12. Bölüm

23 4 2
                                    

"Jongin."

Hyesu. Adı gibi güzel sevgilim. Sesinde huzur bulduğum güzel kadın.

"Jongin." diye fısıldadı yine.

"Hyesu." 

"Jongin." bu sefer farklı bir sesti adımı söyleyen. Daha tok, maskülen bir sesti bu.

"Jongin." Omzuma dokunan elle gözlerimi açtım. Yutkunmakta zorlanınca birkaç kez öksürerek boğazımı temizledim.  Kasanın başındaydım, karşımda iki müşteri ve yanımda da elini omzuma koymuş bir Minseok. Uykuya dalmış olmalıydım. Özür dileyip, ödemeyi aldım. Minseok hala yanımda, bardakları duruluyordu. Gözleri üzerimde, hafif sinsi bir bakışla duruyordu.

"Biraz yorgunum sadece." dedim gülerek.

"Belli oluyor. Eve git Jongin, ben hallederim."

"Hayır, sorun değil."

"Git hadi, biraz dinlen." 

"Sizden daha fazla yorgun değilim." dedim başımı sallayarak. 

"Masa dördün siparişi hazır." Kyungsoo elinde siparişlerle mutfaktan çıkıp tepsiyi masaya bıraktı. Yerim siparişleri almadan önce elindeki masa sekize ait siparişi Kyungsoo'ya uzattı. Daha sonra tepsiyi alarak masa dörde ilerledi. Kyungsoo masada duran kağıdı aldı, arkasını dönüp gidecekken bileğinden yakalayıp durdurdum. Bunu neden yaptım bilmiyordum. Sadece kendimi tutamamıştım. Yüzünü biraz daha görmek istemiştim iste.

"Bir sorun mu var Jongin, siparişlerle mi ilgili?"

"Hayır, siparişlerde bir sorun yok. Herkes çok memnun yemeklerinden. Teşekkürler Kyungsoo."

"Sevindim. Sanırım alışmaya başladım. Sanırım menüye birkaç ekleme daha yapabiliriz."

"Sen nasıl istersen, şef sensin."

"Hayır, sen buranın sahibisin. Her şey senin istediğin gibi olmalı. Bize yeterince fırsat verdin, senin de bizim kadar mutlu olmanı istiyoruz."

"Mutluyum. Her şey istediğim gibi. Hatta daha fazlası."

"Ben mutfağa dönsem iyi olur."

Arkasından bir süre baktım, kapıdan girdikten sonra başımı çevirmem ile Minseok ile göz göze geldim. Gözlerini kaçırıp işine döndü.

Kafeyi kapattıktan sonra her zaman gittiğim parka gidip biraz yürümeye başladım. Birkaç dakika sonra her zamanki ağacımın altına oturup etrafı izlemeye başladım. Burası kendimi huzurlu hissettiriyordu. Yoldan gelip geçenleri izlerken gözüme takılan tanıdık bir yüzle heycanlanmaya başladım. İki elini ceketinin cebine sokmuş, hafif bir gülümseme ile etrafı izleyerek yürüyordu. Birkaç saniye onu izlemekle yetinsem de gözümden kaybolmadan önce onu durdurmam gerekiyordu.

"Kyungsoo!" Diye seslendim olduğum yerden. Etrafına bakıldığında elimi sallayarak fark edilmeye çalıştım. Sonunda göz göze geldiğimizde gülümseyerek bana doğru yürümeye başladı. Yanıma gelip benim gibi ağacın altına oturdu.

"Buraya geleceğini bilseydim birlikte gelirdik."

"Ben de senin geleceğini bilmiyordum. Sık sık gelir misin?"

"Sık sık, çocukluğumdan beri."

"Ben de yürüyüş yapmak iyi olur diye düşünmüştüm. Bu park genelde sessiz ve rahat oluyor."

"Evet öyle. Bazen sadece buraya oturup olup biteni izliyorum. "

O da etrafına bakıp derin bir nefes aldı.

"Burası sana gerçekten huzur veriyor mu Jongin?" Diye sordu merakla.

"Kesinlikle. Neden?"

Bir şey söylemek ister gibi dudağını oynattı ancak daha sonra vazgeçerek omuzlarını kaldırıp başını iki yana salladı, bilmem der gibi. O kadar tatlı görülmüştü ki bunu yaparken kahkahama engel olamadım.

"Madem ikimiz de burayı seviyoruz, belki arada işten sonra birlikte gelebiliriz."

Bir cevap vermedi. Bunu bir hayır olarak alabilirdim ama ben evet olarak almaya karar verdim.

"Peki o zaman, bir dahakine içecek bir şeyler de alalım ha?"

"Pekala." Desi başıyla onaylayarak. "Jongin..."

"Dinliyorum."

"Hyesu" duyduğum isimle kalbimin fırlayacakmıs gibi çarptığını hissettim. Yeni hoşlandığım adam, eski kız arkadaşımın adını kullanmıştı ama nasıl? Tüm kaslarımın gerildiğini hissettim. Sanki ruhum bedenimden çekilmiş gibi, dudaklarım kupkuruydu. Hafifçe dilimle ıslattım. Gözlerimi kaçırdım. Ne demem gerekiyordu bilmiyordum ama bir şey demeliydim. Demek zorundaydım.

"Nasıl?" Diyebildim sadece.

"Bugün uyurken adını  mırıldanmışsın, Minseok duymuş. "

"Sayıklamış mıyım?" Diye sordum öfkeyle.

"Hıhımmm" onay verir biçimde mırıldandı. "Jongin, iyisin değil mi?"

"İyiyim Kyungsoo." Diye yanıtladım. " Uzun zamandır iyi değildim ama şimdi gerçekten iyiyim. Dediğin gibi, bazen unutmak daha iyidir."

"Unutabilecek misin gerçekten?" Diye sordu gözlerime bakarak.

"Evet çünkü artık unutmak istiyorum."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beautiful ManHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin