▪︎Kıskançlık▪︎

362 22 14
                                    


Hepinize merhaba. Bir konuda desteğinizi istemenin hakkım olduğuna inanıyorum. 11. bölüme kadar geldik bu da yaklaşık iki yüz sayfa okudunuz demek oluyor. Yani hikayeye bayılmasanız bile okumaya değer bulduğunuz anlamına geliyor bu. Bunun için size minnettarım da. Ancak oy vermemeniz beni gerçekten üzüyor. Kitabımın ön plana çıkması için oylarınıza ihtiyacım var. Lütfen destekleriniz esirgemeyin ❣

İyi Okumalar💖

Mantığını dinle ya da kıskançlığını.

Ben koltukta yarı yatar şekilde uzanmışken Göktuğ'un bedeni de aynı eğimle üzerimde uzanıyordu. Onun bedeni elverdiğince gelen kişiye ve sırıtan suratına bakıyordum.

"Devam edin. Ben yokmuşum gibi." Göktuğ'u itip ayağa kalktım. Emir bize sırıtmaya devam ederken üzerimi düzelttim.

"Biz bir şey yapmıyorduk. "

Göktuğ da ayağa kalktığında Emir'e kızgın bakışlar atmakla meşguldü.

"Eminim öyledir." Emir göz kırpıp kapıyı kapattığında içten içe küfrediyordum. Gelenin Emir olması iyiydi çünkü bir başkası onun gibi bizi görmezden gelmezdi. Gelenin Emir olması kötüydü çünkü bu dilinden hiç düşmeyeceğimiz anlamına geliyordu.

Tanrım ben ne yapıyordum? Göktuğ'u öperken aklımdan ne geçiyordu ki?

O tehlikeli biriydi. Her anlamda öyleydi ve ben ona kanamazdım. Onunla birlikte olmak kitabımın gidişatı için iyi olmazdı. Kitabı yazmamı istemiyordu ve bu ayrım aramıza girecekti.

"Bu olmamalıydı. " dediğimde Göktuğ yanımdan ayrılıp masasına oturdu. Bir şey söylemediğinde daha fazla burada kalmamam gerektiğini düşünerek kapıya yöneldim.

"O şekilde dışarı çıkmak istemezsin." sert sesini duyduğumda duraksadım. Odadaki aynaya yürüdüğümde dudaklarımdaki rujun dağılmış haliyle karşı karşı kaldım. Bu halimle tam da az önce öpülmüş gibi görünüyordum. Koltuğun kenarında duran çantamdan ıslak mendil çıkarıp dudaklarımı silerken onun gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.

Sessiz kalması iyi bir şey miydi emin değildim ama en azından pişman olduğunu söylememişti. Ona bir kez daha bakma gereği duymadan çantamı ve diğer eşyalarımı alarak kütüphaneden çıktım.

Koşarcasına balkona çıktığımda derin bir nefes almaya çalıştım.

Az önceki öpüşme o kadar iyiydi ki bitmesine rağmen hala dudağımın üzerinde dudağı varmış gibi hissetmeme sebep oluyordu. Daha önce defalarca öpüşmüştüm ama bu kuşkusuz en iyisiydi. Dudaklarının dudaklarımdaki baskısını tekrardan hissetmek istememe neden olacak kadar iyiydi hatta.

Çantamdan bir sigara çıkarıp yaktığımda balkona Emir çıktı. O sigara içmiyordu. Öylesine hava almak için çıktığını da sanmıyordum. Beni görüp gelmiş olmalıydı, sırf dalga geçmek için.

"Ben geldim diye neden ara verdiniz ki? Devam etseydiniz."

İçimi çekerken ona baktım. Sarı saçları bugün her gün yaptığı bakımdan mahrum kaldığını belirtircesine karışık şekilde duruyor, gözleri yorgunlukla kısılıyordu. Genel olarak gündüzleri yorgun görünürdü ama bugün ayrı bir yorgunluğu vardı.

"Sadece bir kere öpüştük ve o sondu."

Keşke olmasaydı.

"Ben girmeden önce çıkardığın inleme pek de öyle söylemiyordu." kızgın bakışlarıma omuz silkerek cevap verdi. "Neden arzunuzu gizliyorsunuz anlamadım. Sevişmek istiyorsanız sevişin gitsin."

Günahı Yazmak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin