İyi Okumalar 🤍Duygularımın çoğu zaman işlevsiz olduğunu düşünüyordum. İçimdeymişler ama işe yaramıyorlarmış gibi... Sokağa çıktığımda köşede mendil satan bir çocuk görüyordum, üzülmüyordum, sadece kayıtsızca yanından geçip gidiyordum. Bir film izliyordum, aşk filmi. Bir an bile o mutluluğu yansıtmıyordum. Haberlere bakıyordum, aklıma gelmeyecek bir olay yaşandığında bile şaşırmıyordum. Bu duygusuzluğun depresyon kaynaklı olduğunu düşünmüştüm. Belki öyleydi belki de dünyadaki his kaynağımı kaybetmiştim.
Ama bir süredir hissedebiliyordum. Mutlu oluyordum, şaşırıyordum, heyecanlanıyordum ve üzülüyordum. Şimdi olduğu gibi. Talu ailesinin sırlarını ortaya döken yazar olmak aklımın ucundan bile geçmezdi. Gizli gizli arzuladığım o şey şimdi karşımda duruyordu. Bir mafya ailesinin hikayesini yazıyordum, sırlarını biliyordum ve o aile üyelerinden birini az önce öpmüştüm. Söz konusu aile üyesi karşımda oturuyor, kameraya seksi gülümsemeler atıyordu. Sanki az önce dudakları bedenimde gezinmemiş gibi yanındaki nişanlısına bakıyordu. Dışarıdan aşık bir erkek gibi görünüyordu. Fakat dikkatli gözler röportaj sırasında bile bana kayan bakışlarını fark edebilirdi. O bakışların masum olmadığını da çok kolay fark edebilirlerdi.
Bakmak istemiyorlardı.
Göktuğ Talu basında mükemmel biriydi. Tek gecelik ilişkiler yaşamaz, yanındaki kadınlar sık sık değişmezdi. Gece hayatı yoktu, falsosu yoktu, yardım kuruluşlarına en fazla yardım yapan milyarderdi. Üstelik yakışıklıydı. Tüm bu özellikler bir bedende toplandığında kimse kusur arama zahmetine girmiyordu.
Nişanlısını aldattığını bilselerdi ne olurdu?
Muhtemelen hiçbir şey olmazdı. Zengindi ve erkekti. Yani içinden çıkamayacağı durumlar sayılıydı.
Burada durmuş onları izlerken ortaya çıkıp yukarıda yaptıklarımızı haykırmak istedim. Mutlu olmadıklarını bilmeme rağmen bu mutlu tablo kusmak istememe sebep oluyordu. Kendime aralarındaki ilişkinin gerçek olmadığını hatırlatıp duruyordum ama faydasızdı. Bu hiçbir işe yaramamakla birlikte daha fazla nefretle dolmama neden oluyordu. Gerçekler bile beni yatıştıramıyorsa ne yatıştıracaktı?
Bu duygunun kol gibi içimde gezindiğini hissediyordum. Tehlikeliydi. Benimle birleştiğinde felakete bile yol açabilirdi. Engel olmalıydım ama bu o kadar kolay olmayacaktı.
Sadece kitap için diye kandırdım kendimi. Sadece kitap için.
Aylin kıskançlığını ,varsa, ustalıkla gizliyordu. Karşısındaki adamla yatmamış gibi kolayca onlara sorular soruyor, gülücükler saçıyor ve ses tonunda herhangi bir ima olmamasına dikkat ediyordu. Belli ki işini iyi yapıyordu.
Elçin ve Göktuğ birbirilerine yalandan gülücükler atıp sevgiyle ilgili bir şeyler zırvaladıktan sonra yayın bitti ve kameralar kapandı. Derin bir nefes alıp yanımda duran sudan bir yudum aldım. Bu sırada Aylin ayağa kalkıp Göktuğ'un yanına gitti. Elçin her şeyden habersiz mutfağa gittiğinde Aylin cilveyle avına yaklaşıyordu. Normalde gidip aralarına girerdim ancak görmek istiyordum. Göktuğ'un ona ne tepki vereceğini bilmem gerekiyordu. Eğer herkese bana baktığı gibi bakıyorsa yemeğine zehir atıp işini bitirmeyi düşünüyordum.
Aylin ona yaklaşıp elini koluna koyduğunda kolunu nazikçe geriye çekti. Onunla konuşurken yüzünde gülümseme vardı ancak yapaydı. Benim genelde insanlara güldüğüm gibi samimiyetsizlikle doluydu. Aylin ona daha da yaklaşıp kulağına bir şey söyledi. Bardağı kafasına fırlatacağım sırada Göktuğ yine kendini geri çekip ifadesini değiştirdi. Ona samimiyetsiz bir gülümseme bile sunmadığında samimiyetle gülümsedim. Sonra dudakları aralandı ve "Artık bitti" benzeri bir şeyler söylediğini gördüm. Belki dudaklarını yanlış okumuştum ama beden dilini yanlış okumadığıma emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahı Yazmak (+18)
Romance"Önceden uyarmama izin ver. Duyacakların iyi şeyler olmayacak. Bazen eline bıçak alıp beni öldürmek isteyeceksin ama yine de karşımda oturmaya devam etmek zorunda kalacaksın." Günahlarını yazacaktım, her bir kelimeyle günahları kitaba gömülecekti. ...