"Artık konuşabiliriz."
Bunu dediğinde Heeseung'a bakarak onu başımla onayladım ve kanepeye oturdum, o da karşıma geçti.
"Bugün kıl payı kurtulduğumuzun farkındasın, değil mi?"
"Hangisinden bahsediyorsun?" alay eder gibi sorduğu bu soru, ciddiyetsizliğini iyice ortaya seriyor ve beni daha da geriyordu.
"Sunghoon konusunda, neden onun hafızasıyla oynamadın?"
Bunu sorduğumda bir şeylerin farkına vararak gözlerimi genişçe açtım.
"Bunu bilerek yaptın." kaşlarını yukarıya doğru kaldırmış ve sorgulayıcı bakışlarını bana atmıştı.
"Başta Sunghoon böyle bir şeyden şüphelenmiyordu, onun hafızasıyla ikinci kez oynadın."
Şaşırmış yüzüyle beni alkışladı.
"Çok dikkatlisin?" Bana yönelttiği bu şey aramızdaki konuşmanın iyice gerilmesine yol açıyordu.
"Neden böyle bir şey yaptın ki?"
"Her türlü yoluma çıkacağının farkındaydım. Benden hoşlanmıyordu ve bir şeylerin ters olduğunun farkındaydı. O yüzden ikinci kez onunla oynayarak kendi düşüncelerinin peşine düşmesine izin verdim."
"Ne yapmayı planlıyorsun? Neden bizi zora sokmak için uğraşıyorsun Heeseung?"
"Sakin ol Jaeyun. Onun bunu kanıtlayabileceğini düşünüyor musun gerçekten? Diğer çocuklara bile bu şüphesini söyleyemiyor."
"Gelip bana söylüyor ama?"
"Sana karşı bir şeyler hissediyor ve korumak istiyor olabilir mi?"
"Ne? Bu ne saçma bir soru böyle Heeseung?"
"Sen seferlere devam edeceğini söylediğinde yaptığı yüz ifadesi tam olarak bu anlama geliyordu ama?"
"Senden daha çok endişelenmiş demek ki." başımı öne eğdim ve göz temasımızı kestim.
"Ne demek istiyorsun?"
"Diğerlerinin dediği gibi, neden beni durdurmuyorsun?"
"O an da dediğim gibi, kendi kararlarını kendin verebilirsin. Benden ne beklediğini anlamıyorum."
"İnsan olsaydın anlardın."
"İnsan olan biriyle olsaydın o zaman Jaeyun. Seni kendime zorla aşık ettiğimi hatırlamıyorum."
"Seni bir aptal gibi seven benim evet." derince nefes verdim.
"Artık sen olmadan yaşayamayan bir aptalım."
"Ne demek istiyorsun?"
"Anlamıyorsun. Zihnimi okumama rağmen anlamıyorsun Heeseung."
"Neyi anlamam gerektiğini söyle o zaman Jaeyun!" yükselen sesiyle beraber hissettiğim hayal kırıklığı korkuyla karışmaya başlamıştı.
"Bunu kendin düşünemez misin? Neden beni önemsemiyorsun? Neden sahiplenmiyorsun Heeseung?"
"Seni sahiplenmem gereken bir durumumuz yok Jaeyun? Zaten sevgiliyiz."
"O zaman neden bana karşı çıkmıyorsun?"
"İstediğini yapabilirsin Jaeyun, iş hayatın beni ilgilendirmiyor."
"Neden? Benimle geleceğini sanmıştım."
"Normal bir hayat sürmemi isteyen sendin?"
"Evet bendim ama, ayrı ayrı olacağımızı düşünmemiştim."
"O zaman burada kal Jaeyun."
Yüzüme bile bakmadan soluksuz yanıtladığı cümleler aramızı gitgide daha da bozuyordu.
"Sen neden benimle gelmiyorsun?"
"Oraya dönmek istemiyorum?"
"Neden Sunghoon'un teklifini kabul ettin?"
"Benden şüpheleniyor, değil mi? Gözünün önünde olmama rağmen bir şey olmadığında yavaş yavaş parayonağın teki olduğunu anlar diye umuyorum."
"Ona neden bunu yapıyorsun?"
"Ondan hoşlanmıyorum."
"Neden?"
"Bu seni ne ilgilendirir Jaeyun? Yeni bir gerginlik daha mı yaratmak istiyorsun?" ses tonunda yatan öfkeyi hissettiğimde yutkundum.
"Beni gerçekten seviyor musun?"
"Durduk yere nereden çıktı bu?"
"Artık bundan eminmiş gibi hissetmiyorum."
"Seni aptal bir karardan döndürmediğim için mi?"
"En azından Sunghoon ve diğerleri benim için endişelendi." o anda telefonumun bildirim çubuğuna Niki'den bir mesaj düşmüştü.
Mesajı açtım ve okudum.
Niki;
Hyung, ben de seninle gemi seferlerine gelmeye karar verdim.Seni böyle tek gönderemezdik, Sunghoon hyung da onayladı.
Heeseung hyunga da söyle endişelenmesin senin için, iyi geceler!
Telefon ekranını Heeseung'a döndürüp "Gerçekten aramda hiçbir şey olmayan birileriyle seninle olandan daha fazla şey hissediyorum Heeseung."
"Kimse sana benim hissettirdiklerimi hissettiremez Jaeyun, saçmalıyorsun."
"Saçmaladığım falan yok!" başından beri kendimi tutmama rağmen en sonunda patlamış ve bardağı taşıracak son hamleyi yapmıştım.
"Heeseung, ara verelim."
"Daha yeni kavuşmuşken mi?"
"Ne fark eder? Yeni kavuşmamıza rağmen bana böyle hissettiriyorsan ilerisini düşünemiyorum."
"Sana nasıl hissettiriyormuşum?"
"Senin gözünde diğer kimseden bir farkım yokmuş gibi hissettiriyorsun ve ben artık bu konuşmaya daha fazla devam etmek istemiyorum."
"Etme o zaman Jaeyun, seni tutan yok."
Hiçbir şey olmamışcasına koltuğa uzandı ve gözlerini kapadı. Ben karşısında dolu gözler ve kırılmış bir kalple onu izlemekle yetindim.
Gözlerini açıp bana bakmayacağını anladığımda, yerimden kalkıp 'odamıza' gittim.
Sırt çantama birkaç parça kıyafet koydum ve evden çıktım.
Halen hiçbir ses yoktu.
Sokakta yürümeye başlarken telefonumu çıkardım ve Sunghoon'a mesaj attım.
-Sunghoon
jake;
Bu gece sende kalabilir miyim?
_________________________________________
mal gibi oldu niye