Vücudumun ağrılarını hissederek gözlerimi araladığımda, yatakta olduğumu fark etmiştim. Yanımda da Heeseung uyuyordu, beni yatağa o getirmiş olmalıydı.
Beni nasıl buraya getirdiğini hatırlamaya çalışırken kafama dank eden gerçeği fark ettim, dün gece bayılmıştım.
Ellerimi utançla yüzümü kapatmak için kullanırken ağlamak istiyordum. Daha ilk turda kendimi kaybedip bayılıverdiğime inanamıyordum. Bu gerçekten yüzyılın en utanç verici olayıydı.
"Hala gitmedin mi?"
Heeseung kafasını yastıktan kaldırırken konuştu.
"Yeni uyandım, saat de daha erken zaten."
"Geç de kalmadıysan neden gemilerin batmış gibi üzgün duruyorsun?" yaptığı espriye gururla gülerek söylemişti bunu, malum gemimizi batırdığı da olmuştu.
"Hiç komik değil."
"Hayır çok komik. Daha komik bir şey daha biliyorum."
"Neymiş o?"
"Dün daha ilk turda bayılman."
Kafamı yastığa gömmemle beraber tüm odayı inletecek kadar sesli bir kahkaha atmıştı.
"Kaldır kafanı. Geçti artık."
"Bayıldığıma inanamıyorum."
"Ben de. Hiç beklemiyordum."
"O anda ne yaptın?"
"Yeni başlamış sayılırdık, bayılmanı gerçekten beklemiyordum. Yüzünü avuçlarım arasına aldığımda bile hiç tepki vermedin. O anda bayıldığını anladım ve seni sudan çıkardım, üzerine bir şeyler giydirerek yatırdım. Sonra duşumu tamamlayarak ben de uyudum."
"Tanrım...gerçekten kendime inanamıyorum."
"Dayanamayacağını düşünmemiştim. İlk seferimiz de değil hani."
"Lütfen bu konuyu kapatalım artık. Yoksa utançtan kendimi gömebilirim."
Heeseung gülümseyerek beni başıyla onayladı ve yataktan kalktı. Yandaki aynadan saçlarına baktı.
"Yeni saçlarımla ilk iş günü."
"Dikkat et de aşık olmasınlar sana."
"Olsunlar, ben sadece senin aşkına karşılık veririm."
Onun ardından ben de yataktan çıktım ancak adımımı bile atamadan sendeledim. Heeseung belimden beni yakalayıp düşmemi engelledi.
"Dikkat etsene Jaeyun! İyi misin?'
"Başım döndü yalnızca, iyiyim." Kollarının arasından çıkarak üzerimi giyinmeye gitmiş ve eğitimlere gitmek için hazırlanmıştım.
Aşağıya indiğimde beraber çıkmamız için Heeseung'u da bekledim. Bütün gün birbirimizi göremediğimiz için evden beraber çıkmak benim için en iyi seçenekti.
10 dakika kadar bekledikten sonra o da indi ve evden beraber çıktık. Ayrılacağımız yere kadar ellerimizi hiç birbirinden ayırmadan yürüdük.
İkimiz de tek kelime etmedik, konuşulacak konu belliydi. Bu aralar farklı bir konumuz da yoktu zaten.
Gideceğimi bile bile kalmamı isteyeceği için bu konuyu açmaya korkuyordum. Onun isteğine göre bundan vazgeçebilirdim ve eminim ki bu ona kendini kötü hissettirirdi. Sessiz kalarak ikimizin de bu konudan uzak kalmasını sağlamak yapabileceğim tek şeydi.