▪︎Tehdit▪︎

587 54 23
                                    


İyi Okumalar🤍

Geleneksel sabah rutinime geri dönmek bana daha iyi hissettirse de üzerimde var olan kötü enerjiyi atamamıştım. Depresyonun vücuduma bir zehir gibi yayıldığı düşünülürse kolay da çıkmayacaktı ama şimdi yeni bir amaç her şeyi değiştirebilirdi. Bu yüzden aylar sonra ilk defa erken bir saatte uyanmış kişisel bakımı yapmış ve üzerime yapışmış olan pijamadan kurtulup her biri ayrı bir markanın koleksiyonundan olan takımlarımdan birini seçip giyinmiştim. Aslında Yazar olarak baya para kazanmıştım. Ancak paramı tutmayı asla başaramamış aşırı lüks yaşamış ve sonunda dibe çökmüştüm. Kaldığım rezidansın parasını bile babam ödüyordu. Belki bu durumdan utanmam gerekiyordu ama umurumda değildi.

Umurumda olan tek şey bugün gideceğim yerdi. Yeni başlayacağım kitabın ilk söylemlerine şahit olacaktım ve ellerim bunun için çoktan hazırdı.

Elimdeki kahveyi tezgaha koyup ellerimi öne doğru yasladım. Bu düşünceler yeni bir şeyi idrak etmeme neden oldu.

Gerçek bir mafyanın evine gidiyordum.

Gerçek bir mafyanın hayatını yazacaktım.

Gerçekten kötü birini dinleyecektim.

Bu hayalini kurduğum şeydi. Bu yazarlığımla hayallerimin birleştiği orta noktaydı. Birden hayata dönmeme şaşmamalıydı. Her şeyimin üzerine kurulu olduğu hayali yaşamak üzereydim. İçimdeki bu his bana uzun zamandır bir şey hissetmediğimi hatırlattı, hüzün dışında.

Gerçi hüznüm bile insani değildi benim.

Tabletimi ve ses kayıt cihazımı aldığıma emin olduktan sonra evden çıktım ve bir taksiye atladım. Bana verilen adrese gitmek için bir buçuk saat yol gitmem gerekiyordu. Normalde bu saate isyanlar ederdim hatta hiçbir suçu olmadığını bildiğim halde Taksiciye kızardım ama şimdi sükunetle oturmuş yaşanacaklara dair aklımda beliren senaryoları eliyordum.

Kendimi bildim bileli zihnim hiç susmadı. Her zaman düşüncelerim beni boğuyor, hayatımın her anını berbat ediyordu. Sonra aklımdan kurgular oluşturmaya başladım. O kurgular tutunduğum dal oldu. Hala intihar etmediysem bunun sebebi zihnimin orta yerine yerleşen bana gerçek dünyanın boktan olduğunu unutturan hayali kahramanlarım ve hayali olaylarımdı.

Kurgularım her zaman kan, vahşet ve kaos doluydu. Onları benim için iyi yapan da buydu. İçlerinde var olan; aşk değil ihanetti, hayat değil ölümdü, sevgi değil cinayetti.

Bunları kitaplarımda yazmıyordum çünkü insanların bana bir de sadist gözüyle bakmasını istemiyordum. Sadist olabilir miydim? belki. Hiç denemedim. Denemek ister miydim? Evet.

Mafya bu yüzden ilgimi çekiyor olabilirdi. Onların umursamazca yakıp yıktığı her şey taliptim ben. Onları yargılıyordum ama yanlış yaptıklarını düşünmüyordum. Bu yapmak istediğin şeyi başkası yapınca kıskanmak gibiydi. Onlardan hem nefret ediyordum hem de taparcasına bir hayranlıkla doluyordum.

Taksi durduğunda zihnimden çıkıp ödemeyi yaptım. Taksi uzaklaşırken önünde durduğum evi incelemek için öylece durup baktım. Öncelikle devasa boyuttaydı. İngiliz Kraliyet ailesine aitmiş gibi görünen yapısı hayret vericiydi. Modern ile gelenekselin bir araya geldiği bu yapıya hayran kalmamaksa mümkün değildi. Bej rengi duvarı eski bir kabartma gibiyken uzun büyük kulelerden meydana gelen yapısı ortaçağ havası taşıyordu. Evin uzun duvarlarla çevrili olmasına rağmen uzaktan bu şekilde görülüyordu. Yürürken böyle bir yer tahmin etmediğimi düşündüm. Tamam fazlasıyla zengin olduklarından emindim ama koskoca bir arazide İngiliz Aristokratlar gibi yaşadıklarından haberim yoktu. Ve doğayla bu kadar iç içe olduklarından da haberdar değildim. Haberim olsaydı topuklu ayakkabı giymemiş olurdum ve topuklarım toprağa batmamış olurdu.

Günahı Yazmak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin