"Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine göredir."
TolstoyBaşladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz ✨
Ardıç, yağmur damlalarının hızla cama vurmasıyla gözlerini açtı. İçindeki huzursuzluk büyürken başucundaki saate baktı. Yağmurlu havalardan oldum olası hoşlanmazken alarmının çalmasına henüz bir saat olduğunu gördü. Karşı ranzada uyuyan abisi Ali'nin üzerini örterek evde uyanık birini bulma umuduyla odadan çıktı. Tahmin ettiği gibi en büyük ablası Gülşah salonun ortasına çekilmiş masaya bugünkü kahvaltılarını hazırlıyordu.
"Günaydın ablaların Şah'ı." Ardıç ablasının yanağına öpücük kondururken kahvaltılıklardan bir tane zeytin çaldı. "Ardıç! Kaç kere söyleyeceğim elini şunların içine sokma diye. İnsan yiyor bunları."
"Ondan hiç şüphem yok ablacım. Bizimkiler uyandı mı ?"
"Baran şimdi çıktı bu sabah kahvehaneyi erken açacakmış. Ahmet'in iş görüşmesi vardı beraber gittiler. Yusuf da onların sesiyle uyanmıştı gelir birazdan. Kızları daha uyandıramadım ama şimdi kalkarlar."Ardıç başını salladıktan sonra masaya tabakları yerleştirmeye başladı. Sekiz kardeşin yedincisiydi Ardıç ablaları Gülşah ise en büyükleriydi. Yaşı gelmesine rağmen kardeşlerine bakmak için evlenmemiş ev işleriyle ilgileniyordu genç kadın. Onun bir küçüğü Baran abisi ise mahallenin kahvesinde çalışıyordu. Ahmet abisi iş bulma umuduyla sabahları erkenden çıkıyor gece geç saatler eve dönüyordu. Diğer ablası Yeşim ise kendinden yaşça büyük bir adamla kaçmış yıllardır bir haber alınamıyordu. Ali abisi telefoncuda çalışırken onun ikizi Yusuf'un ne yaptığı belli değildi. İçlerinden en çok Yusuf abisinden çekiniyordu Ardıç. En küçükleri Zeynep ise ortaokula gidiyordu.
"Annem nasıl?" diye sordu Ardıç çekinerek.
"Bütün gece sayıkladı. Doktorun verdiği sakinleştiriciler işe yaramadı. Para bulup tekrar doktora götürmemiz gerek."
Ardıç hüzünle çaydanlığın altına su koyarken eskiden ne kadar mutlu bir aileleri olduğunu düşündü. Kalabalık oldukları için evlerinden neşe eksik olmazdı. Birbirlerini severek evlenmişti alfa babasıyla omega annesi. Taa ki alfa babası ruh eşini bulup onun için annesini terk edene kadar. Kocasının onu terk edişini kaldıramayan talihsiz kadın feremon bezinden alfasının işaretini aldırarak intikam almak istemişti. Fakat işareti aldırmak kadında geri dönülemez sağlık sorunlarına yol açmıştı. Olan omegalara olmuştu her zamanki gibi.
Babası hayatına mutlu bir şekilde devam ederken annesi ise çoğu zaman boşluğa bakıyor ve alfasının ismini çağırmaktan başka bir şey yapamıyordu. Ardıç bunun için babasını asla affetmeyecekti.
"Ben Zeynep'i kaldırayım." diyen ablasını kafasıyla onaylayan Ardıç, kahvaltıyı hazırlamaya devam etti. On beş dakika sonra evdeki tüm kardeşler masadaki yerini almış kahvaltılarını etmeye başlamıştı.
"Abla krem çikolata yok mu?" duyduğu soruyla boğazını temizleyerek ablasına baktı Ardıç. Kış yaklaştığı için ellerine ne para geçerse yakacak almak için harcıyordu Yılmaz ailesi. Sekiz kişi olduklarından evi ısıtmak, mutfak masrafları, faturalar, kira derken geçinmesi bir hayli zor oluyordu. Bu yüzden okuldan arta kalan zamanlarda yine okulun kafeteryasında çalışıyordu Ardıç. Güzel sanatlar fakültesinde resim bölümü okuduğundan malzeme masrafı da çok oluyordu. Ailesinden hiç para almadan yıllardır okumaya çalışıyordu genç adam hatta son senesi olmasına rağmen bir yıl da olsa burs bulabilmek için çeşitli kuruluş ve şirketlere başvurmuştu.
"Zeynebim krem çikolata öyle her kahvaltıda yenmez ablacım."
"Ama okulda Ayşegül'ün annesi her öğlen ona çikolatalı ekmek koyuyor sütle beraber. Arkadaşımla bizim hep canımız çekiyor.""Abim ben sana söz bugün okul çıkışı krem çikolata ve süt getiririm tamam mı? Yarın Gülşah ablam beslenme çantanıza koyar. Ama her gün istemek yok dişleriniz çürür yoksa." Ardıç 'canım abim' diye kucağına atlayan kardeşine sımsıkı sarıldı. Kenarda resim projesi için biriktirdiği bir miktar para vardı fakat kardeşleri için bir süre daha idare edebilirdi. Bazen atölye dolaplarında geçmiş yıllardan kalmış boya malzemeleri, tuval ve fırçalar oluyordu. Utana sıkıla da olsa bir kaç kez onlardan yararlanabilmek için dersin hocasıyla konuşmuştu. Boyalar uzun süre kullanılmadığında kalitesi ve verimliliği azaldığından hocası pek sıcak gözle bakmamıştı fakat yapacak başka bir şey yoktu. Kardeşleri için her şeye değerdi.
"Ardıç senin okulun nasıl gidiyor abicim."
"İyi gidiyor Ali abi. Bu sene son senem. Mezun olma projesi diğer dersler falan çalışıyoruz işte."
"Aferin. Resim öğretmeni olacak benim kardeşim." Ardıç Yusuf abisinin dediği şey ile yutkundu. Ablası ve Ali abisi dışında kimse onun resim bölümünü okuduğunu bilmiyordu. Öğretmenlik diye zar zor ikna edebilmişti abisini yoksa hayatta okumasına izin vermezdi.
Yusuf lafına devam ederek "Okuldan eve, evden okula gidiyorsun demi Ardıç? Yanında alfa falan duymayayım zaten dünyanın parasını veriyorsun şu malzemelere. Onların parasıyla bahis oynasak şimdiye zengin olmuştuk."Ardıç tam ağzını açacakken Gülşah ablası onu kurtarırcasına "Ardıç senin erkenden dersin yok muydu ablacım geç kalacaksın hava da yağmurlu trafik çoktur çık istersen." dediğini duydu. Ardıç ablasının lafını ikiletmeden yarım ağızla afiyet olsun dedikten sonra çantasını alıp kendini sokağa attı. Bazen omega diye sırf alfaların peşinden koşuyormuş gibi davranılması ağrına gidiyordu. Zaten omegalar feromonları ve zayıf yapıları yüzünden iş hayatı dahil bir çok alanda yetersiz görülüyordu. Toplumun onlara karşı tutumu özgüvensizliklerini arttırıyor kalabalıklara karışmalarını zorlaştırıyordu. Bu yüzden kendi okuluna kayıt olur olmaz bir omega hakları klübü açmıştı Ardıç. Toplu alanlarda olmaktan çekinen omegalar onun sayesinden biraz da olsa sosyal hayata karışıyordu. Kulüp olarak gidecek daha çok yolları vardı ki alfalarla hala sıkıntı yaşıyorlardı. Otobüsten indikten sonra Ardıç fotokopiciye uğrayarak klübü için bastırdığı broşürleri aldı. Omegaların kızgınlığa girdiğinde yapılacak şeyler, kızgınlık dönemi hakkında bilgiler, Alfaların kızgınlığa giren bir omeganın yanımda ne yapması gerektiği gibi bilgiler yer alıyordu bröşürlerde. Fakültelerin ortak kafeteryasına ilerleyen Ardıç duyuru panosuna broşürleri astıktan sonra bir kaç tanıdık alfaya doğru yönelecekken durduruldu.
"Hişt omega baksana bir." Ardıç sinirden somurtmamak için kendini zor tutarken çocuğun arkadaşının "Oğlum öyle seslenilir mi omega aktivisti adama. 'Omega bey bakar mısınız?' diyeceksin." Dediğini duydu."Pes yani. Yıllardan beri kulüple bir sürü aktiviteler yapıyorum broşürler dağıtıyorum siz hala omegalara ismiyle hitap etmeyi öğrenemediniz. Adımla hitap edeceksiniz Ardıç diyeceksiniz."
"Ya kusura bakma bir anda seslenince nasıl hitap edeceğimizi bilemedik omega be- yani Ardıç." Dedi Ege. Normal zamanda olsa sıkıntı çıkarırdı Ardıç fakat Ege okullarında omegalara normal davranan sayılı alfalardan biriydi. Bir kaç omegaya zorbalık yapılacakken onları durduğunu bile duymuştu kulüp arkadaşlarından.
"Ne istiyorsunuz?"
"Alparslan reis dedi ki bu broşürleri buraya asmayacakmışsın alfaların aklına da saçma sapan fikirler sokmayacakmışsın." Dedi Fırat.
"Ya. Başka ne dedi sayın reisiniz? Omegalar okula gelmesin gerekirse uzaktan eğitim görsünler de dedi mi?"
"Yok demedi ama şu ana kadar ne yaptılarsa göz yumduk bu işi daha fazla ilerletmeden bitirsinler" dedi Ege Ardıç'ın alaylı imâsını anlamayarak.
"Bana bakın. O reisinize söyleyin adamlarını göndereceğine gelsin yüzüme konuşsun. Bir de ben dinleyeyim bakalım derdini."Fırat tam alfa feromonlarını yayacaktı ki Ege koluna girerek "İletiriz iletiriz teşekkürler." diye arkadaşını çekiştirdi. Fıratın "Ne olduğu belli olmayan bir omeganın reis hakkında böyle konuşmasına izin mi vereceksin?" Dediğini duysa da Ege'nin çekiştirmesiyle hızla uzaklaştılar.
Kafeteryada gözlerini gezdiren Ardıç, sürekli Alparslan ve arkadaşlarının oturduğu masayı buldu. Bir doksan boylarında iri yapılı bir gençti Alparslan. Siyaha kaçan hafif kıvırcık saçları ve bal rengi gözleri kendisiyle kesişince yutkundu Ardıç. İçindeki omega kaçması için çığlık atsa da dimdik durarak bakışlarına karşılık verdi . Normalde hiçbir alfadan ürkmezken Alparslan'ı görünce içi titriyor gibi oluyordu. Bunu baskın bir alfa olmasına bağlıyordu genç adam.
Alparslan selam verir gibi başını hafif erdiğinde karşılık verdi. Önüne çıkan bir kaç alfaya da broşürleri verdikten sonra dersine yetişebilmek için kafeteryadan ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDIÇ (BxB)
RomantizmArdıç ruh eşi fikrinden hoşlanmayan bir omegaydı. Ya fikrini değiştirecek biri karşısına çıkarsa? 12.06.2024 beta etiketinde 🥇 08.06.2024 bl etiketinde 🥉 10.07.2024 alfa etiketinde 🥇 18.07.2024 abo etiketinde 🥉 25.07.2024 gay etiketinde 🥉 29.0...