Bölüm 9: Takıntı

903 72 13
                                    

Alparslan evinin balkonunda sigarasını içerken dalgın bir şekilde manzarayı izliyordu. Uykusuzluktan şişmiş gözleri biraz uyku için yalvarırken beyni onunla aynı fikirde değilmiş gibi sürekli düşünüyor aynı sahneleri tekrar tekrar kafasında oynatıyordu.

Hareketsiz bir şekilde karşıya bakmaya devam ederken kapının çarpma sesini duysa da umursamadı. Gelen her kimse eşyalarını alıp gidebilirdi hatta çekip onu vurabilirdi de. Sesini çıkartmayacağı kesindi.

"Alparslan en sevdiğin poğaçadan getirdim oğlum hadi ye bir şeyler." dedi Göktuğ. En yakın arkadaşının bu haline alışkın olmayan delikanlı ne yapacağını bilemezken Alparslan'ın verebileceği herhangi bir tepki için tetikte bekliyordu.

"İstersen Cavit'in yerine gidelim kahvaltıya ne dersin? Sen çok seversin oranın menemenini özlemişsindir hem." diye devam etti Göktuğ. Alparslan kafasını iki yana sallarken paketinden bir sigara daha çıkarıp yaktı. 

"Harap ettin kendini be oğlum. Böyle yapmanın ne sana ne de ona faydası var. Hem kötü olduğunu hisseder üzülür o da belki. Toparla kendini artık."

"O da üzgün zaten." dedi Alparslan ilk kez konuşarak. "Onun da üzgün olduğunu hissedebiliyorum. İçimdeki ses onu bulup mutlu etmem için çığlık atıyor sanki. Ama yapamıyorum ulaşamıyorum, ulaşamam."

Göktuğ teselli edercesine arkadaşının sırtını sıvazlarken "Hakan abi aradı. Mekanda doğum günü hediyelerin duruyormuş bir odaya yığmışlar. Gelsin alsın Alparslan dedi. Hem sahilde biraz hava alırsın. Gidelim mi ha ne dersin?"

Alparslan tam itiraz edecekken Ardıç'ını en son gördüğü yere gitmek güzel olabilir diye düşündü. Ne kadar son konuşmalarını hatırlamak istemese de onu öptüğü bankta teselli olabilirdi belki.

"Göktuğ hediyeleri de alacaksak benim Mercedes'in anahtarını da alıver bir zahmet büyük arabayla gidelim." dedi Alparslan. Göktuğ araba anahtarlarının asılı olduğu raftan G63'ün anahtarını alırken Alparslan'ın üstünü değiştirmesiyle çıkmışlardı.

Yaklaşık yarım saat sonra mekana varırlarken Alparslan arabadan inerek direkt mekana girdi. Kendini o banka atarsa hiç kalkamayacağını bildiğinden öncelikle işlerini halletmek istiyordu.

"Hoşgeldin Alparslan'ım. Göktuğ kahvaltı etmediğini söyledi hazırladık bir şeyler abini kırmazsın artık." dedi Hakan abisi. Alparslan başını sallayıp abisinin hatırına masaya otururken birkaç bir  şey atıştırdı.

"Abi ben hediyelere bakayım bir arkadaşlarla taşırız sonra." diyerek kalktı Alparslan masadan. Hediyelerin olduğu odaya doğru ilerlerken bir sürü lüks markaların adının olduğu kutulara baktı. Üzerinde not olanların isimlerini aklına kazırken daha sonra teşekkür etmeyi aklının bir kenarına not etti.

Yavaş yavaş hediyeler arabaya yerleştirilirken gözüne kıyafet kılıfının çarpmasıyla ona doğru yöneldi Alparslan. Kıyafetini burda değiştirmemişti halbuki. Kılıfı eline alırken üzerindeki not dikkatini çekti.

İyi ki doğdun Alparslan. Her ne kadar zevkini çok bilemesem de baktıkça beni hatırlayacağın bir hediye olsun istedim. Yeni yaşın sana dilediğin tüm mutlulukları getirsin. İyi ki varsın.
                                                              -Ardıç
"Getirdi ya Ardıç'ım." diye fısıldadı Alparslan. "Seni bana getirdi."
Alparslan kılıfın fermuarın indirirken içinden formayı çıkardı. Yeni sezon galatasaray formasına bakarken arkasını çevirmesiyle ağzından küçük bir şaşkınlık nidası çıktı.

Ardıç'ın çizimine bakarken çizimin üzerinde parmaklarını dolaştırdı. Formayı yüzüne yaklaştırdığında hafif yasemin kokusu burnuna dolarken dayanamayıp üzerine geçirdi formayı.

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin