(⚠️)
Şimdiden uyarı, rahatsız olacaklar bölümü okumasın._________________________________________
Niki'nin de işini bitirmesiyle beraber evin yolunu tutabilmiştik. Saat geç olmasına rağmen yorgun olduğumu hissetmiyordum, aynısını Heeseung için de diliyordum. Saçlarını boyayacağımız için çok heyecanlıydı, yorgunsa bunu yapmazdım.
Eve doğru yola çıktığımı mesaj atarak telefonumu kapattım.
Motorun arkasında kararan havayı izleyip temiz havayı ciğerlerime doldurdum yol boyu. Şehrin ferah havasını gerçekten çok seviyordum.
Evimize yaklaştığımda ışıkları açık görüp heyecanlandım. Kapı önüne kadar geldiğimizde hissettiğim heyecan kendini şaşkınlığa bıraktı. Heeseung, üstsüz şekilde kapıda beni bekliyordu.
Bir hışımla motordan inerek eve doğru koşmaya başladım. Niki'yi unuttuğumu hatırlayıp arkama doğru dönerek özür diledim, bana gülerek bakıyor ve durumu anladığını belirtiyordu. Utancımdan yerin dibine girecekmiş gibi hissediyordum.
Eve doğru hızlıca koşarak bana şaşkın şaşkın bakan Heeseung'u içeriye sokup kapıyı kapattım.
"Bu halin ne senin? Kalbime indiriyordun. Kapıya böyle mi çıkılır?"
"Neyim var ki?"
"Sorun da bu. Hiçbir şeyin yok. Tişörtün nerede?"
"Zaten çıkaracaktım."
"Yorgun değil misin?"
"Eve geldiğimden beri bunu bekliyorum. Sen yorgunsan yapmayabiliriz."
"Hayır, yorgun değilim. Ben de senin kadar heyecanlıyım. Hangi tonu seçtin bakalım?"
"Jay ve Jungwon'dan tavsiye aldım. Bana en çok yakışacak rengi seçmelerini istedim."
"Nasıl bir renkmiş bakalım?"
"Çilek Heeseung olacağım." bunu dedikten sonra tatlı tatlı sırıtıp elindeki boyayı salladığında gülmekle yetinmiştim.
"Hadi boyayalım. Sen banyoya geç ben de üzerimi değişip geleyim."
"Tamam." elindeki boya tüpleri ve boya kasesiyle birlikte banyonun yolunu tuttu.
Odamıza geçerek üzerime uzun beyaz bir tişört aldım, altıma ise yalnızca boxer bırakarak Heeseung'un yanına indim.
Banyoda ayna karşısına oturmuş beni bekleyen Heeseung, gördüğü manzaraya şaşırmış görünüyordu.
"Jaeyun, pantalonun nerede?"
"Sadece ikimiz varız, sorun olmaz diye düşündüm."
"Sorun olmaz tabii ama şey...o da mı yok?"
Gözlerinin aşağıya inmesiyle yanaklarıma inen kırmızıları hissetmeye başladım.
"Ne diyorsun sen? Tabi ki var! Bakmasana!" kafasını elimle tutup aynaya doğru çevirdiğimde bana güldü.
"Sabit dur ve bana bakma. Saçlarını çabucak halledelim."
"Sen arkamda böyleyken sabit durmam çok zor ama denerim."
"Tanrım, beni utandırmayı kes."
"Yanakların saçımla aynı renk olacak, çok komik."
"Çok konuşma." saçına boyayı sürmemle beraber irkildi. Bir elimle boyayı saçına sürerken diğer elimle de sırtındaki dikenlere dokunuyordum.