Bölüm 6: Bizim Ardıç

936 90 16
                                    

"İnsan hep bir gün çok mutlu olacağına inanır. Şimdi değildir henüz değildir ama bir gün muhakkak, hak edilen o mutluluk gelip kendisini bulacaktır."

"Paydaları farklı olunca nasıl topluyorduk kesirleri?"
"Paydalarını eşitledikten sonra payları topluyorduk." Ardıç küçük kardeşi Zeynep'e ödevlerini yaptırırken telefonun çalmasıyla aramaya yanıt verdi.

"Merhaba Ardıç Yılmaz ile görüşecektim ben." dedi tanıdık olmayan bir kadın sesi.
"Buyrun benim."
"Merhaba Ardıç Bey ben Asrın Çimento'nun İnsan kaynaklarından Melda Kaya sizi burs başvurunuz için aramıştım."

Ardıç heyecanla telefonu tutarken bir yandan da ne zaman böyle bir yere burs başvurusu yaptığını düşünüyordu. O kadar çok yere başvurmuştu ki bazılarını unutmuştu belli ki.
"Merhaba Melda Hanım belgelerle ilgili bir problem mi vardı acaba ?"
"Yok aslında ben burs başvurunuzun onayladığını söylemek için aramıştım. Sizin adınıza ait bir banka hesabının IBAN'ına ve açık adresinize ihtiyacım var."

"Öyle mi çok sevindim. Ben size hemen bilgilerimi iletiyorum çok mutlu oldum çok teşekkür ederim."
"Biz teşekkür ederiz, böyle yetenekli gençlere destek olabilmek bizim için büyük bir gurur. İsterseniz ben size biraz bursunuzla ilgili bilgi vereyim. Bursunuz her ayın beşinde hesabınıza yatacak Eylül ve Ekim ayı geçtiği için bu ayların tutarını da hesabınıza yatıracağız. Bugün itibariyle hesabınıza geçecek tutar yirmi dört bin tl olarak gözüküyor. Bursunuz karşılıksız olup eğitim hayatınızın sonuna kadar yararlanabilirsiniz. Ve unutmadan şirketimize ait hediye kutusu da adresinize en yakın zamanda ulaştırılacaktır."

Ardıç mutluluktan havalara uçarken bir yandan da teşekkür etmeye devam ediyordu. Telefonu kapattıktan kardeşine sarılan Ardıç bir süre gözleri dolu bir şekilde oturmaya devam etti. Buraya o kadar uzun bir yoldan gelmişti ki şu an bunların yaşandığına inanamıyordu. Kendini toparlayıp bilgileri karşı tarafa ilettikten sonra para hemen hesabına geçmişti.

Akşam tüm kardeşleri toplayıp haberi verdiğinde evde bir bayram havası hakim olmuştu. Böylece onları güzel bir pide salonuna yemeğe götürmüştü Ardıç. Özellikle Zeynep ile ablası maddi durumlarından dolayı  zamanlarının çoğunu evde geçiriyorlardı. Zaten ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra elinde kalan tüm parayı ablasına vermeyi düşünmüştü Ardıç. Kendisi bir şekilde yine kafeteryada çalışarak idare edebilirdi. 

Pidelerini yedikten sonra Gülşah ablası ve abileri Zeynep'i parka götürmüş, Ardıç ile Ali ise hemen Ali abisinin çalıştığı telefoncuya uğrayıp  güzel bir telefon almışlardı. Böylece Ardıç'ın eve gider gitmez yaptığı ilk iş instagramı indirip kendine bir hesap açmak olmuştu. Böylece hem okulda olanları hem de Alparslan'ın paylaştıklarını kaçırmayacaktı. Kendine rastgele bir profil fotoğrafı koyduktan sonra Alparslanın arkadaş grubundan bir kaç kişiyi de ekledi Ardıç. Uygulamada biraz daha dolaşırken gelen mesaj isteğiyle kaşlarını çattı.
            kılıcege35 sana bir mesaj göndermek istiyor

Ardıç'ın isteği kabul etmesiyle Ege'nin mesaj göndermesi bir olmuştu.

kılıcege35: Ardıç sen bizim Ardıç mısın?

Ardıç sorunun komikliğine gülerken hemen yanıtladı.

ardiccc:tam emin olamamakla
birlikte galiba öyleyim :)

kılıcege35: bana ulaştığın çok iyi oldu üç gün sonra Alparslan'ın doğum günü için sürpriz bir parti düzenliyoruz sahilde bir mekanda. Berke ve Selin dahil mutlaka bekliyoruz.

Ardıç'ı okuduklarıyla birlikte bir telaş sarmıştı. Nasıl olurdu ki gitmesi her ne kadar araları bu sıralar iyi olsa da Alparslan'a güvenemiyordu. Özellikle ona olan duygularını fark ettikten sonra oraya gidip de 'neden geldin' tarzı bir davranışla karşılaşırsa nasıl toparlanırdı bilmiyordu. Bir de hediye meselesi vardı tabii. Her ne kadar bahsetmese de giyim kuşamı ve kullandığı arabalardan maddi durumunun iyi olduğu anlaşılıyordu Alparslan'ın. Doğal olarak arkadaş grubu ve alınan hediyeler de ona göreydi. Ardıç her ne kadar bursunu yeni almış olsa da sadece kenara kafeteryadan alacağı maaşı alana kadar yetecek para ayırmıştı. Telefonu aldıktan sonra gerisini annesinin hastane masrafları dahil kullanması için Gülşah ablasına vermişti.

                                                   ardiccc: ege yanlış anlama da bizim gelmemiz nasıl olur ki sen ve Fırat dışında neredeyse kimseyi tanımıyoruz. Hem Alparslan hoşlanır mı emin değilim :(

kilicege35: Berkeyle Selin'i bilmem ama Alparslan'ın seni görmeden yeni yaşına girmek isteyeceğini zannetmiyorum. Hiç değilse yarım saatliğine de olsa gelip doğum gününü kutlarsan çok mutlu olur. Yer ve saat bilgilerini iletiyorum.

Ardıç mesajı okuduktan sonra telefonu kenara bıraktı. Kendide her ne olursa olsun Alparslan'ı görmeden doğum gününü kutlamak istemezdi. O yüzden yarın okulda Ege'yle hediye işini konuşacak güzel bir hediyeyle mutlaka Alparslan'ın doğum gününü kutlayacaktı.

~~~~~~~~~~~~~~

Ardıç dersten çıktıktan sonra Ege'yi yalnız yakalama umuduyla mühendislik fakültesine doğru ilerledi. Panoya baktığında derslerinin çoktan bittiğini gördüğünden yakalama umuduyla kafeteryanın kapısını ittirdi. Tahmin ettiği gibi Alparslan ve arkadaş grubu her zamanki masasında sohbet ediyordu. Ardıç derin bir nefes aldıktan sonra yanlarına giderek selam verdi.

Alparslan'ın Ardıç'ı görmesiyle hemen keyfi yerine gelirken; "Hoş geldin Ardıç otursana." diyerek yanındaki boş sandalyeyi gösterdi.

"Yok aslında ben Ege'yle bir şey konuşacaktım." Dedi Ardıç Ege'ye bakarak. Ege kaşlarını yukarı indirip kaldırarak hayır işareti yapsa da Alparslan'ın kaşları çatılmıştı. "Gel otur konuşursun işte."

Ardıç'ın "Ben Ege'yle özel bir şey konuşacaktım aslında." Demesiyle Ege'nin bittim ben demesi bir olmuştu. Alparslan işkillenmiş bir şekilde Ege'yle Ardıç'a bakarken Ege masadakilerden teker teker helallik istiyordu. Ege ayağa kalkarken Ardıçla ikisi kafeteryanın dışına koridora geçtiler.

"Söyle bakalım Ardıç bey bu benim hayatıma mal olacak kadar özel olan şey neymiş."
"Ege kusura bakma seni de buraya kadar yordum ama ben Alparslan'ın doğum günü için fikir soracaktım sana. Hediye almayı düşünüyorum ama en çok nelerden hoşlanır bilmiyorum hediyenin de seveceği bir şey olmasını istiyorum o yüzden sana sorayım dedim."

"Vallahi Alparslan reis bir seni sever bir de Galatasaray'ı başka sevdiği var mıdır bilmem."

Ardıç Galatasaray'ı duymasıyla homurdandı kendisi oldum olası koyu Fenerbahçeliydi çünkü.
"Ege bak dalga geçme benimle emin misin?"

"Vallahi hem o hediye falan önemsemez ben kaç yıldır yemek falan ısmarlayıp hallediyorum bir şekilde. Sende çok kasma senden geldiği sürece her şeyi beğenir zaten." Ardıç hiç içine sinmese de başıyla onayladıktan sonra vedalaşıp sonraki dersi için binadan ayrıldı.

Ege masaya geri dönerken Alparslan'ın uzun bir tonlamayla gel bakalım Ege bey dediğini duydu. "Ne konuştunuz Ardıçla?"

"Vallahi bir şey demedi omega bir arkadaşı varmış da beni çok beğeniyormuş var mı gönlünde biri dedi ben de dedim ki Fırat'ımdan baska kims-" Fırat'ın Ege'nin ağzını kapatmasıyla Ege cümlesini devam ettiremeden susmuştu.

Alparslan şüpheli bir şekilde bakarken nasıl olsa yakında çıkar kokusu diyerek ikiliyi rahat bırakmaya karar verdi.

bayram tatilimin bitmesiyle ben de eski çalışma tempoma geri döndüm maalesef :( ALES dahil üç sınava hazırlandığımdan her gün olmasa da belirli aralıklarla bölüm atmaya çalışacağım. bu arada ilk alıntı nihal yıldırıma ait. bu bölümden sonra artık yavaş yavaş konuya giriş yapacağız. 

ARDIÇ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin