Ertesi sabah etrafta gezinen seslerle uyandım. Gerinerek yerimde doğruldum. Kyungsoo ve Minseok'un iş için hazırlandığını fark ettim.
"Günaydın Jongin. İyi uyudun mu?" Dedi Minseok.
"Günaydın. Evet, gayet iyi." Diye yanit verdim.
"Emin misin?" Diye sordu Kyungsoo. "Uyumak için müzik bile açmışsın."
Güldüm.
"Başta bir uyku tutmadı, ama iyi uyudum."
"Peki, sevindim. Akşam sana yük oldum, üzgünüm."
"Yük falan olmadın, sohbet ede ede geldik işte. "
Kyungsoo yanıma oturdu ve elindeki ceketi kucağına bırakıp bana baktı.
" Seni rahatsız edecek bir şey söylemedim, değil mi?"
"Hayır, " diye yanıtladım. "Bir şeyler söyledin ama kesinlikle rahatsız edici değildi. Aslında sesinin güzel olduğunu biliyordum ama..."
"Ne? Dur, sana şarkı mı söyledim?"
Başımla onayladığımda Minseok hemen atladı.
"Bunu kaçırdığıma inanamıyorum, Kyung bize hiç şarkı söylemedin sen."
"Ben şarkı söylemeyi bilmem ki."
"Görmemiş, duymamış olsam inanacağım Kyungsoo." Dedim.
"Bize de söylemelisin." Diye ısrar etti Minseok.
"Kesinlikle olmaz, belki bir daha sarhoş olduğumda."
"O halde bu akşam içmeye gidiyoruz. "
"İki akşam üst üste mi, delirdin mi sen? Olmaz dedim, konu kapandı." Dedi içeri giderken.
"Ama Kyungieee"
Gülüp yerimden kalktım ve yattığım yeri topladım. Ardından dünden kalan kıyafetlerimi giydim ama hepsi rezalet kokuyordu. Onlar ise geçerken, ben de eve geçip üstümü değişmeye karar verdim.
Eve girdiğimde annem de televizyon izliyordu, veni görünce hemen yanıma geldi.
"Jongin?"
"Günaydın anne, üstümü değiştirip çıkıcam. Sen devam et."
"Gelmişken bir kahvaltı yapsaydın oğlum."
"Ben iş yerinde Yerim bir şeyler, yorma kendini. Hem daha geç kalmayayım."
"Tamam canım."
Üstümü değişmeden birkaç dakika suya girip üstümdeki terden kurtuldum. Kurulanıp bulduğum ilk uygun şeyleri üstüme geçirdim. Tam çıkacakken Kyungsoo aklıma geldi. Dünkü öpücüğü hatırladım. Sabah ne kadar beni o halde ve kokuyla görmüş olsa da şimdi karşısına biraz daha albenili çıkmak istedim. Üstümdekilerden kurtulup daha iyi görüneceğim birkaç parça çıkardım. Hemen giyindim, anneme veda öpücüğü verip kendimi dışarı attım. Yorgun olduğum için bisikletle gitmeye karar verdim. Bisiklete atladım ve ise doğru sürdüm. Gelince bisikleti bahçeye kilitleyip içeri girdim. Yerim masaları siliyordu. Minseok da bardakları patlatıyordu. Onlara selam verip mutfağa Kyungsoo'nun yanına geçtim. Tatlıları hazırlamaya başlamıştı.
"Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Diye sordum.
"Hayır, her şey kontrolüm altında." Diye yanıtladı.
"Tamam, kolay gelsin o zaman. Eğer ihtiyacın olursa..."
"Biliyorum, teşekkürler Jongin."
Tam çıkmaya yeltenecektim ki duraksadım. Ona bir şeyler yapmayı teklif etmeli miydim? Çok mu hızlı olurdu acaba? Niye hızlı olsun ki, aylardır tanışıyoruz. Hem insanlar flört ederken de birbirini tanır değil mi? O da benden hoşlanıyor. Ya da hoşlanmıyor mu? En azından homofobik değil, bunu biliyoruz.
"Jongin?"
"Hmm"
"Bir şey mi söyleyecektin?"
"Şey ben... evet aslında sana sormak istediğim bir şey var. " Ne olacaksa olsun dedim içimden, reddederse hile bunu olgunlukla karşılayabilecek insanlardık. "Bugün işten sonra birlikte bir şeyler yapalım mı?" Diye sordum tek nefeste. Öylece yüzüme baktı. Düşünüyor gibiydi. Aklından neler geçtiğini öyle merak ettim ki. Acaba daha önce de düşünmüş müydü hiç? Bizi, benim gibi. Belki de kafam da kuruyordum sadece. Kyungsoo bir süre cevap vermeyince hata yaptığımı düşünmeye başladım. Onu rahatsız etmek istemedim daha fazla.
"Sanırım yanlış an..."
"Olur." Dedi birden. "Yapalım."
Duyduklarıma inanamadım. Kyungsoo benimle randevuya çıkmayı kabul mu etmişti şimdi? Heyecandan titremeye başladığımı hissettim.
"Tamam," Diyebildim sonunda. Bir şeyler daha demek için ağzımı açtım ama kelimeler çıkmadı. Ben de derin bir nefes alıp arkamı döndüm. Harika simsi rezil olmuştum işte. Tamam. Gerçekten mi? Tamam mı sadece. Kim Jongin sen rezil bir aşıksın, diye geçirdim içimden.
"Jongin," Güzel sesiyle bana seslendiginde arkamı döndüm. Sadece tamam dedim diye vazgeçmezdi, değil mi?
"Bu arada," gözlerini kaçırıp biraz bekledi. "şey demek istedim. Sen de çok güzelsin."
Birkaç saniye idrak edemedim. Sonra bir anda dünkü konuşmalarımız dank etti. O da hatırlıyordu. Acaba öpücüğü de hatırlıyor muydu? Yine uzun uzun düşünmeye başladığımı fark edince gülümsedim ve "Teşekkür ederim." Dedim. Sonra arkamı dönüp mutfaktan çıktım. Teşekkür ederim mi? Gerçekten mi? Ah, aptal Jongin!
Evet sonunda bir şeyler yaşanmaya başlayacak 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Man
RomanceJongin sevmişti, çok güzel bir kadını, çok güzel sevmişti. Onun tarafından terk edildiğinde bile onu unutmamaya söz vermişti. Ta ki onu tanıyana kadar, o güzel adamı... Angst değil, gönül rahatlığıyla okuyun. Uzun zamandır yazdığım ilk hikaye olması...