Bölüm 18

4.8K 248 38
                                    

"Abimin bahsettiği şeylerin olduğu sadece 3 yer var. Biri doğuda ki kayalığın orda bi denizfeneri var. Onun bakımını yapmaya gelenlerin kaldığı ev gibi bir yer var. Diğeri yaylanın yukarısında şelale var. Belkide şelaleye deniz sanmıştır. Her ihtimale karşı orayada bakalım. "

" Diğer yer neresi? "

" Eski kuyuların olduğu yerler. "

" Elif'in öldürülme süsü verildiği yer mi? "

" Sanırım evet. "

" Önce nerden başlıyoruz?"

"Bu işe girmek istediğinden emin misin?"

"Evet eminim."

Fırat bir yandan arabayı sürüp bir yandan benimle konuşuyordu.

"Ya Elif geri geldiğinde geri gönderirlerse seni? Ali Elif'ü bulduğu an seni unutur. Hatta Elif bile seni istemeyebilir ki yüksek ihtimal bu. Napıcaksın?"

"Bilmiyorum ama yetimhaneye geri dönmek istemiyorum. Birkaç gün sonra zaten 18 oluyorum. Belki bir yerde çalışıp para kazanırım öylede devam ederim hayatıma."

"Hadi ya. Ne zaman doğum günün?"

"Haftaya cuma."

"Az kalmış."

"Öyle."

Aramızda sessizlik oluştu.

"Fırat."

"Söyle."

"Neden içimde kötü bir his var? Bu olayı öğrendiğimden beri içimde hep bu his var ve işi çözdükçe daha çok artıyor bu his."

"Abim hapse girdiğinde benimde oluyordu ama zamanla geçiyor. Önce denizfenerinin oraya bakalım daha sonra yaylaya çıkarız."

"Olur bakalım."

....

Hala yoldayken Selma hala arıyordu.

"Efendim hala?"

"Nerdesin kızım sen? Saat kaç oldu haberin var mı senin? Abilerin geldi gelecek."

"Ya hala beni birazcık daha idare etsen olmaz mı?"

"Bunca saattir ne yapıyorsunuz anlamıyorum ki? Bak bizim buraların uşakları serseri olur kapılıp gitme sonra başını döver durursun."

Bakışlarım anında Fırat'ı buldu. Sırıtarak yola bakıyordu.

"Dikkat ederim hala merak etme."

"İyi hade geç kalma."

"Tamam hala kalmam."

Telefonu kapattığım an Fırat gülmeye başladı.

"Acaba benle sevgili olduğunu mu söylesen?"

"Sonra aytemur abimin elinden kurtulamayız. Heleki Yiğit öldürür seni."

"yiğit kimmiş dünün bebesi. Onun bebekliğini bilirim ben. Sümüklünün tekiydi ama tatlı çocuktu. İşte geldiik."

"Sence birileri var mıdır? Pek tekin bir yere benzemiyor."

Etraf sanki korku filminden çıkmış gibiydi.

"Burası tekin değilse bizde boş değiliz."

Arabanın torpidosuna uzanıp açtı. İçinde silah vardı. O silahı kontrol edip beline koyarken bana baktı.

"Niye öyle korkarak bakıyorsun?"

"Korkmuyorum ki."

"Merak etme öldürmem seni. Ha öldürürlerse bir şey diyemem. Malum birinin denemişliği varda. O da buralardadır."

Arabadan inecekken durup ona baktım.

"Gökhan burda mı?"

"E yaylaya yakınız kızım. Canı sıkılır iner buraya. Genç delikanlı sonuçta."

Korkum daha da artmıştı.

"Fırat-"

"Tamam korkma da hemen. Ben varken bir şey yapamaz. Kimse yapamaz. Bize boşuna Kara Fırat demiyorlar heralde."

"Söz ver"

"Söz yayla gülü söz. Sende bana söz ver. Plandan dönmeyeceksin."

"Söz yaban öküzü."

"Yaban öküzü ha sevdim bunu. Hadi bakalım artık şuraya."

Arabadan iner inmez Fırat'ın dibinde bittim.

"Sana da silah vermemi ister misin eğer kendini güvende hissediceksen."

"Ben bilmiyorum silah tutmayı falan."

"Hatırlat bi ara öğretiyim sana. Bu abilerinden hayır yokmuş da sana."

"Abilerim hakkında düzgün konuş."

"He tamam sensin hadi."

Gülüp önden hızlı hızlı yürümeye başladı.

"Fırat-"

"Bi sussan mı artık? Ne çok konuşuyorsun sen ya."

Öküz işte. Halbuki yol boyu o konuşmuştu benimle. Şimdi ben oldum geveze. İnat değil mi ula konuşmuycam.

...

Denizfenerinin önüne geldiğimizde kapısı kilitliydi.

"Demekki gelmemiş kimse. Bi de eve bakalım."

Hava kararmaya başlamıştı ve feci derecede soğumuştu. Belkide deniz kenarı olduğu için bu kadar soğuktur.

Eve doğru giderken denize baktım. Ayın yansımasıyla çok güzel gözüküyordu. Biraz daha yaklaştım kenara. Özgürlük bu muydu bilmiyorum ama kendimi olduğumdan çok özgür hissediyordum.

Omuzlarıma ceket konulmasıyla arkama baktım. Fırat ceketini vermişti.

"Sevdin mi?"

"Hıhım."

"Eve baktım. Kimse yok. Ne bir iz ne de herhangi bir eşya. Anlıycan işçiler dahil kimse gelmemiş buraya. Hadi dönelim artık. Hava daha fazla kararmadan evde ol."

Bu sefer ben önden yürümeye başladım. Arabanın yanına geldiğimde de hemen bindim beklemeden. Fırat'ta peşimden bindi arabaya ve hızla çalıştırıp geldiğimiz yoldan geri döndü.

" Buranın manzarası yazın sonlarına doğru güzel olur. Getiririm belki seni. "

"O zamana kadar kalırsam eğer."

"Kalırsın kalırsın."

"Noldu bir anda yüzün düştü. Nerde o neşeli Almira?"

"Ben Elif'i abilerime anlatmadığım için kötü bir şey mi yapıyorum?"

"Nerden çıktı bu?"

"Onların arkasından iş çeviriyormuşum gibi geliyor."

"Yani biraz öyle evet ama onların iyiliği için. Öğrenseler ne olur sence? Herkes birbirinden hesap sorucak ve araları bozulucak. Sonunda da aile parçalanıcak."

"Zaten paramparça değiller mi?"

"Öyleler."

"Ben neden sana bu kadar çabuk güvendim onu da anlamıyorum."

"Yine çok konuşmaya başladın ha."

"İyi tamam konuşmuyor o zaman. Açmıyorum ağzımı."

"Çok isabetli olur biliyor musun? Müziği duymuyorum."

Ona gözlerimi devirip kollarımı birbirine bağladım ve camdan dışarıyı izleyeme başladım. O da gülüp radyonun sesini daha çok açtı.

Ben nasıl çıkacaktım bu işin içinden?

DEVAM EDECEK

Üzgünüm yazıyı eksik paylaştığının farkında değildim. Yorumları sonradan okuyunca fark ettim. Bu gece yeni bölümü gelecektir

Abilerim De Abilerim✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin