Uzun zamandır zihnimde şekillenen bir hikayeydi, artık zamanının geldigine inanıyorum. İçimden bir yerde haykıra haykıra koşup gelen duygularım kelimelere döküldü. Bundan sonrası sizin içinizdeki duygulara dokunup dokunamayacağıyla ilgili. Umarım dokunur ve birlikte yürürüz bu yolu🤍
Başlama Tarihi👉🏻
Dünyanın kötüleştirdiği insanlara anlamlar atfederek sevmek kolaydır. Peki ya doğuştan kötü olanlar...Onları da sevebilir misiniz?
Gözlerimin önündeki bina bana tanıdık geliyor. Defalarca içeri girdim, önünde geçtim ve şu an yaptığım gibi onu izledim. Dışarıda mutlu, içeride mutsuzdum. Çünkü kelimelerim orada değersiz ve anlamsızdı. Hiçbir zaman hedefine ulaşmıyor yolunu bulamıyordu. Oysa bende, zihnimde her şeyiyle tamamlanmışlardı. Her biri yerli yerine oturmuş mükemmel bir şekilde birleşmişlerdi. Keşke her şey zihnimdeki gibi olsaydı.Üç yıl önce her şey güzeldi. Yirmi beşinci yaş günümün ertesi günü hayatımın teklifini almıştım. Kitabım basılacaktı. Yıllardır hayalini kurduğum, rüyalarıma bile giren şey gerçek oluyordu, Yazar oluyordum. Gerçi hep yazardım ben. Kendimi bildim bile yazmaya aşıktım. Ama o gün ilk defa gerçek bir yazar olacaktım. Oldum da.
Şimdiye kadar dört kitaplık bir seri yazdım. İlk kitap yankı uyandırdı çünkü kurgu mafya kurgusuydu. O zamanlar o kadar popülerdi ki bu kurgu türü kayıtsız kalamamıştım. Ama benim kurgum diğerlerinden biraz farklıydı. Ben hayata nasıl farklı bakıyorsam kurguma da öyle bakmıştım. Ne yazık ki herkes benim bakış açımdan bakmak istemiyordu.
Kitabım yayınlandıktan bir hafta sonra nefret içeren mesajlar aldım. Ben kötü bir yazardım ve hayal dünyam berbattı, onlara göre. Hüngür hüngür ağladım. Yazar olmak en büyük hayalimdi ve onlar hayalimi elimden çalmıştı. Yazamaya devam ettim ama. İnat etmiştim. Madem benim dünyamı beğenmiyorlardı, onları tamamıyla kendi dünyama çekecektim. Yaptım. Geri kalan üç kitabı da yazdım ve benden daha çok nefret ettiler.
Nefret etmekte haklıydılar çünkü onlara insan öldürmenin hiçbir mantıklı açıklaması olmadığını anlatmıştım. Para uğruna uyuşturucu satan birinin içinde iyilik olmadığını söylemiştim. Böyle kötü insanların aşık değil saplantılı olduğunu yazmıştım. Hoşlarına gitmedi. Onlar aptal aşk masallarına inanmışlardı. Onlara göre mafya masum saf kızı öpüyordu ve masal mutlu sonla bitiyordu. Ben bitirmedim. Mafyayı öldürdüm, kızı özgür bıraktım. Suçluyu cezalandırdım mağduru hayata bağladım.
Pişman değilim, hiç olmadım.
Yayınevi neden kitaplarımı basmaya devam etti diye kendime sorduğumda vardığım sonuç insanların kitaplarımı sevmeseler de eleştirmek için almış oldukları gerçeğinde yatıyordu. Yani kitaplarım satılıyordu. Kitapları beğenilmeyen ama satılan ilk yazar ben olabilirdim. Sosyal medya linçlerinden o kadar bıkmıştım ki hesabımı bile kapattım. Kendime onların önemli olmadığını söyledim, yalandı. Kabul etmek istemsem de bende her insan gibi sevilmek istiyordum. Ama kendimi sevdirmek için benliğimden ödün de veremezdim. Ama ruhumdan verdim.
Bir süredir depresyondaydım. Ailemden, arkadaşlarımdan ve yazmaktan uzaklaştım. Koltuğun bir köşesine oturup evimin duvarını izledim, ta ki düne kadar. Editörüm beni arayıp bana özel bir işi olduğunu söylediğinde bunun kamera şakası olduğunu düşünmüştüm. Sonuç olarak ben artık yazamayan bir yazardım ve hali hazırda sevilen biri de değildim. Muhtemelen yazdığım diğer kitaplar satın alınmaya layık görülmeyecekti. Neden hala benimle çalışmak isteyeceklerdi ki?
Aslında bunları açık açık sormuştum. Utanmıyordum. Sevilmeyen ilk kişi ben değildim ya...
Editörüm, Canan bana çok soru sormamamı yarın gelirsem eğer her şeyi detayıyla anlatacağını söylemişti. Başta geri yatmayı düşündüm ama sonra bankadaki paramın , babamdan borç aldığım, neredeyse tükendiğini hatırladım. Aynı zamanda ev kiramın da ödenmesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günahı Yazmak (+18)
Romance"Önceden uyarmama izin ver. Duyacakların iyi şeyler olmayacak. Bazen eline bıçak alıp beni öldürmek isteyeceksin ama yine de karşımda oturmaya devam etmek zorunda kalacaksın." Günahlarını yazacaktım, her bir kelimeyle günahları kitaba gömülecekti. ...