Gözlerimi açtığımda hastanedeydim, şehre çoktan varmıştık ve Heeseung tarafından buraya getirilmiştim.
Koluma takılı seruma doğru bir bakış attıktan sonra bana ne olduğunu anlamam uzun sürmedi. Yattığım yerin yanındaki koltukta uzanmış Heeseung'u gördüğümde içimi bir suçluluk duygusu kaplamıştı.
Nefesimi dengeleyemediğim için ağzımdan bir öksürük kaçırmamla Heeseung da uyanmıştı.
Üzerini düzeltmiş ve yerinden kalkarak baş ucuma gelmişti. Anlamaz bakışlarımı ona yönelttiğimde konuşmuştu.
"Biz şehre ineli 3 saat kadar oluyor, herkes indi ama sen bir türlü uyanamadın bile. Ateşin çok yüksekti, seni buraya getirmekten başka çarem yoktu."
"Teşekkür ederim Heeseung."
"Güzelce dinlen Jaeyun. Ben de bundan sonra sana dikkat edeceğim."
"Neden?"
"Sen kendine dikkat etmiyorsun da ondan."
Bu gözleriyle beraber gözlerini benden kaçırmış ve kalkarak yerine dönmüştü. Oturduktan sonra bana hiç bakmayarak konuşmasına devam etmişti.
"Bugün dinleniyorsun genç adam, yarına kadar buradayız. Ben de uykuma devam edeyim."
Beni düşüncelerimle baş başa bırakıp umursamadan uykusuna devam edeceğini mi söylüyordu? Dalga mı geçiyordu benimle bu adam?
"Jaeyun, seninle dalga geçtiğim falan yok, yat uyu."
"Of tamam be, hiç özel hayat bırakmadın adamda."
Ardından kahkahaları tüm odayı doldurmuştu. Ben ona rezil olmaya bayılıyor da değildim. Düşündüğüm her şeyin onun kafasına anons edinmesinden nefret ediyordum hatta. Özel hayatımı yok etmişti bu yaratık.
Halen iyileşmediğim için dinlenmem gerekiyordu ama diğerlerini merak ediyordum. Onlara yeterince yük olmamışım gibi bir de hastalanmıştım.
"Heeseung?"
"Efendim?"
"Diğerleri nasıl?"
"İyiler, evlerine döndüler."
"Sevindim."
"Onlara yük falan olmadın."
"Emin misin? Birkaç gündür sorun çıkarmak dışında hiçbir şey yapmadım."
"O psikolojiyle halen hayatta olman bile bir mucize."
"Psikolojimi bozdun."
"Üzgünüm. İzin ver de düzelteyim."
"Neden hafızamı değiştirmediğini anlayamıyorum. Beni sürekli soru işaretleriyle bırakıyorsun. Sürekli bunları düşündüğümü biliyor olmana rağmen bir cevap vermiyorsun bana."
"Beni olduğum halimden farklı bil istemedim. Diğerlerini umursamıyordum, onlara yalan söylemek kolaydı. Ama sana, nedenini bilmediğim bir şekilde yalan söylemek istemedim."
"Bu ne anlama geliyor?"
"Bilmiyorum, belki de sana ilgi duyuyorumdur."
Benden bir ses gelmediğinde konuşmasını devam ettirdi.
"Ne tepki vereceğini bilmediğinin farkındayım. Benim gibi bir yaratığın sana ilgi duyması biraz mide bulandırıcı gelebilir tabii."
"Biraz öyle. Alışırım sanırım."
O an orada ona ne hissettiğimi söyleyebilirdim, bunu yapmadım. Onun yerine aklımı biraz daha kontrol ederek hislerimi gizlemeyi seçtim.
Tamamen işlerime ve sorunlarıma odaklanarak Heeseung'a olan hislerimi kafamdan çıkardım. En azından bana olan hisleri kesinleşene kadar kendimi umutlandırmak istemiyordum.
Uyumadan önce son bir şey söylemek için doğrulduğumda, benden önce davrandı.
"Hislerimi sana belli etmemeye çalışacağım, emin olabilirsin."
"Teşekkür ederim."
"Güzelce dinlen."
Üzerimi örtmek için kalktı, özenle örttü ve yerine dönerek yattı.
Heeseung'un yaptığı en ufak hareket bile beni delicesine etkilerken ona olan hislerimi nasıl gizleyeceğimi düşünmek beni oldukça zorluyordu.
Bundan sonra onunla aynı evde yaşayacak olmam bu işleri iki katı zorlaştıracaktı.
Tek istediğim, bana olan sevgisinin azalmamasıydı. Sadece ilgi duyduğunu duymam bile kalbimi yerinden çıkacak kadar şiddetli attırmaya yetmişti.
Eğer bir gün beni terk edecekse bu sorun değildi, o itirafı duyana kadar.
Ben bunu duyduktan sonra istemsizce daha fazlasını istemeye başlamıştım. Bana olan sevgisi bitse bile terk edilmek istemiyordum.
Onu kendime bağlamam gerek diye düşünmeye başlamıştım, en azından duyguları bana bağlanırsa ikimiz açısından her şey daha kolay ve güzel olurdu. Tüm ömrümüzü beraber geçireceğiz ne de olsa.
_________________________________________
geliuor gelmekte olan