▪︎Kukla Oynatıcısı Part II▪︎

236 17 10
                                    

İyi Okumalar 💖

Evimde koltukta oturup ayaklarımı uzattığım anda üzerime büyük bir yorgunluk çöktü. Bedensel bir sızı değildi, daha çok ruhumun yardım çığlıklarıydı. Son zamanlarda sürekli bir şeyler düşünmek, planlamak ve o planı takip etmek zordu. Aklım kitabımdaki olay örgüsü etrafında dolanıyor, gidişatını değiştirmenin nasıl mümkün olacağını bulmaya çalışıyordu.

İtiraf etmem gerekir ki baştan gerçek bir hikayeyi manipüle ederek kendi isteğim doğrultusunda şekillendirmenin zor olmayacağını düşünmüştüm. Kendimi dağlardan bile büyük hissederken bunu başarmama ihtimalimi düşünmek pek mümkün değildi. Ama şimdi kolay olmadığını kabul ediyordum. Planlar kurmuştum, planlar bozmuştum ve genelde başarısız olmuştum. Bu planları kurarken hesap etmediğim değişken, Göktuğ'du. Asla tahmin edilemeyen karakterinin yanı sıra benimle eşdeğer kurnaz olan aklı sayesinde hamlelerimi karşılamıştı.

Ona bitti dediğim günden beri karşıma çıkmaktan kaçınıyordu. Ben eve girmeden çıkıyor ben gitmeden de eve gelmiyordu. Yaklaşık on gündür benden uzak durmaya çalışıyordu. Esasında bu çabayı takdir ediyordum, iyi dayanıyordu. Gün içinde hala karşıma çıkmıyor oluşu da benden vazgeçemediğinin kanıtıydı. Ne zaman pes edeceğini merak ediyordum. Ne zaman yapamıyorum diye bana geri döneceğini merak ediyordum.

Ona imkansız olduğumuzu söylemiştim çünkü insan imkansız olarak gördüğü şeyi yapmak için çabalardı. Göktuğ gibi güç delisi biri için imkansız demekse yeni bir mücadele demekti. Beni elde etmek için çabalayacaktı. Sınırlarını zorlayacaktı ve onun sınırları devireceğine kuşkum yoktu. Bu yüzden daha rahat hissediyordum.

Kahvemden bir yudum alıp yaşadığımız her şeyi yazarken kendi düşüncelerimi de açıkça belirtiyordum. Kurduğum oyunu, aklımdan geçenleri...her şeyi detayıyla yazıyordum. Göktuğ bu kitabı okuduğunda onun üzerinden ilerlettiğim bu deneyden nefret edecek ve yüzüme dahi bakmayacaktı. Belki beni öldürmek isteyecekti, değerdi.

Hikayeyi Yekta Bey'den uzaklaştırmamaya çalışıyordum ama Göktuğ ve ben çok daha ilgi çekiciydik. Yazarken zevk alıyordum. Yekta bey Göktuğ ile basına yakalandığımızdan bihaberdi. Haberin yayınlandığının ertesi günü Göktuğ hepsini kaldırtmıştı. Sadece sosyal medyada konuşuluyordu ancak Yekta Bey zamanını telefonda geçirmediğinden haberleri görmemişti. Görseydi beni kovacağından çok emindim.

Göktuğ ile en son yaşanan kavgamızı detaylarıyla yazıp bitirdiğimde sonunda her şeyi benim yaptığımı itiraf etmem gereken kısma geldim. Bu kitabı yazarken gerçek neyse onu yazacağıma söz verdiğim andan beri kendime dair gerçeklerden de söz etmeye karar vermiştim. Bu nedenle kendimi iyi gösterme çabası içine girmiyordum. Ki zaten asla iyi bir insan olamayacaktım. İyi bir insan, insanlarla kukla gibi oynamaz, yalandan aşk hikayeleri yaratmaz ve halihazırda nişanlanacak bir çiftin arasına girmezdi.

Ama dedim ya, ben iyi bir insan değildim.

Bölümü bitirdiğimde telefonum çaldı. Arayan Gizem'di. Telefonu açtığımda "Nasılsın?" diye sordu. Ki genelde bu soru söz konusu olmazdı. Hoşuma gitmeyen bir şey olduğunu anlamam için yeterliydi.

"Ne oldu?"

"Sosyal medyaya hiç baktın mı?" diye sorduğunda sorunun ne olduğunu anladım. Hakkımda yapılan kötü yorumları kast ediyor olmalıydı. Belki  de hakaretin dozajını arttırmışlardı.

"Bakmadım. Saçma yorumlar umurumda değil. Dün konuştuğumuzda da söylemiştim.  "

Gizem sesli bir nefes alıp "Elçin'in profiline gir." diye cevap verdi. Dediğini yaptığımda bir saat önce paylaştığı gönderiyle karşılaştım. Elçin üzerinde siyah bir elbiseyle Göktuğ'un koltuğunun kenarında otururken elini onun boynunda gezdiriyordu. Göktuğ kameraya gülümserken o aşkla onu izliyordu. Gönderinin altındaki açıklamada ise "33 yıl önce benim için doğdu." yazıyordu.

Günahı Yazmak (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin