"Ne? Cinayet miymiş? Hangi ruh hastası böyle bir şeyi yapabilir?"
"Bu resmen bir vahşet."
"O saatte dışarıda ne işi varmış?"
"Hiç iz yok mu?"
"Bu olayın peşini bırakmamalılar. Bu şehirde ilk kez bu denli büyük bir olay oluyor."
"Belki de intihardır, hemen cinayet demeyin şuna."
"Bunu yapan biri insan olamaz."
Çokça farklı düşünceyle beraber pastane doluydu bugün. Heeseung ve Sunghoon müşterilerle ilgilenirken bir sürü saçma söz duyuyordu. İnsanlar ölen birini bile nasıl suçlu bulabiliyordu? Oradaymış gibi konuşmaları sinir bozucuydu.
Heeseung yalnızca servis yapıyor kimseyle konuşmamaya dikkat ediyordu. Sunghoon da ondan farksızdı, pastanenin dibinde yaşanan bir olay olduğu için ne söylerse söylesin yanlış anlaşılmaktan korkuyordu. Şu anda pastanedeki herkes kendi kafasındaydı zaten, yanlış anlaşılma ihtimali yüksekti.
Polis pastaneye girdiğinde bir anda sessizlik oluvermişti.
Heeseung elindekini tezgaha koymuş ve polisin önüne gitmişti.
"Size nasıl yardımcı olabilirim?"
"Buraya gelme nedenimizi biliyorsunuzdur...geçen gün yaşanan cinayet sebebiyle birkaç soru sormak için buradayız."
"Elbette, size yardımcı olmayı isteriz, sorularınızı sorabilirsiniz." Heeseung onlara güven verici gülümsemesini sunmuştu.
Öte yandan "Bu iş biraz can sıkıcı olacak." diye içinden geçiriyordu.
"Öncelikle o kızın en son buradan çıktığı görülmüş, bu dükkanda iki kişi çalışıyor değil mi?"
"Evet ben ve orada servis yapan kişi. İkimiz beraber çalışıyoruz."
"Onu da sorgulamamız gerekecek."
"Servisi bittiğinde çağırayım."
Heeseung bunu der demez omzuna koyulan elle Sunghoon'un yanına geldiğini anlamıştı.
"Ben çağırmadan o geldi. İstediğinizi sorabilirsiniz."
"Dün gece bu cinayet yaşandığı saatlerde dükkanda mıydınız?"
"Cinayet olmadan önce buradaydım, Heeseung ile birlikte çalışıyorduk ve o kız da son müşterimizdi."
"Anlıyorum. Heeseung'tan erken mi çıktınız?"
"Evet, yorgun olduğum için önden çıkmak istemiştim."
"Çıktıktan sonra, etrafta şüpheli birilerini gördünüz mü?"
"Kimse yoktu."
"Peki ya siz?" Heeseung'a dönmüştü.
"Kimseyi görmedim. Etraf çok karanlıktı, kapıyı kilitleyip evime döndüm. Yol bomboştu."
"Kamera görüntülerini bize verebilir misiniz?"
"Hemen getireyim." Sunghoon kalkıp gittiğinde Heeseung daha fazla oturmak istemediğini fark etti.
"Size bir şeyler ikram edeyim, ne içmek istersiniz?"
Polislerin istediklerini sorduktan sonra tezgaha doğru ilerledi. Onların istediklerini hazırlarken gelen müşterilerle ilgilendi ve bir gözünü Sunghoon'dan ayırmadı.
Polislere siparişlerini götürürken kamera kayıtlarını veren Sunghoon'a konuştu.
"Müşterilerle ilgilenmeme yardım eder misin, pastane gerçekten çok yoğun."
"Hemen geliyorum."
Sunghoon güler yüzüyle siparişleri hazırladı ve Heeseung'un müşterilerle ilgilenmesine yardımcı oldu.
"Park Sunghoon." Sunghoon polislerden birinin kendisine seslenmesiyle oraya döndü.
"Buyrun?"
"Sizin çıkış saatiniz ve o kızın öldürülmesi arasında çok az bir süre var. Bu sizi baş şüpheli yapıyor."
"O kızı benim öldürdüğümü mü söylemek istiyorsunuz?"
Heeseung denilenlere kulak misafiri olmuş ve sırıtmıştı.
"Bunu siz söyleyeceksiniz, biz değil."
"Yapmadığım bir şeyi söylememi mi istiyorsunuz? O kızı ben öldürmedim!"
"Tüm suçlular böyle der zaten. Her yapmadım diyeni salsaydık sokakta yaşayan adam kalmazdı."
"Bana suçluymuşum gibi davranmayı kesin."
"O saatte neden iş arkadaşınızın önünden çıktınız?"
"Bunu size daha önce de söyledim. Yorgun olduğum için önden çıktım. Nasıl olur da tek şüpheli ben olabilirim? O benden daha sonra çıktı, ya o öldürdüyse?"
Heeseung şaşkınlıkla bakakalmıştı. Sunghoon'un soğuk terler dökerek kendisini suçlamasını beklemiyordu. Şimdi tüm oklar ona dönecekti, bir şeyler yapmalıydı.
"Kendinizi savunmadığınız gibi bir de iş arkadaşınızı mı suçluyorsunuz?"
"Hayır! Sadece ihtimal! Benim katil olma ihtimalim varsa onun da var."
"Emin misiniz? Sizi kurtaracak en ufak bir kanıtınız var mı? O gece en son ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz?"
"Hayır. Bilmiyorum. "
"Cevabımızı aldık. Yine de bu yeterli değil. Sizi bir süreliğine misafir etmek durumundayız, umarım geçicidir. "
"Ne demek oluyor bu?" Heeseung sormuştu, cevabı bilmesine rağmen soruyordu bunu.
"Tutuklayacağız demek oluyor. Sorgulamaya orada devam edeceğiz."
"Büyük bir hata yapıyorsunuz, ben kimseyi öldürmedim!"
"Bunu göreceğiz." Polis memuru Sunghoon'un bileklerine kelepçeyi getirmiş ve koluna girmişti.
"Size yapmadığımı söylüyorum, neden beni dinlemiyorsunuz? Ben gerçekten masumum."
"O bunu yapmaz." Heeseung memurlardan birinin kolundan tutmuş ve onları durdurmaya çalışmıştı.
"Yapmadığına dair bir kanıtınız var mı?"
"Peki sizin yaptığına dair bir kanıtınız var mı?" Heeseung hızlıca soruyu savuşturduğunda memur derin bir nefes vermişti.
"Bunca saattir burada bunu konuşuyoruz zaten, gördüğüm kadarıyla siz bizi oldukça dikkatli dinliyordunuz."
Heeseung şaşırmıştı, bundan sonra diyeceği bir şey de kalmadığı için tepki vermiyordu. Polis memuru kolunun üzerindeki elleri sertçe atmış ve Sunghoon'u götürmüştü.
Pastanedeki müşteriler olayı bir filmmişcesine izleyip yorumlamaya başlamıştı.
"O mu yapmış?"
"Bu gördüklerime inanamıyorum. Ondan numarasını istemeyi düşünüyordum, ne pislik biriymiş!"
"Genç bir kızı nasıl öldürebilir..."
"Midemi bulandırıyor, ne kendisine ne de arkadaşına inanıyorum. Muhtemelen yardım da etmiştir."
"Kimseye güvenmemek lazımmış."
Heeseung sinirle yumruklarını sıkmış ve konuşmuştu.
"Arkadaşım hakkında böyle konuşmaya devam ederseniz sizi buna pişman ederim. Gidin buradan."
Müşteriler korkmuş ve şaşkın yüzleriylw Heeseung'a bakakalmış, sonrasında hakaretler ederek pastaneyi terk etmişti.
Heeseung pastane tamamen boşaldığında bir sandalye çekip oturmuş ve düşünmeye başlamıştı.
_________________________________________
bunca zamandir beklettigim icin gercekten uzgunum gecis bolumlerini yszmak cok zor😔😔
yeni bolumler ve yeni ficlerlw geri gelecegim umarim !!