2.9

18.1K 775 104
                                    

vote vermeyi unutmayınn

iyi okumalaarrr

×××××

Gözlerimi duyduğum horlama sesiyle araladığımda gördüğüm görüntüyle bir an nerede ne yaşadığımı unuttum.

En son Yalçın'ın göğsünde uyuyakalmıştım ve şu an hava kararmaya başlamıştı.

Horlama sesinin Yalçın'dan geldiğini fark etmemle göğsünden kalktım. Başı arkaya düşmüştü ve ağzı açık bir şekilde horlayarak uyuyordu.

Görüntüsü komik ve tatlıydı. Gülsem mi, yanaklarını sıka sıka sevsem mi bilememiştim.

Tatlı görüntüsüne dayanamayıp yanağını öptüm, tıraş olmadığı için yeni çıkmaya başlayan sakalları dudaklarıma batmıştı. Dayanamayıp birkaç kez üst üste öptüm.

"Keşke böyle öperek uyandırsan beni hep," dediğinde gözlerini açmış kolunu belime sarmıştı.

"Şimdiden alıştın bakıyorum," diyerek uzattığı yanağını öptüm. Saatlerdir uyuyup duruyorduk ve artık acıkmıştım.

"Dedim daha bırakmam diye. Yemekle uğraşma dışarıdan söylerim ben."

"Aşk olsun, aşçı bir sevgilin varken mi?"

"Yorulma diye diyorum." Aman da aman, beni de düşünürmüş.

"Olsun. Birlikte yaparız," dediğimde kalkıp gerindi. Kasları böyle daha belirgin duruyordu.

"Nasıl istersen güzelim."

/////

Tavuk sote için tavukları küp küp doğrarken yan gözle Yalçın'ı süzdüm. Soğan doğruyordu ve sürekli burnunu çekerek koluyla da gözlerini siliyordu.

"Çok mu acı soğan?" diye sorduğumda kızarık gözlerini bana çevirdi.

"Yok yavrum ya, toza alerjim var o yüzden oldu herhalde." Gözleri hiç öyle demiyordu.

"Asker adamsın, dağlara gidiyorsun o kadar ama toza alerjin var, öyle mi?" diyerek işkence ettiği soğanları aldım elinden. Bazıları çok büyük bazıları çok küçük doğranmıştı.

"Başka bir şeydir o zaman kızım."

"O başka şey soğan olmasın," dediğimde eline deterjanı boca edip yıkamaya başladı.

"Normalde böyle olmazdı, soğanda bir şey var kesin."

"Hı, kesin."

Sote için malzemeleri tamamladıktan sonra sebzeli bulgur pilavı yapmaya başladım yanına. Tavuk ve pilav ikilisinin her türlüsü birbirine yakışıyordu.

"Gül," diyerek yanıma gelip beni izlemeye başladı.

"Efendim," dediğimde sıkıntılı bir nefes alıp elini saçlarından geçirdi. Saçlarıyla uğraştığına göre kesin bir şey olmuştu.

"Benim birkaç gün içinde yine gitmem gerekebilir." Bu nereden çıkmıştı ki? Tamam, askerdi sonuçta illa ki gidecekti görevlere. Yalçın'dan -eski sevgilim olan- biliyordum ama bu farklıydı. Daha yeniydik ve ben vakit geçirmek istiyordum.

Elbette ki asla gitme demezdim, bu vatani bir görevdi.

"Ne kadar süre?" dediğimde sesimin üzgün çıkmaması için dua ettim. Üzüldüğümü anlayıp üzülmesini istemiyordum.

"Bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl, hiç belli olmaz. Seni habersiz asla bırakmam yavrum, bulduğum boş vakitlerde yazarım, ararım da. O sesin üzgün çıkmasın Gül'üm."

YANLIŞ ASKER || •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin