▪︎Şehvete Tutsak II▪︎

178 9 0
                                    

İyi Okumalar💖

Güneşin tam tepede olduğu vakitte yatta uzanmak berbat bir fikirdi. Yanıyordunuz. Bedenimin esmerleşeceği fikri beni korkutuyordu ancak aksini yapmak da istemiyordum.

Göktuğ içeride yemek pişirmeye çalışıyordu. Gerçekten çalışıyordu çünkü buradan görüldüğü kadarıyla pek beceremiyordu. Fırındaki yemeği yaktığında küfredip etrafına baktı. Yattaki kaptanı gönderdiği için şimdiden pişman olmuşa benziyordu.

Bende ondan mümkün olduğunca uzak olan noktayı yani yatın açık kısmını seçmiştim. Göktuğ burada bulunan malzemelerle kahvaltı yerine öğle yemeği hazırlayacağını söylediğinde ona siktirip gitmesini söylemiştim. Beni umursamadan yemek yapmaya çalışmıştı. Görünen o ki kahvaltı hazırlamakta ne kadar iyiyse yemek yapmakta o kadar kötüydü.

Sonunda bunaltıcı sıcağa dayanamayıp üzerimdeki elbiseden kurtulup sütyenim ve külotumla kaldım. Üstümdekiler insan içinde giymeye pek uygun şeyler değildi ama burada beni görecek kimse yoktu. Göktuğ ise dün beni çıplak gördüğünden önemli değildi. Zaten o insan değil hayvandı. Toplum kurallarından bir haber insan kaçaklığı yapan bir andavaldı.

"Bende ne zaman üstünü çıkaracaksın diye bekliyordum." dediğinde onu saatlerdir yaptığım gibi küfrederek karşılamak yerine sessiz kaldım. Lanetim onu bulmuş gibi parmağını kesti. Derinden kesmiş olmasını umudum ama bir peçete sarıp devam etti. Şanslı pislik!

Hala beni kaçırdığına inanamıyordum. Sinirle homurdanıp "Acıktım." diye bağırdım. İki saattir bir haltı becerememişti.

"Hazır." dediğinde artık tahammül sınırlarını aştığım için ayağa kalktım ve içeri girdim. Henüz doğradığı domates ve salatalığı gördüm. Tezgahın ucunda da dünden kalan baget ekmeği duruyordu. Onu açıp içine domates ve salatalığı koydum. Anında yemeye başladığımda aç midem minnetle doldu. Ekmek bayattı ama açken pek önemli değildi.

Ekmeği iştahla yerken Göktuğ bana bakıyordu. "Ne var?" dediğimde güldü.

"Bu benim aklıma gelmemişti. Sırf jambon ve roka yok diye kahvaltı yok diye düşündüm. "

"Seni zengin piç kurusu. Ne anlarsın ki bundan."

Benim yaptığım gibi yapıp ekmeğini yedi. "Eh lezzetli değil ama idare eder. "

"Beni kaçırırken ne düşünüyordun ki? Burada aç mı yaşayacağız."

"Acelem vardı ayrıca." etrafına bakıp dolu çöpe baktı. "Ben mahvetmeden önce yiyeceğimiz vardı."

"Of bu saçmalık yeter. Geri dönelim."

"Hayır." dedi sabahtan beri dediği gibi.

"İyi. Burada ne kadar kalırsak kalalım fikrim değişmeyecek."

Kendinden emin bir şekilde baştan aşağı bedenimi süzdü. Bakışları dün gecenin izlerini taşırken kasılmadan edemedim. Bunu fark ettiğinde güldü. "O kadar emin olmazdım."

Ona gözlerimi devirip dolaba yürüdüm. İçinden soğuk bir portakal suyu çıkarıp bardağa koydum. Buz eklerken Göktuğ da dağıttığı mutfağı topladı.

Koltuğa oturup ayaklarımı uzattığımda ayak ucuma oturup ayaklarımı kendi kucağına koydu. Elleri ayak bileklerimde gezinirken ona bağırmak istiyordum ancak bunun faydasız olacağını biliyordum.

"Saçmaladığının farkında mısın?" son bir umutla onu ikna etmeye çalıştım.

"Evet." derken gözleri ayak parmaklarımdaydı. "Ama umurumda değil. İlk defa mantıklı düşünmek istemiyorum. "

Günahı Yazmak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin