2.1

20.5K 921 134
                                    

oy ve yorum atmayı unutmayınnn💘

iyi okumalar.

🦧

Yalçın karşımda oturmuş iştahla yemeğini yerken ben onu izliyordum. Yaptığım makarnayı belli ki çok beğenmişti.

"Beni niye izliyorsun kızım, yesene yemeğini," dediğinde ona yakalanmanın utancıyla makarnayı yemeye başladım.

"Çok güzel olmuş güzelim, ellerine sağlık," diyerek peçeteye ağzını silip telefonunun çalmasıyla kalktı masadan.

"Geliyorum birazdan." Kim aramıştı ki acaba?

Birkaç dakika sonra geldiğinde yüzü gergin duruyordu. Eliyle sürekli saçlarına dokunuyordu. Dedesine sinirlendiğinde de böyle yapmıştı.

"Bir şey mi oldu? Sinirli gibi duruyorsun," dediğimde derin bir nefes alıp karşıma oturdu tekrar.

"Gitmem gerekiyor."

"Nereye?" Nereden çıkmıştı şimdi bu?

"Göreve."

"Ne zaman gidiyorsun?" Bir askerdi ve aniden göreve çağırılmasını garip bulmamıştım. Bir anda olması garibime gitmişti sadece.

"Birazdan yola çıkmam gerekiyor."

"Hadi ya, o kadar erken mi?"

"Ne o, gitmemi istemiyor mu yoksa birileri?"

"Ne alaka canım, kim istemeyebilir ki gitmeni?"

Bal gibi de istemiyorsun Gül.

"Bilmem. Adı Gül olan bir hatun olabilir belki."

Tam isabet koçum. Ama bunu bilmene gerek yok.

"Hı, sen öyle san." Ona şimdiden alıştığımı da bilmesine gerek yoktu.

"İyi bakalım. Yolcu etmeyecek misin beni?" diyerek kalktı. Bende yerimden kalktığımda ben önde Yalçın arkamda çıktık mutfaktan.

Şu an ne desem ne konuşsam bilemiyordum. O yüzden aklıma gelen ilk şeyi yaptım.

Yalçın'a sarıldım.

"Genelde vedalarda böyle yapılır diye biliyorum," diyerek beline kollarımı doladığımda gülerek o da kollarını belime sardı. Ayaklarımı yerden kestiğinde belindeki kollarımı boynuna sardım.

Sanki yarım bir vücuttum da şimdi tamamlanmıştım.

"Kendimi şu an çok iyi hissetmem normal mi?"

"Bu bir aşk itirafı mı yoksa?" dediğimde belimdeki kollarını sıkılaştırdı. Bırakmaya niyeti yok gibiydi.

"Öyle olmasını mı isterdin?"

Flörtleşiyor muyuz şu an?

"Benimle flörtleşme uzun adam," diyerek çaktırmadan kokusunu içime çektim. Yalçın ise burnunu saçlarıma bastırmış, derin bir nefes çekmişti içine.

"Çocuklarla flörtleşmiyorum bastıbacak," dediğinde bile sesinden anlaşılıyordu yalan söylediği. Basbayağı flörtleşmişti işte.

Kollarımı boynundan çekerek yavaşça uzaklaştım. Çok bile sarılmıştık yahu.

"Bastıbacak ne be?" dediğimde çoktan çıkmış asansör bekliyorduk.

"Senin gibilere deniyor işte."

"Şakacı insan seni."

"Oraya gidince seni ihmal edeceğimi düşünme. Sapık gibi darlayacağımdan emin ol hatta."

"Çok rahatsız edersen engeli basarım haberin olsun." Sadece şaka yapıyordum.

"Sapığın olurum bak."

"Rolleri mi değiştik şimdi de?"

"Aynen öyle. Ya benimsin ya toprağın."

"Çok konuşma çok konuşma," dediğimde parmaklarını uzatıp dudaklarımı kıstırdı. Şokla suratına bakakaldığımda gülerek yüzümün aldığı şekli izliyordu.

"Artık sen konuştuğunda böyle yapacağım. Ötüp duruyorsun."

Elimle göğsüne vurduğumda hiç etkilenmiş gibi durmuyordu. Aksine debelenmem daha çok güldürmüştü.

"Bıraksana ya." Dudaklarımı hâlâ bırakmadığı için ne dediğim anlaşılmıyordu.

Kulağını yüzüme yaklaştırıp "Ne dedin, duyamadım," dedi ve kafasına kafamla vurmamla dudaklarımı serbest bıraktı. O sırada asansör de gelmişti ve içeriden yaşlı bir çift ve iki genç çıkmıştı.

"Bu gençlerde terbiye diye bir şey kalmamış." Bunu diyen yaşlı teyzeninin rujunun çenesine doğru taşmış olması her şeyi anlatıyordu. Midem bulanmıştı.

"Nerde edep, nerde ahlak, nerde link?" diye gülerek giden gençler ise ayrı bir kafadaydı.

X kuşağı ve z kuşağı bir araya gelirse.

Yaşlı çiftimiz bize ayıplayan gözlerle bakıp giderken Yalçın'da en az benim kadar şaşkındı.

Birlikte asansöre bindiğimizde gülerek ona döndüm.

"Teyzenin rujunu gördün mü?"

"Evet, pek sürememiş taşmıştı çenesine doğru."

Kafamı asansöre çarpa çarpa gülmek istiyorum şu an.

"Cidden o halinden ruju süremediğini mi anladın?" dediğimde gülmemek için kendimi sıkıyordum.

"Başka ne anlayacaktım ki?" diyerek masumca sorduğunda yanaklarını sıkarak sevesim gelmişti.

"Oy şunun masumluğa bak," dedikten sonra dayanamayıp yanağından bir makas aldım. Bana şaşkınca bakıyordu.

"Sen az önce benden makas mı aldın?" dediğinde asansör durmuştu ve beraber inmiştik.

"Evet, ne var ki?" Yanağı yumuşacıktı bu arada.

"Sanki benim senden almam lazımdı ama."

"Sende benden makas al eşitlenelim o zaman," dediğimde iki yanağımı tutup sıktı. Biraz canımı acıtmıştı.

"Oy şunun yanaklara bak, pamuk şeker gibi yumuşacık."

Siteden çıktığımızda kolunu omzuma atıp yürümeye devam etti.

"Ben eve gideyim artık," dediğimde arabasının yanına gelmiştik.

"Bırakacağım seni, gel," diyerek kapıyı açtı benim için. Yalnız ha bire kapımı açacaksa alışırım ben.

"Çok kibarsın tatlım, sağol ol," dedim ve kibar bir hatun olarak bindim arabaya.

"Ne demek güzellik, her zaman," dedikten sonra kapımı kapattı. Alışmıştık anlaşılan birbirimize.

"Beni yine parkta indir. Malum, mahallemizde öyle teyzeler var ki iki güne çoluk çocuğa karıştırırlar beni," dediğimde gülerek yanağımdan makas aldı.

"Gün gelir evinin önünde de indiririz," diyerek göz kırptığında kalbim anlık yerinden çıktı.

"Aniden şöyle şeyler söylemesene," dediğimde ona bakmıyordum.

"Gerçekler bunlar, inan."

Çok hızlıydı gidiyordu. Ve bu beni asla rahatsız etmiyordu.

🦧

bölüm sonıuuu

YANLIŞ ASKER || •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin