▪︎Güç▪︎

349 40 2
                                    


İyi Okumalar 🤍

Kazan ya da öl....

Talu ailesinin evindeki hummalı çalışmanın nedeninin Baby Shower olduğunu öğrendiğimde Yekta beyin yemeğe kalma teklifini reddetmem gerektiğini anlamıştım ama çok geçti. Her yerden çıkan pembe renklere katlanmam aileye yabancı olduğum gerçeğini sineye çekip kenarda beklemem gerekiyordu. Tüm bunları yaparken çok mutluymuşum gibi de davranmam gerekiyordu.

Yani mükemmel bir akşam oluyordu.

Asya internetteki fotoğraflarından daha güzel görünüyordu. Üstelik bunu yedi aylık hamileyken başarıyordu. Şimdi üzerindeki ilgiden memnun bir şekilde gülümsüyor bebeğiyle ilgili ayrıntıları anlatıyordu. Onun için neler yaptırdığını, doğumu nasıl yapacağını ve doğduktan sonra neler yaşanabileceğinden bahsediyordu. Onun konuşmalarını ilgi duyduğum için değil onun hakkında bir şeyleri yerine oturtmak için dinliyordum ancak elimde pek malzeme yoktu. Hamilelik dışında herhangi bir şeyden bahsetmiyordu.

Bende diğerlerini incelemeye geçmiştim. Yekta bey Asya'ya diğer çocuklarına baktığından çok daha büyük bir sevgiyle bakıyordu. O geldiğinden beri herkesi görmezden gelmişti, buna bende dahildim. Sanki beni davet eden o değilmiş gibi beni görmezden geliyordu. Beni Asya'ya tanıtmış ardından da onun yanına oturup sohbete başlamıştı. Emir Asya'nın diğer tarafında oturuyor hemen yanındaki yeğeni Nil ile sohbet ediyordu. Asya'nın kocası ve Göktuğ ise işle ilgili bir şeyden bahsediyorlardı. Benim çaprazımda oturan ve telefonuyla oynayan Elçin ise en az benim kadar kendini buraya yabancı hissediyordu.

Aileye dahil olmayan ama burada bulunmak durumda olan iki insandık.

Ona dönüp "Sigara içiyor musun?" diye sordum. Hiç öyle bir tipi yoktu ama benim de öyle bit tipim yoktu. Arada sırada içiyordum, bu akşam da o ara sıraya giriyordu. Beni şaşırtarak başıyla onayladı. Buna şükredebilirdim çünkü onunla konuşup bir şeyler öğrenebilirdim. Bu akşam karşılaştığım eziyete değmesini istiyordum.

İkimizde ayağa kalktığımızda Göktuğ'un bize değen bakışlarını hissettim ama görmezden geldim. Beni kütüphaneden kovduğundan beri ona öfkeliydim. Bana bu kadar kötü davranmasını hak ediyordum ama biraz daha nazik olabilirdi.

Elçin ile balkona çıktığımızda o çantasından elektronik sigara çıkardı. O an gözlerimi devirme isteğimle mücadele ettim. Onun sigara içmeyeceğini düşündüğümde haklı çıkmıştım. Sigaramı yaktım. İçime çektikten sonra dumanını serbest bıraktım.

"İçeride sıkılıyor gibiydin."

Başını salladı. "Aile toplantıları pek bana göre değil. Daha doğrusu Asya'nın olduğu toplantılar pek hoş değil. "

"Anlaşamıyor musunuz?" hadi bana biraz bilgi ver prenses...

"Göktuğ ile bir yıldır sevgiliyiz ama bir türlü beni kabul edemedi. Ona göre olmadığımı düşünüyor. Sadece düşünmekle de kalmıyor her seferinde yüzüme vuruyor. "

"Onun aksine ben birbirinize yakıştığınızı düşünüyorum." Bu konuda ciddiydim. Evet Göktuğ fazlasıyla sert görünüyordu ve belli olduğu üzere Elçin de fazlasıyla hassastı ancak yan yanayken birbirine ihtiyacı olan iki insan gibi duruyorlardı. Göktuğ'un onun sevgisine, Elçin'in ise Göktuğ'un korumasına ihtiyacı vardı.

"Bence de öyle. Aramızda sekiz yaş var diye çocuksu olduğumu düşünüyor. Oysa olgun biriyim." İşte bu noktada Asya'ya hak veriyordum. Elçin 24 yaşındaydı ama yaşından bile daha çocuksu davranıyordu. Sadece giyim tarzıyla değil hal ve tavırlarıyla da bunu belli ediyordu. Ayrıca olgunluktan ne anladığını bilmiyordum. Bildigim kadarıyla herhangi bir işte çalışmıyordu. Tek yeteneği sosyal medya için yediği içtiği her şeyi paylaşmak festivalden festivale koşmaktı.

Günahı Yazmak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin