Pamuk İpliği: Bu deyim, özellikle bir ilişkinin, durumun ya da bağın kolayca kopabilecek kadar zayıf ve kırılgan olduğunu belirtmek için kullanılır.
Son zamanlarda alışveriş yapacak param olmadığından Yekta Bey'den avans istemiş ve onu bitirene değin mağaza mağaza gezmiştim. Elimdeki poşetler markalarla dolup taşıyordu. Bu gece Göktuğ tarafından zorla götürüldüğüm evlenme teklifi için seçtiğim Prada siyah Sablé elbiseyi kaldırdım. Boyu dizlerimin birkaç karış aşağısında biten, ince ipleriyle zarifçe boynuma dolanan zarif bir elbiseydi. Bana pahalıya mal olmuştu ama o anda elimde para olduğu için umurumda olmamıştı. Altına da yine Prada üretimi bir sandalet almıştım.
Murat evlenme teklifini yatta yapacaktı. Yat'ın Göktuğ'a ait olduğuna şüphem yoktu. Murat yanlarında çalışarak kendine ancak bisiklet alabilirdi. Ya da benim gibi markalara para vermek yerine parasını biriktiriyorsa altmış yıl içinde alabilirdi.
Aldığım diğer şeyleri askıya asarken birkaç gündür üzerimde var olan depresyon şimdi kenara çekilmiş sahneyi alışveriş bağımlılığıma bırakmıştı.
Yaşanan her şeyi unutmuş değildim hatta bu akşam Göktuğ'a hayatı zehir etmeye karar vermiştim. Benimle üstten üstten konuşup zorla yanında götürmek istiyorsa biraz bedel ödemesi gerekiyordu.
Banyoya girip uzun bir duşun ardından kremlerimi sürüp üzerimi giyindim. Saçımı açık bırakıp spreyle ıslak görünümü verdikten sonra hazırdım. Dudaklarımda kırmızı bir ruj vardı ve bu savaş ilanı gibi bir şeydi. Sağlıksız olsa bile beni ayakta tutan intikam alma duygusuydu. Sonunda kırılsam bile o sona gelene kadar zevk alıyordum. Oturup kendime üzülmeyi bırakmam gerektiğini hatırladıktan sonra hayat daha çekilir bir hal almıştı.
Yine ne yapacağımı bilmiyordum. Kitaba devam edecektim ancak Göktuğ ve ben yer almaya devam edecek miydik yoksa yazdığım her şeyi silmek zorunda mı kalacaktım bilmiyordum. Bu konu hakkında iyice düşünmem ve sonra kararımı vermem gerekiyordu.
Göktuğ telefonumu aradığında evden çıkıp aşağı indim. Beni beklerken arabasına yaslanmış telefonuna bakıyordu. Üzerinde simsiyah bir takım elbise vardı. Kaslı bedenini sarıyor onu kusursuz gösteriyordu. Ki öyleydi, karakteri dışında kusursuzdu.
Topuk seslerini duyduğunda başını kaldırıp bana baktı. Gözleri baştan aşağı bedenimde usulca gezinirken sendelememek için kendimi kontrol etmem gerekti. Bakışları her seferinde beni sarsmayı başarıyordu.
"Mükemmel görünüyorsun." uzanıp dudağımı öpmek istediğinde başımı çevirdim. Yanından geçmek istediğimde çenemi tutup kendisine çevirdi.
"Sorunun ne olduğunu bana söyleyecek misin?"
"Hayır." ne olduğunu bilmiyor oluşuna gerçekten şaşırıyordum. Biriyle yatıp nasıl bilmezdi? Vardığım tek sonuç beni kandırmak istemesiydi.
"Tamam. Bu geceyi atlatalım. Elbet anlatacaksın."
Ona cevap vermeden benim için açtığı kapıdan içeri girip ne yapacağımı düşündüm. Ona yaptığı pisliği anlatmalı ve yüzüne tükürmeliydim ama dün gece boğazımı sıkıp beni uykusuz bırakan bir gerçeği fark etmiştim. Göktuğ bana hiçbir zaman söz vermemişti. Sadece beni istediğini söylemişti ancak bundan sonra da istemeye devam edeceğim dememişti. Üstelik Elçin nihayetinde evleneceği kadındı. Eminim resmi olarak bir çocuğu olmasını isterdi.
Tüm bu gerçekleri fark ettiğim anda her şey netlik kazanmıştı. Hala kararsız olsam bile bu durum devam etmeyecekti. Ya da her şeyi sineye çekip hiç öğrenmemiş gibi yapıp bu hikayeyi sürdürmem gerekiyordu. Zaten duygularımın bir önemi yoktu. Duygu hissetmemem gerekiyordu. Yine de Göktuğ'un Elçin ile birlikte olduğunu yazmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahı Yazmak (+18)
Romance"Önceden uyarmama izin ver. Duyacakların iyi şeyler olmayacak. Bazen eline bıçak alıp beni öldürmek isteyeceksin ama yine de karşımda oturmaya devam etmek zorunda kalacaksın." Günahlarını yazacaktım, her bir kelimeyle günahları kitaba gömülecekti. ...