▪︎Nefret Tohumu II▪︎

85 7 0
                                    

İyi Okumalar

Önümdeki kelimeler birbirine girip anlamsız bir hale geldiğinde defalarca kez yaptığım gibi sinirimi küfürlerle belirtip ardından gelen krizi yatıştırmak için ayağa kalktım, bir oraya bir buraya yürümeye başladım. Son iki gündür bu rutinim olmuştu.

Yazamıyordum, yazamadıkça çıldırıyordum ama asıl öfkem kendimeydi. Asıl öfkem yarın gerçekleşecek olan nişanaydı. Oysa nişanı bozacağımdan oldukça emindim. Sonra benim korkak kişiliğim devreye girip her şeyi yerle bir etmişti.

Göktuğ'a söylediklerim bir an bile aklımdan çıkmazken onu gördüğümde yaşanacaklardan korktuğum için Yekta Bey'e taslaklarımı düzenleyeceğimi söyleyerek evde kalmıştım.
Üzerimdeki pijama altıyla uyumsuz eski penye ne kadar berbat bir durumda olduğumu gösteriyordu. Saten geceliklerini yerini almaları hiçbir zaman hayra alamet değildi.

Camdan dışarı bakarken her zaman huzurla dolup sakinleşmeme neden olan gecenin sessizliği yetersiz geldi. Yaşananlar ve yaşanacak olanlar hiçbir zaman lehime işlemiyordu. Bunun farkındalığı beni ölesiye doldurduğundan an'la bağlantım kesilmiş, yaşam önemini kaybetmişti.

Göktuğ'dan neden kurtulmak istediğimi biliyordum. Duygulardan kaçsam bile o duyguların ne olduğunu bilecek kadar gerçekçi biriydim.

Göktuğ ile olan ilişkim benim için yeniydi. Erkekler hayatım boyunca isteklerimi yaptırdığım birer kukla olmuşlardı. Beni sevmelerini istediğimde sevmişler vazgeçmelerini istediğimde vazgeçmişlerdi. Göktuğ ise bu kategorilerin herhangi birine girmeyi reddediyordu. Beni sevmediğini biliyordum, bu sevgi değildi. Sevgi kadar tatlı ve saf değildi. Sadece tutku da değildi. Beni becermekten zevk alıyordu ama kimse becermekten zevk aldığı kadın seviyor diye bir saat yol gidip kruvasan almazdı. Git dediğimde gitmemişti ve beni geri çeken de buydu.

Birine karşı biraz bile sevgi hissetsem gitmesini söylerdim ama gerçekten gitmesini istediğimden değil, gidemeyecek kadar beni istediğinden emin olmak için. İstisnasız her ittiğim beklenir bir tepki vererek çekip gitmişti. Göktuğ buna sonuna kadar direnmişti. Ta ki ben onu ailesinden vurana kadar.

Onunla ilişkimiz imkansızdı. O kardeşi için sevmediğini bir kadınla evleniyordu. Yine de o kadınla yatmıştı. Daha evlenmeden önce bunu yaptığından evlendikten sonra yapmayacağından emin olamazdım. Daha şimdiden bu kadar canım yandıysa bundan daha fazlasını kaldıramazdım.

Üstelik bir seçim yapmamı istemişti. Bana acı verecek olan yerine vermeyecek olanı seçmiştim. Göktuğ saf acı demekti. Kitabım ise kurtuluş ve umut demekti.

Benim umudum ve kurtuluşum birinin hayatını tehlikeye atacaksa bunu umursamayacak kadar bencil olabiliyordum.

Emir'i seviyordum. Bana en yakın ve en iyi davranan oydu. Gel gör ki kurguda olay yaratacak olan da onun hikayesiydi. Hem her insan gerçekleri öğrenmeyi hak ederdi, bu hayatına mal olacak olsa bile.

Yani yaptığımdan pişman değildim. Hala Göktuğ'u istiyordum hala ona ihtiyacım vardı ama mantığımı dinleyip daha büyük bir acıdan kaçındığım için pişman değildim.

Asıl pişman olduğum konu defalarca kendime itiraf ettiğim gibi onun içime işlemesine izin vermemdi. Başta her şey benim manipüle ettiğim bir kurgudan ibaretken duygular işin içine girip her şeyi mahvetmişti. Eğer canımı yakıyor olmasa devam ederdim. Eğer kitap bittiğinde onunla olan ilişkimin biteceğini bilmesem tadını çıkarırdım. Sırf o zaman daha büyük hasar almayayım diye şimdi hasar almıştım.

Bu hasarın küçük olacağını sanmak asıl hatamdı. Son iki gündür ruh halim ve bedenim melankolik halimin izleriyle doluydu. Midem kasılıyor, başım ağırıyor ve düşünceler zihnime eziyet ediyordu. Göktuğ'un nefret dolu gözleri gözümün önünden gitmiyordu. Haklıydı. Kardeşini alenen tehdit ediyordum. Beni öldürmemesine şaşırmıştım. Kuşkusuz benim için daha azap verici fikirleri vardı.

Günahı Yazmak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin