsetmek ister misin?''

'' Ne kadar az bilirsen o kadar iyi.''

'' Ares evinin içinde yaşıyorum. Neler olduğunu bilmek yardımcı olmamı sağlayabilir. Herhangi bir durumda ne yapacağımızı bilmeme yardımcı olabilir.''

'' Buna ihtiyacın yok. Bir şey yapmana gerek olmayacak.'' Hırladım. Karşılık olarak hırladı.

'' Kendimi koruyabilirim ve sana yardımcı olabilirim.''

Sesi bu sefer hüzünlüydü.

'' Biliyorum İris. Ama kendini korumak zorunda kalmanı istemiyorum. Ben seni , Eris'i ve sürüyü koruyabilirim. Gerçi son günlerde pek başarılı olmuş değilim.'' Bardağı kafama diktim.

'' Senin suçun olmadığını herkes biliyor.''

'' Benim suçum olduğunu düşünseler bile bana söyleyemezler. Ben alfayım.'' Alaycı bir tonda güldüm.

'' Ben söylerim. Senin suçun olsa seni kırsa bile senin iyiliğin için söylerim.'' Söylerdi, bundan emindim. Derin bir nefes aldım. Belki hikayenin bir kısmını paylaşabilirdim.

'' Ay'ın kızı diye bir şey duydun mu?''

'' Anlamadım.''

'' Sürümde , Ay'ın kızı dedikleri birini istiyorlar. Onun sadece kurt formunu görebildik. Ne olduğunu araştırmak için diğer sürülerle görüştüm. Bulduğum şey gerçekten uzak bir efsane oldu.''

'' Ne efsanesi?''

'' İlk eşlerin efsanesi diye bir şey duydum. Ay Tanrıçası'nın kızı dünya da ki bir kurda aşık oluyor. Kız ayın ışığıyla ona kendini gösteriyor ve kurt yalnızca o ışıkta uluyormuş. Yan yana gelebilseler bile beraber olma şansları olmayan iki aşık. Bir gün bu aşka bir cevap gelmiş. Dünya'nın enerjisi kurda bağlanmış ve kurt bir insana dönüşmüş. Ay Tanrıçası kızına nefesini üflemiş ve kız bir kurda dönüşmüş. Dünya'nın çocuğu ve Ay'ın kızı hem kurt hem insan gücü kazanmış. Böylece ilk kurt adam eşleri doğmuş ve...''

'' ...her ne olurlarsa olsunlar her kim olurlarsa olsunlar , ister kurt ister insan , aşklarının önlerinde hiçbir engel kalmamış.''

'' Nereden biliyorsun?''

'' Teyzem ben küçükken bunu bana masal olarak anlatırdı.''

'' Bu çok eski ve az bilinen bir efsane İris. Ben ilk defa duydum.''

'' Bekle bir dakika.'' Koşarak odadan çıktı ve elinde üç farklı kitap ile geri döndü.

'' Bazı şeyler bilmediğim dillerde yazılmış. Ama Teyzem bazı kısımların çevirisini yapmayı başarmış.''

'' Bunları nereden buldun?''

'' Sen yokken Aztek'le büyüdüğüm kasabaya gittik. Teyzemin kütüphaneye bu kitapları bıraktığını hatırladım. Hatıra olarak saklamak için gittim.''

Kitapların içinden bir şey ararken ne söylediğine dikkat etmemişti.

'' Ben yokken sen sınırlardan mı ayrıldın?'' gözlerimin laciverte döndüğünü hissediyordum. Bir an için İris irkildi.

'' Sabah gidip akşam döndük Ares. Aztek bana eşlik etti.''

'' Benim iznim olmadan betamla arkamdan iş mi çevirdiniz ?''

Hayır aslında söylemek istediğim bu değildi. Ya ona bir şey olsaydı ve ben geç kalmış olsaydım. Endişemi öfke olarak gösteriyordum.

'' Hem de Aztek'le baş başa bir gezi.'' Hırlayarak çıkmıştı ağzımdan. Bunu duyar duymaz sinirlendi.

'' Evet , sen EŞİNLE bir haftalık geziye gittiğinde ben sürünün betasının koruması sayesinde bir gün ayrıldım.'' Eşinle kelimesini özellikle vurgulamıştı. Sanki Aztek'le baş başa olmasına laf etmeye hakkım yokmuş gibi konuşuyordu. Kitapları topladı ve odadan çıkmaya hazırlandı.

'' Gidebilirsin demedim.''

'' İzin istemedim.'' Kolundan tuttum ve kapıya yasladım. Gözlerinin içine bakıyordum. Hiçbir korku yoktu. Bu beni daha da endişelendiriyordu. Benden korkmazsa istediği her şeyi yapabilirdi belki beni bırakıp gidebilirdi.

'' İki gün odandan çıkmayacaksın İris.''

'' Ben çocuk değilim.''

'' Ama öyle davranıyorsun.'' Bir an için gözlerini kapattı. Derin bir nefes alıp verince sakinleştiğini hissettim. Alnını göğsüme koydu ve bir süre bekledi. Ben de sakinleşmeye başlamıştım. Gülümseyerek yüzünü kaldırdı. Yanağıma bir öpücük koydu.

'' Hadi bunu başka zaman tartışalım. Dolunaydan sonra bulabildiğim her şeyi seninle paylaşacağım Alfa.'' Resmen benimle oynuyordu. Ama bu oyun benim hoşuma gitmişti. Eğildim ve boynuna nefesimi verir şekilde tamam dediğimde hızla odadan uzaklaştı.

Eşim Aslında Benim LanetimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin