Kırk ikinci bölüm | kütüphane 🖤

3 1 0
                                    

🖤

Bile bile bulutun pelini sevdiği halde ona bu kadar yakın olmamalıydım , onun için endişelenme eli ve tedirgin olmamalıydım.

Yaptığım tek şey bulutun yanından hiç bir şey demeden uzaklaşmaktı . Hem ondan hemde pelinden uzak durmalıydım.

Tabi bunları düşünsemde kendimi bulutu düşünmekten ,onun için endişelenmekten alıkoyamıyordum .

Revire gidip yarası için birkaç bir şey aldıktan sonra yavaş adımlarla kapıyı aralayıp sınıftan içeriye baktım . Sınıfta sadece bir kaç kişi vardı ve oldukça meşgul görünüyorlardı.

Konuşmaya öyle dalmışlar ki yanlarından uçak geçse duymazlar .

Bulutun masasının üzerine revirden aldıklarımı bırakıp yerime oturdum . Zaten o esnada zil çalmıştı.

Sınıf yavaş yavaş dolarken bizimkiler içeriye girip yerlerine oturmuştu. Fakat bulut henüz gelmemişti.

Emir hala bıraktığım şekilde uyuyordu.

Tam seslenecekken esneyerek doğruldu.

"Günaydın " dedim gülerek .

"Sana da mı demeliyim " diyerek esnemeye devam etti.

"Ne dersen de " dedim kaşlarımı yukarı çatarak.

"Peki o zaman " deyip duraksadı ve ekledi  "günaydın " tebessüm ederek .

Bende tebessüm ettim.

Hoca sınıftan içeri girdiğinde hemen arkasından bulutta girip yavaş adımlarla yerine oturdu.

Henüz buluta bakmamıştım ne yaptığını veya ne tepki verdiğini bilmiyordum.

Acaba yanlış mı yaptım ben olduğumu anlamaz umarım veya da  pelin olduğunu düşünmesin.

Emir omzumdan dürterek " hey arya bu bulut neden sana gözünü kırpmadan  bakıyor " demişti.

Neden bana bakıyordu yoksa onları koyanın ben olduğumu anlamış olabilirmiydi.yok bence anlamamıştır .

Ona bakmak zorundaydım ancak o zaman anlayıp anlamadığını anlayabilirdim.

Gözlerimi ağır ağır buluta doğru çevirdim.

Hala bana bakıyordu gözlerini dikmiş öylece yeşil gözlerime odaklanmıştı.

Gözlerimi hemen ters yöne çevirdim.
Benim olduğumu anlamıştı.
Keşke hiç yapmasaydım.
Belkide benim hakkımda olmadık şeyler düşünmeye başlamıştır hatta belkide çoktan düşünmüştür.

Hoca dersi anlatmaya devam ediyordu fakat ben derse adapte olamıyordum . Aklımı kurcalayan tonlarca cevabımı kestiremediğim sorular vardı.

Umarım karşılaşmayız bulut ve umarım  cevaplayamayacağım soruların yoktur.

Zilin sesiyle birlikte apar topar masanın üzerindeki açık ders kitabımı aceleyle kapatıp yerimden kalkacakken emre ve gizem karşımda dikilip beni göz hapsine aldılar.

Ayağa kalkamadan olduğum yerde kalakalmıştım.

"Nereye böyle aceleyle " dedi gizem kaşlarını çatarak.

"Lavaboya " dedim kekeleyerek .

"Lavaboya " demişti emre kaşlarını yukarı kaldırırken . Ve ekledi " bu sıralar haddinden fazla ortadan kayboluyorsun ."

MEYUS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin