"Sonuçta onlar bizim grup arkadaşlarımız. Onların ölü bedenlerinden bahsederken nasıl bu kadar sakin olabilirsin?"
"Duygularımı belli etmeyi sevmiyorumdur belki Sunghoon?"
"Tartışmaya kalkmayın sakın." söze daldığımda Heeseung gülümsedi ve elimden tuttu.
"Merak etme Jaeyun, tartışmaya niyetim yok. Sunghoon'u bilemiyorum tabii."
Sunghoon tam cevap vermeye yeltenirken ona gözlerimle susmasını işaret ettim ve gelmekte olan kavgayı önledim.
"Ben bir çiçekçide iş buldum." Sunoo farklı bir konu açtığında gözler ona döndü.
"Ben de Sunoo'nun iş bulduğu çiçekçinin yanındaki kafeyi kiralamayı planlıyorum." Jay de katıldığında iyice şaşırmıştım.
"Ben de Jay'le beraber olacağım." Jungwon da sohbete dahil olduğunda hepimiz şüpheli ifadelerle ona baktık.
Jungwon utanarak bizi yalanladı.
"Yani çalışacağım anlamında! Kötü bir şey anlamayın sakın. Aramızda o tarz bir şey yok! Yani var ama o tarz yok!" kendini savunamayışı hepimizi güldürürken Jay elini alnına koymuş utançtan yerin dibine gömülüyordu.
"Jungwon, en fazla bu kadar belli edebilirdin." Jay kafasını kaldırıp konuştuğunda ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum.
"Derken?" Niki de şaşkınlığını paylaşarak sorusunu yöneltmişti.
"Beraberiz işte. Yani o tarz değiliz ama beraberiz değil mi Jungwon?" Jay göndermesini yaparak memnuniyetle kendini açıklandığında, bu sefer yerin dibine girme sırası Jungwon'daydı.
"Vay be, ayakta uyutulmuşuz." Heeseung gülerek Jay'e sataştığında karşılığını kafasına bir tokatla almıştı.
"Keşke biz de ayakta uyutulsaydık da ayaküstü seks görme deneyimi yaşamasaydık Heeseung."
Heeseung ve ben yediğimiz darbeden sonra kahvelerimizi içmeye bile cesaret edememiş, başımızı önümüze eğebilmiştik sadece.
Bunun üzerine diğer beşli bize kahkahalarıyla karşılık verdi.
Heeseung öksürükleriyle konuyu değiştirmek için çabalarken Niki'yi gözüne kestirdi.
"Niki, sen ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Bilmem ki hyung, bir yerlere bakacağım ben de."
Sunghoon söze atılarak Heeseung'a sorusunu yöneltti.
"Heeseung, biraz ileride bir pastane var, benimle birlikte çalışmak ister misin?"
Heeseung sanki bunun sorulmasını bekliyormuş gibi başıyla onu onayladı ve sonrasında bana döndü.
"Sen ne yapacaksın Jaeyun?"
"Ben seferlere katılmaya devam edeceğim Heeseung."
Bu cevabımı aklımı okumasına rağmen beklemiyor gibi yüzü düşmüştü.
"Bu çok tehlikeli olur." Jungwon endişeli sesiyle bana bakarak konuşmuştu.
"Yine de gitmek istiyorum."
"Neden onu durdurmuyorsun?" Jay Heeseung'a bunu yönelterek istemsiz bir gerginlik oluşturmuştu.
"Neden onu durdurayım ki? Sevgilim kendi kararlarını kendi verebilir. O sulara aitse onu sulardan ayıramam değil mi?"
"Yine de biraz ikna etmeye çalışabilirsin." Sunghoon lafa girdiğinde Heeseung'un kaşları çatılmıştı.
"Jaeyun kendisi hakkındaki kararları kendi verebilir. Ne ben ne de başkası, ona karışma hakkına sahip değiliz."
Güven veren gülümsemesini bana sunduğunda, içim biraz olsun rahatlamıştı.
"Eğer istiyorsan, seninle seferlere gelebilirim Jaeyun."
"Senin burada kalmanı istiyorum. Benim hakkımda endişelenme."
"Normal bir yaşama alışmanı istiyorum." aklımdan geçirdiğim bu cümleyi okuduğunda, parmaklarını parmaklarıma daha da kenetlemiş ve kocaman gülümsemişti.
"Sonra konuşmamız gerekenler var." bunu okuduğunda yüzündeki mutlu ifade yerini meraklıya bırakmıştı. Cevap istermişcesine bana bakıp bir şeyler düşünmemi beklemişti ama ona sadece konuşmamız gerektiğini diyip durmuştum.
Diğerlerinin planları hakkında da derince konuştuktan sonra saatleri geçirmiş ve onları uğurlama vaktimiz gelmişti.
Hepsi bugünkü konuşmalar ve yapılan planlar için teşekkür ederken, Sunghoon'un yüzü düşüktü.
Bunun benim kararımdan ötürü olduğunu bilsem de onu rahatlatacak bir şey söylemeye hakkım yoktu.
Aynı şekilde onun da benim için böyle endişelenmeye hakkı yoktu, üstelik sevgilim olan adam onun zihnini okuyabiliyorken.
Buruk bir görüşürüzden sonra kapıdayken bana sarıldı.
"Kendine dikkat et." dedikten sonra hızla arabaya yürüdü ve beni düşüncelerimle baş başa bıraktı.
Heeseung ise arkasından bakarak bundan keyif aldığını belirtiyordu.
Kapıyı kapattıktan sonra bana dönmüş ve saatlerdir beklediği şeyi söylemişti.
"Artık konuşabiliriz."
_________________________________________
sukur bitti